One

795 34 7
                                    

Güneşli ve hafif esintili serin bir günün öğleden sonrası, beyaz pirinç kekleri acılı salçanın içinde pişerken iki çocuk standın önünde bekliyordu. Yaşlı kadın bir tane plastik kap çıkartıp içine dubboki doldurdu ve aynısını başka bir plastik kaba daha yaptı. "Buyurun" diyerek çocuklardan birine uzattı.

"Teşekkürler teyze" diyerek aldı uzun boylu olan ve kısa boylu olan arkadaşına uzattı. "Çatal da versene" dedi kısa olan. Arkadaşı dediğini yapıp küçük plastik bir çatal uzattı. "Bu da seninki" diyerek öteki dubboki'yi uzattı kadın. Çocuk teşekkür ederek ikisinin de yemeğini ödedi.

Dubboki standının tam karşısında bulunan banka oturmak için gittiler. Kısa olan otursa da uzun olan ayakta duruyordu. Ağzına bir dubbokki attı. "Ah! Çok sıcak" diyerek ağzını yellemeye ve tepinmeye başladı. "Gerizekalı çocuk. Üflesene önce, ne acelen var?" dedi Baekhyun. Bright cevap vermedi ve bankın üstüne bıraktığı plastik kabı geri aldı.

"Bugün o kadar sıkıcı bir gündü ki gidip sadece futbol oynamak istiyorum" dedi Bright. Baekhyun çatalındaki dubbokiyi üfleyip ağzına attı ve çiğnerken "Bugün tam bir çileydi. Her hafta olduğu gibi" dedi. "En sıkıcı dersleri bilerek bugüne koydular sanırım."

"Futboldan sonra bize geliyorsun değil mi?" dedi Bright. "Bir daha sorarsan ağzına tekme atarım." dedi Baekhyun. "Mavi Saray'dan imzalı belge mi istiyorsun geleceğime dair?"

"Belki aniden işin çıktı nereden bileyim?"

"Yemeğini ye." dedi Baekhyun. Bright yemeğini hızla bitirdikten sonra henüz bitirmemiş olan Baekhyun'un tabağına doğru çatalıyla hamle yaptı fakat çocuk hızla geri çekti. "Hey! Bu benim!"

"Parasını ben verdim!"

"Git bir tane daha al o zaman" dedi Baekhyun. Bright geriledi ve sessizce ona sonra da başka tarafa baktı. Baekhyun yemeye devam ederken etrafı inceliyor gibi yaparken aniden gözleri şokla açıldı. "Ne oldu?" dedi Baekhyun merakla ve arkasını döndü bunu fırsat bilen Bright çatalını hızla bir dubbokkiye saplayıp yedi. "Şerefsiz." dedi Baekhyun. "Her seferinde bu numaraya kanmak senin suçun." dedi Bright, çiğnerken. Yemeğini bitirdiğinde plastik kabı ve çatalı çöpe attı. Ayaklanıp futbol oynadıkları açık sahaya yürüdüler.

Vardıklarında diğerleri çoktan gelmişlerdi. "Hey! Yeni mi geldiniz?" dedi Baekhyun. "Evet." dedi çocuklardan biri. "Oh, iyi." dedi Baekhyun, geç gelmediklerine sevinerek. Çantalarını öteki çocukların yığdığı yere bıraktılar. Hırkalarını çıkardıktan sonra diğerlerinin yanına giderek iki takım kaptanın takım oluşturmasını bekleyerek orada durdular.

Bright ve Baekhyun farklı takıma düştüklerinde birbirlerine fesat bir sırıtışla baktılar. "İşini bitireceğim." dedi Bright. "Yerde ağlarken de aynı şeyleri söyleyebilirsin umarım." dedi Baekhyun.

Takımlar ayrıldı. İki arkadaş sahanın ortasına geçip topun iki tarafında durup birbirlerine düşmanca baktılar. Öteki çocuklardan biri üçten geriye doğru sayıyordu ve bire ulaştığı zaman Baekhyun topu atiklikle kaptı ve öteki takımın kalesine koştu. Bright tam arkasından koşuyor ve topu almaya çalışıyordu, Baekhyun pas vererek topu başka arkadaşına yolladı. Şimdi öteki çocuk kaleye doğru koşarken karşı takımdan biri topu ondan çalmayı başardı. Baekhyun ona doğru koştu. Bright pas vermesi için bağırdı ve top şimdi ondaydı. Kaleye doğru koştu ve çok az kala topa vurdu ama kaleci topu eliyle karşılayarak kale dışına çıkardı. "Kahretsin." dedi Bright.

"Çok ağlama" dedi Baekhyun gülerek. Bright ona orta parmağını gösterdi. Kaleci topu ayağının önüne koydu ve takım arkadaşlarından birine pas verdi. Çocuk topu sürerek yine öte tarafın kalesine koşarken Baekhyun'a pas verdi.

Outlander (ChanBaek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin