Selam!
Bu bölümü üç kere yazdım. Ve çok hüzünlü oldu.Umarım beğenirsiniz.'İnsan acıyı tadabildiği kadar insandır'
İyi okumalarr ✨
🌼🌼🌼
Koşuyordum.
Tepede beliren dolunay sanki bana yol gösterircesine parlıyordu. Nefes nefeseydim. Belkide hayatımda hiç bu kadar koşmamıştım. Aldığım her nefes ciğerlerimi bir bıçak gibi kesiyor, hızla çarpan kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyordu. Korkuyordum, hem de çok korkuyordum.
Sık, kalın ve bir o kadar uzun ağaçların arasından ellerimden destek alarak zikzaklar çiziyordum.
Uzun süredir ayaklarımın altında ezilen karların sesi dışında yabancı bir nefes sesi de duyuluyordu. Bu sesli nefeslerin sahibi kesinlikle o iri adam olmalıydı. Sanırım diğer ikisinden yavaş ve cılız olmam daha çok dikkatini çekmişti.
Sesli nefeslerin yaklaşmasıyla içimdeki korku daha da arttı. Korku vücuduma nakış gibi işlerken bir yandan panik atağım yüzünden nefesim daralıyordu.
El yordamıyla içinde pek bir şey bulunmayan çantamdan astım ilacımı çıkarttım ve titrek ellerimle ağzıma götürüp derin bir nefes çektim. Bu beni daha da yavaşlatmıştı.
"Efsun!"
Bu Gökhan'ın sesiydi fakat ona cevap verebilecek bir durumda değildim. Nefesimi düzenli tutmak şuan benim için çok zordu bir de cevap verirsem kesin tıkanırdım.
Birimizin o kaşkol parçalarından -en azından birini- polis karakoluna götürmesi gerekiyordu.
Sımsıkı elimde tuttuğum küçük kumaş parçasını sweatshirtümden içeriye sokuşturdum.
Bir anda arkamı dönüp arkamdaki o iri adama çantamı geçirdim. Bu bana biraz daha zaman kazandırmıştı.
Ne yazık ki bileğimdeki acıyla erken sevindiğimi anladım.
"Ah! Allah kahretsin." Bileğim burkulmuştu. Ben acı içinde tökezlemeye çalışırken bir elin montumu yakalamasıyla dudaklarımın arasından korku dolu bir çığlık yükseldi.
★★★
Yazar' ın ağzından
"Efsun!" diye bağırdı Gökhan. Efsun yanlış tarafa gidiyordu ve bunun farkında bile değildi.
Etrafına baktı takip edilmediğinden emin olmalıydı.
"Gökhan!" Furkan'ın sesiyle irkildi.
"Lan Gökhan!"
Gökhan durdu. Etrafına baktı ve Furkan'ın sesinin geldiği yere doğru koşmaya başladı.
"Furkan çok karanlık! " Telefon'unun ışığıyla etrafa bakarak sesi takip etmeye çalışıyordu.
"Sesime gel!"
Gökhan endişeyle sese doğru ilerledi.
" Bulamam ki ben daha seni öyle daha çok kaybolurum sen gel!"Furkan eliyle alnına vurdu.
"Geliyorum gerizekalı, öylece dur bir yere gitme sakın!"Gökhan sesi iyice dinledi, sesten uzaklaşmıştı."Ne diyorsun anlamıyorum!?"
Furkan telefonunun sinyalini kontrol etti sinyal yoktu.
Gökhan aniden arkasını döndü, sesten uzaklaştığını fark edip geldiği yere doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yap-Boz
Teen FictionSadece tuhaf bir genç gruptuk aslında. ...Gökkuşağı'nın yedi rengi bizdik mesela. Müzik notalarının yedisini de biz oluşturuyorduk. Hatta Dünya'nın yedi kıtası da bizdik. Önce rengimizi soldurdular sonra sesimizi kıstılar daha sonra da bizi ayırma...