Bölüm-4

1.1K 79 36
                                    


Ne uzun ara verdik yahu, değil mi? E bölüm sonunda tekrar buluşalım öyleyse

**************

Şu an elimden gelen tek şey onu aramaktı. Ancak numaranın üstüne tıklarken de açmayacağını biliyordum...

Telefon uzun uzun çaldı ama açan olmadı.

Uygulamaya girip mesaj atmayı denedim bende.

"Gelecektim. Gerçekten. Ancak elimde olmadan gelişen birtakım olaylar oldu. Telafi edeceğim, söz."

Her zaman anında mavi renge dönen tikler şimdi iletilmemişti bile... Mutlu havayı bozmak istemediğim için yüzüme yapıştırdığım gülümseme artık yanaklarımı ağrıtmıştı ve içimde daha önce hiç yaşamadığım için tarif edemediğim bir panik beni yavaş yavaş etkisi altına alıyordu.

Sonraki üç gün de azalmamıştı aksine mümkünmüş gibi daha da çoğalıp beni huzursuz ediyordu bu his.

Mesajım hala iletilmemişti ve sürekli değişen bir şey var mı diye baktığım telefonum yüzünden iyice kafayı yemek üzereydim.

Kafamı oyalayacak her tür işe balıklama atlıyordum. Vücudum yorgunluktan bitap düşse de kendime dinlenmek için izin verdiğim her seferinde beynim vızır vızır işliyordu.

İşe gittiğim her gün bir umut geleceğini düşünerek başlıyordum güne. Tabii her günün bitişi de fiyaskoyla sonuçlanıyordu.

Gelmiyordu. Gelmeyecekti de.

Ona bu kadar güvendiğim için aptal gibi hissediyordum kendimi artık. Beklemeyecektim. Bu zamana kadar kim bu kadar uğraşmıştı da Ömer uğraşsın diyerek azarlıyordum kendimi.

Numarasını, attığı mesajları, kuruyup küçücük kalmış çiçeklerini, yani ona ait ne varsa sildim, attım.

O aklıma geldiği için kırmızı bile giymekten vazgeçmiştim.

Bir ay böyle sürüp gitti. Hiçbir haber almadan, sanki birbirimizin hayatında hiç varolmamışız gibi...

O sabah yaptığım bu saçma tribe bir son vermek istedim. Beni merak etmeyip geri dönmeyen biri için kendimi heba etmem kadar saçma bir şey olamazdı. Kaç yaşında kadındım böyle ergen aşık modunda gezmek artık komik olmaya başlıyordu.

    O gün ilk adım olarak kırmızı giymekle başladım.

Üstümdeki ölü toprağı atmış olmam başta Şermin Hanım olmak üzere herkesi şaşırtmıştı.

O gün öğle arasında yemeğe çıkacağım sırada muayenehanenin önünde Necmi Bey görmek, bekleyeceğim son şey bile değildi.

Şaşkınlıkla yüzüne bakakaldığımı görünce yine göbeğini hoplatarak gülmeye başladı.

"Beni reddedemeyin diye buraya kadar geldim. Yemeği birlikte yemeği teklif etsem bu yaşlı adamı kırmazsınız diye düşünüyorum Zehra kızım."

Telefonda sorsaydı bir şekilde reddederdim ama dediği gibi buraya kadar gelmişken geri çeviremezdim. O yüzden kaderime boyun eğip yavaş adımlarla açık olan arabanın kapısına doğru yürüdüm.

Geldiğimiz ultra lüks restoran ister istemez beni yine o geceye götürmüştü. Huzursuzca yerimde kıpırdanırken Necmi Bey de bu halimi keyifli bir gülümsemeyle izliyordu. Bugün yeni kararlar aldığım ve kendimden emin bir şekilde başladığım gündü saatler öncesine kadar, hangi ara bu noktaya gelmişti durum ya!

"Sana bazı haberlerim var, aslında bu yemek de biraz bu yüzden. Emrivaki oldu haklısın."

"Sizin tarzınız bu galiba. Aramızdaki ilişki sürekli bir emrivaki üzerine kurulu."

Kendimi tutamadan sitemli sözcükler dudaklarımdan dökülürken beklemediğim şey Necip Bey'in buna katıla katıla gülmesiydi.

"Ben işleri devrediyorum. Artık çalışmak için fazla yaşlıyım. Seni hastanemizin kadrosuna dahil edememek kariyerime ve karakterime resmen bir hakaret. Ama yerimi emin ellere bırakıyorum artık bu işi başkası halledecek inan bana."

Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken o sanki hiç anormal bir şey söylememiş gibi saatine bakıp devam etti.

"Birazdan burada olur kendisi. Dramatik başlangıçları sever. O yüzden geç kaldı galib- hah geldi işte." Arkamı dönüp gelen kişiye bakacağım sırada, Necip Bey, masanın üzerinde duran elimi pışpışlayıp dikkatimi kendisine çekti.

"Ayrıca aylardır söylemeye yüzüm yoktu ama o yılbaşı gecesi için de çok mahcubum bilmeni isterim güzel kızım."

Hiç beklemediğim anda açılan konuyla şoku atlatamadan masaya oturan kişiye kaydı gözlerim.

Sanki onca zaman ortalardan yok olmamış da daha yarım saat önce yanımdan ayrılmış gibi gülümseyerek rahat bir tavırla sandalyeye oturan Ömer mümkünmüş gibi daha da şoka soktu beni.

Baba - oğul bana resmen kumpas kurmuştu!

Gözlerim, gülümseyen yüzleri arasında gidip gelirken sinirlerim yavaş yavaş zıplamaya başlıyordu.

Siparişlerimizi getiren garsona kibar bir sesle teşekkür edip tekrar onlara döndüm. Yüzüme en tatlı tebessümümü kondurdum. İkisi de beni tanımadığı için bu ifademin birazdan bombayı patlatacak olduğumun habercisi olduğundan habersizdi. Tebessümüme karşılık rahatlayıp daha da büyüyen gülümsemelerine bakarak olduğum yerde dikleştim ve masada olan ellerimi birbirine kenetleyerek Necip Bey'e döndüm.

"Yılbaşı gecesi bir daha tekrarlanması gereken, hiç olmayacak bir şey oldu haklısınız. Teklifinize gelince bu kendi başıma verebileceğim bir karar değil maalesef. Çünkü nişanlımla yurtdışında yaşamak gibi bir planımız var. Onunla konuşup sizi bilgilendiririm. İyi günler."

Çantamı alıp masadan ayrıldığımda arkamda şok olmuş bir Necip Bey ve sinirden gözleri koyulaşmış bir Ömer bırakmıştım.

Zafer çığlığı atmak istiyordum ancak ufak bir pürüz vardı.

Kendime acilen bir nişanlı bulmalıydım...

*****************

  

     Ömeriko sen tanımadın mı bu kızı yahu! Kök söktürecek sana kök! 🤪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


    Ömeriko sen tanımadın mı bu kızı yahu! Kök söktürecek sana kök! 🤪

Kısa bir bölüm oldu özür dilerim🤭😭 Ama söz verdiğim için yazdım anca bu kadar oldu🤭

    Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, bir sonraki bölüm görüşmek üzere sizi seviyorum ❤️🌟

Zoraki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin