~ 4. Bölüm ~

220 68 721
                                    

Size şimdi başıma gelen bir talihsizkikten bahsedeceğim.

Bu bölüm aslında 2374 kelimeydi hasret giderebilmeniz için uzun uzun ve  bol betimlemeyle yazmıştım. Fakat son kaydetmede bir sorun oluştu ve hiç bir şekilde geri alamadım.

Tekrar yazmak zorunda kaldım ve sonunda yaptım.

İyi okumalar ✨

Bölüm şarkısı medyada mevcut. ❤️

🌼🌼🌼

Soğuk hava, tüm kasvetiyle etkisini daha da güçlü gösterirken kar, yeryüzünün beyaz boyasını tazelemek için tekrar yağmakla meşguldü.

Ağaçlar bütün zarafetiyle çıplak bedenlerine düşen her kar tanesine geçici bir ev sahipliği yapıyor, kar taneleri ise birleşerek âdeta ağaçları bir gelin gibi süslüyordu.

Gökhan'ın cephesindeki herkes çoktan arabaya binmişti. Gökhan'ın perişan hali ve bilinmemezlikler  hepsini fazlasıyla ürkütüyordu. Burak bile çok ciddiydi.

Gökhan, bütün gün koşmanın yorgunluğu ve araba yolculuğunun verdiği mayışmanın etkisiyle, Hilal'in omzunda uyuyakalmıştı.

Hilal de saçlarıyla uyumlu soğuktan pembeleşmiş yanağını Gökhan'ın başına yaslamıştı. Yüzüne kondurduğu manasız bir  gülümseme eşliğinde yağan karı izliyordu.

Ali ve Burak ise birbirinden bağımsız bir şekilde en önde oturuyorlardı.

Ali, arada bir dalgınlığı yüzünden direksiyonu kaçırıyor, ani manevralarla tekrar toparlıyordu.

Burak, saatlerdir düşünüyor aklına gelen olasılıklarla kendini yiyip bitiriyordu.

'Gökhan'a benzemeye başladım.' dedi içinden. Sonra birden silkelenip 'Ay Allah'ım sen koru.' Dedi.

Art arda çarpan kafasını camdan geri çekti. Kollarını göğsünün üzerinden bağladı. Yavaşça gözlerini kapattı ve kendisi kadar yorgun düşüncelerinden biraz olsun uzaklaşmak için kendini uykunun kollarına bıraktı.

Efsun ve Furkan cephesinde ise derin bir sessizlik hâkimdi. Yaşadıkları bu tuhaf ve korkunç olayları bir türlü sindiremiyorlardı.

On sekiz yaşında gencecik bir çocuk, bu gece farkında olmadan büyük bir hata yapmıştı. Bunu ne bilebilir ne de öngörebilirdi.

Ne kadar reşit sayılsada çocukluğun çömezliğini üstünden hâlâ atamamıştı. O bir çocuktu ve aklı henüz buna yetebilecek bir tecrübeye sahip değildi.

Bu gece, bir cinayet işlenmişti ve eğer bu gece bir cinayet işlenmeseydi iki cinayet birden işlenecekti.

Sıradaki onlardı. Bu geceki potansiyel cinayetlerin işlenmesini isteyen kişi de bir hata yapmıştı. Bu hata ona büyük bir ders olmak üzereydi.

Efsun, kirpiğine düşen kar tanesiyle irkildi. Islanan gözlüğünü çıkarttı ve soğuktan morarmış elleriyle montuna sildi.  Vücudundaki yaralardan çok Furkan' ı düşünüyordu.

Nasıl olurdu da birini öldürebilmişti? Bunu kendisi için yapması onu daha da kötü bir hale sokmuştu.

Meşru müdafaa bir olay olsa da bu adamın patronları biraz bile dişliyse Furkan kesinlikle hapsi boylayabilirdi.

Furkan' ın başına gelecekleri kesinlikle kendisi yüzündendi. Bu durum, onun vicdanını tırmalıyordu.

Furkan, saatlerdir ileri geri yürüyerek o malum ânı ve bundan sonra ne yapacağını düşünüyordu.

Yap-BozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin