Mükemmellikte fazlalığa yer yoktu. Her şey yerli yerinde olur, tatmin edici yeterlilikte kalırdı. Mükemmellik insanı memnun ederdi. Ama Bay Jeon'un gözümü boyayan mükemmel büyüsünde bir sorun vardı, beni tatmin edemiyordu. Bu adama kusurlu demeye bin şahitten fazlası gerekirdi ancak insanı rahatsız eden bir noktası her zaman oluyordu. Çünkü bu kadar kusursuz olması bir noktada bana batıyordu ve doğru gelmiyordu.
Dudaklarım dudakları arasında karıştı, üzerindeki pahalı gömleğin işlenmiş düğmeleri çabalarımla yarısına kadar açıldı, geniş ve kemikli elleri kalçalarımı iz bırakacak kadar sıktı, o küçük koltukta dakikalarca öptüm onu. Tamamen tahrik olmuş bir haldeydim, zorlanarak kendimi ona sürttüm ve dudaklarından istemeyerek ayrıldım. Tek elim yanağına yerleşmiş, baş parmağım bizzat kendi şişirdiğim alt dudağına konmuştu. Kara büyüsü etrafımızı çevreleyerek beni tamamen tutsak etmişken kucağında hafifçe yükselerek kendimi yeniden ona bırakmıştım. "Bay Jeon."
Dudağında duran parmağımı eliyle hırsla iterek saçlarımı kökünden kavramış, gözleri gittikçe derinleşirken sinirlenmiş gibi bir tavırla saçlarımı çekerek başımı arkaya eğmişti. "Taehyung." dedi bana durmadan nasıl olduğunu merak ettiğim yatak odası sesini bahşederken. Uzun uğraşlarım sonucunda değil, aniden gelişen bir içgüdüyle sonunda onunla ağız ağıza olabilmem beni dehşete düşürmüştü. Eğer planlar yapmak ve onu yoldan çıkarmaya çalışmak yerine hiç efor sarf etmeden kucağına çıkıp öpseydim şu anda bambaşka bir yerde bile olabilirdik. Anlık arzunun ve cinsel şehvetin etkisini hafife aldığım için kendime kızıyordum, ten düşkünlüğümü hayal kırıklığına uğratmıştım.
Yarısına kadar açılmış olan gömleğinin ortasından tüm çıplaklığıyla bana göz kırpan parlak, mermer gibi ve şekilli göğsünde gezindi işaret parmağım. Ardından saçımı hala çekmiyormuş gibi kısık gözlerim ve aralık dudaklarımla nefesimi kontrol etmeye çalışırken parmağım gömlek kumaşının altından sinsice göğüs ucuna doğru yılan gibi süründü. İstediğim yere vardığımda eş zamanlı olarak dudağımı ısırıp göğüs ucunu sertçe sıkmıştım. Sesli şekilde verdiği nefesi baştan çıkarıcı bir inlemeye evrildiğinde kendimi kaybederek biraz daha sürtündüm ona kucağında. Hırslı bir tavırla saçlarımı kavramış olan eliyle kafamı hızla kendine doğru çekti ve sonra yana eğdi. Dişlerini sertçe çene hattıma geçirdikten sonra diğer eliyle de yaptığım hareket yüzünden beni cezalandırır gibi baldırımı sıkmıştı. Güçten ve sertlikten hoşlanan biri olmama rağmen altımdaki adam o kadar kuvvetliydi ki o anki gücüyle bir an çelik parmaklıkları bile bükebileceğini sanmıştım. Tahrik olduğumdan mı acıdan mı bilmiyorum, şu son beş dakikanın en yüksek inlemesini saldım ortama. Birbirimizi neredeyse kavgadaymış gibi yerken aramızda geçenler o kadar ateşliydi ki ben hayatımda böyle bir şey yaşadığımı inan hatırlamıyordum.
Ondan alıntı yapmak istedim. "Bugün bir şey yaşanmayacak, uslu dursan iyi edersin." derken elimin altındaki göğüs ucunu serbest bıraktım. Bay Jeon'dan önceki çoğu ilişkimde baskın taraf olduğumdan bahsetmiştim, bu yüzden hareketlerimde karşımdaki kişiye dominantlık kurma gayesi güden birkaç iz kalmış olabilirdi. Ancak ne zaman bir harekette bulunsam Jeon Jungkook her seferinde bir adım daha atıyor, bu ilişkide böyle bir şey yapmama müsaade etmeyeceğini kanıtlıyordu. "Beni kullandın. Senden etkilendiğimi söyler söylemez seni kucağımda buldum Taehyung, adil oynamıyorsun." O da yavaşça saç köklerime dolanmış parmaklarını gevşetmişti. Devam etti. "Kucağıma çıkmasaydın bir şey yaşanmayacaktı."
"Peki bundan geri dönüş olmasını istiyor musunuz?" Göğsündeki elim karnına, diğer elim de kemerine doğru uzanırken yüzlerimizin yakınlığını fırsat bilip sızlayan dudaklarımla dudaklarını bir kez daha öptüm. "Bay Jeon...kaçırmak istemeyeceğiniz bir fırsat olduğumu çok iyi biliyorsunuz."