Bölüm-3

1.1K 69 27
                                    

Herkese merhaba!! Bildiğiniz üzere bu Kemancı kitabının yan karakterleri olan Zehra ve Ömer'in hikayesi. İkisiyle alakalı sadece tek bir bölüm olmasına rağmen bu kadar sevilmesi ve kendilerine ayrı bir kitap istenmesi çok güzel bir şey benim açımdan. Ama daha önce de belirttiğim gibi bu bir kısa hikaye. O yüzden olayları çok fazla uzatmayı düşünmüyorum. Dolayısıyla henüz final yapmamış olan Kemancı kitabıyla alakalı ileriye yönelik spoiler içerebilecek bölüme yaklaşma derecemiz çok yakın. Yani bu Kemancı kitabına final yapmadan önceki yayımlayacağım son bölüm. Çünkü olayları derinleştirip uzatırsam kafamdaki gibi kısa bir hikaye oluşmayacak 😂
Bölüm sonunda görüşürüz 🖤🌟

**************

    Burnuma dolan kahve kokusuyla bilincim yavaş yavaş yerine gelmeye başlamıştı. Saat kaçtı bilemiyorum ama alarmım bile çalmadıysa henüz sabahın çok erken saatleri olduğunu söyleyebilirdim.

    "Uyan bakalım doktor hanım. Bugün bu konuşma yapılacak, gizli saklı ne varsa ortaya dökülecek. Kaç gündür kaçıyorsun farketmiyorum sanma."

    Semi'nin kararlı çıkan sesiyle uyuma numarası yapmayı ciddi ciddi düşündüm. Ama o da bu konuda o kadar inat etmişti ki ne yapmak istediğimi hemen anlayıp üstümdeki yorganı kaptığı gibi yere fırlattı.

    "Bugün kurtulamayacağını sen de en az benim kadar iyi biliyorsun. O yüzden bir an önce anlat ki çabucak işine gidebilesin."

    Bazen bu kadar meraklı bir kardeşe sahip olduğum için boğasım geliyordu kendimi.

    "Ne var ya sabah sabah? Hem sen bu saatte nasıl uyandın ya daha benim bile alarmım çalmadı?"

    "Uyumadım ki. Günlerdir o kadar gizemli davranıyorsun ki sırf seni yakalamak için nöbet tuttum resmen. Baktım dayanamıyorum ikimize de kahve yapıp geldim işte."

    Gerçekten haklıydı. Bugün kurtuluşum yoktu elinden. O yüzden kaderime boyun eğip önemli yerleri atlayarak özet geçtim.

    "Ne demek damat yemeğe gelmedi?! Ay ne demek kardeşi sana talip oldu?! Sen delirtecek misin beni nasıl anlatmazsın bunca zamandır!"

    Geri kalanını anlatmaya yüreğim el vermedi. Eğer devamını anlatsaydım Semi'nin yedi sülalemize beni reklam edeceğini, yetmezmiş gibi gazetelerin magazin ekine flaş haber yaptıracağını da biliyordum. Hatta bununla da yetinmeyip ana haber bültenlerine son dakika haberi olarak bile verebilirdi.

    "Ay hadsiz, ay uğursuz, sen kimsin de o yemeğe gelmiyorsun hayvan herif!"

    "Semi manyak mısın sen yahu! Gelseydi sanki ne olacaktı. Sence asıl sorun bu mu? Haberim bile yoktu benim olaydan bu daha büyük bir sorun değil mi yani?"

    "Kız sende be aman üf! Bu yaştan sonra sana görücü gelmiş sen hala laf et dur!"

    "Bana bak çiğnerim seni bitli baş! Yoldurma saçlarını. Otuz iki yaşındayım daha!"

    "Çok küçüksün gerçekten! Neyse ver bari kupayı da hazırlan geç kalacaksın yoksa."

    Odadan çıkarken kafasına sert bir şey atmak için etrafıma baktım. Aptal! Sanki benim hatamdı geç kalmam!

   
    Muayenehanedeki odama girdiğimde masanın üstünde kuruyan güllere gözüm takıldı. Ufak baskınından sonra hiç sesi çıkmıyordu. Eh erkek tabii, uğraşmak istemedi kesin! Çok da umurunda sanki!

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin