~ 1. Bölüm ~

403 127 669
                                    

Selam!
Ben deniz Tuana kitabın yazarı.

Buraya tarih atabilirsiniz✨→

Her kitap bir Dünya diyerek söze başlıyorum.

Sizlerle tanışmak benim için büyük bir zevk. Sizler için yazıyorum umarım beğenirsiniz.

Bu kitap bütün kaybedenlere ve kendi içinde kaybolanlara gelsin o zaman...

(Bu arada her bölüm size ithafen medyaya şarkılar koymayı düşünüyorum bölüm sonunda isterseniz dinleyebilirsiniz)☺️

🌼🌼🌼

Şubat ayının en soğuk günlerinden biriydi. Soğuk herkesin içine işlerken, kar yeryüzündek her şeyi örtmeye yemin etmişcesine yağıyordu. Kışla ilgili nadir sevdiğim şeylerden olan kar yağışına bakmak için başımı kaldırdım. Gökyüzünden, birer kuş tüyü gibi ağır ağır düşen kar tanelerine baktım. Yere düşen her kar tanesi kendimi adeta dev bir kar küresinin içindeymişim gibi hissettiriyordu.

Soğuktan çatlamış ve kızarmış dudaklarımda istemsizce belli belirsiz bir gülümseme belirdi. O an uzun zamandır gülmemiş gibi hissettim. Gerçi içinde bulunduğumuz asıl duruma bakılınca gülmem pek de normal sayılmazdı.

Hava sıfırın altındaydı. Soğuk yüzünden yüzümü hissedemiyor, dişlerimin çarpmasına engel olamıyordum. Ne kalçalarımı örten, siyah montum ne de siyah asker botlarımın içine çifter çifter giydiğim çoraplar beni soğuktan koruyabiliyordu.

Tir tir titreyen ellerim, tutuğum fenerin ışığının da titremesine yol açıyor ve tekrar tekrar bakmama sebep oluyordu.

Elimdeki feneri hayal kırıklığı ve sinirle yere fırlattım. Tam yedi gündür sabah akşam demeden arama çalışması yapıyorduk. Her geçen gün,içimde son kalan umut kırıntıları da yok oluyordu. Yedi gün önce Elif arkadaşımız kaybolmuştu ve bir daha haber alamamıştık.

" Hava da çok soğuk oldu o soğuğu hiç sevmez ki üşür." diye acıklı bir sesle mırıldandı Furkan. Acaba Elif hala yaşıyor muydu? Aklımdan geçen bu düşünceyle dudağımı ısırdım.

Üzgün bir suratla yanına gittim. Kolunun altına girip güç verircesine yavaşça sırtını sıvazladım. Diğer taraftan da Gökhan koluna girdi ve zoraki bir gülümseyle bize baktı.

"Bulacağız oğlum elbet, yer yarılıp içine girse bile bulacağız Elif'imizi. Sen de yapma böyle, erkek adam dediğin ağlamazdı hani." Çocukluğumuzdan beri var olan bu 'erkek adamlık' konusu ne yazık ki kapanmayı bilmiyordu.

Furkan derin bir iç çekti, erkek adamlığına laf edilmiş olmasına gücenmişti. "Asıl erkek adam dediğin duygularını saklamaz oğlum." Gözlerimi yuvalarından çıkarırcasına devirdim.

"Ya bir kere de erkek adamlığınızı karıştırmayın gözünüzü seveyim, insan değil miyiz sonuçta üzülmen gayet normal. Başlatmayın şimdi erkek adamlığınıza."

Gökhan alaycı bir gülümsemeyle "Bak sen." dedi e harfini uzatarak. Laf anlatamayacağımı bildiğimden derin bir iç çekip susmayı tercih ettim

Fon müziği gibi sürekli adımı söyleyen arkadaşıma sinirli bir bakış attıktan sonra Gökhan'a dil çıkarıp Furkan'ın işaretiyle kolunun altından çıktım ve yarım saattir usanmadan bağıran Hilal'in yanına gittim.

"Efsun diye bağırcağına Elif diye bağırsaydın şimdiye bulmuştuk kızı" Kaşlarını kaldırdı ve her zamanki o çok bilmiş edasıyla bana baktı.

Yap-BozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin