Genç kadın hayatının mükemmel olduğunu düşünüyordu. Mutluydu, zengindi, dilediği her şeye hiçbir uğraş vermeden sahip olabilen Allah'ın o şanslı kullarından biriydi. Seviyor, seviliyordu. Onu koruyan bir babası, ona adeta tapan bir nişanlısı vardı. Yumuşacık pamuktan yapılma sırça köşkünde neşeyle yaşıyordu. Ta ki o her şeyi değiştiren lanet güne kadar...
Hayatının bir yanılsamadan ibaret olduğunu, tutunduğu her bir dalın tek tek kırıldığını fark ettiğinde bu enkazın altında kalmaktan kurtulamamıştı. Sırça Köşkü demirden bir kafes olup çevresindeki herkes o uçamasın diye kanatlarını koparmak için sırada beklediğinde kalbi de ruhuyla birlikte karanlık kuyulara düştü. Bu öyle emsalsiz bir düşüştü ki karanlığın bir parçası olmuştu. Ne intikamla yanan ruhunun kurtuluşu vardı artık, ne de içinde büyüyen kötülüğe karşı koyacak gücü. İşte tam da böyle bir anda vurdu aşk onu. Yüreğine, karanlığına ışık oldu. Umut bağışladı ruhuna... Peki, bu aşk gerçekten onu kurtaracak kadar güçlü müydü yoksa onu tamamen kör mü bırakacaktı?
Gitmek mi, kalmak mı? Seçim yapmak hiç bu kadar zor olmamıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİ AFFETSEN
Ficção GeralBir kadın her şeyini kaybetmiş, hayatının yalan, ciğerlerine dolan her nefesin sahte olduğunu fark etmişse ve kalbi de çürümeye yüz tutmuşsa... Ruhunu da şeytana satmaktan çekinir mi? Çekinmedi, intikam almak için daha da karalığa battı. Battıkça...