Six

288 27 3
                                    

Baekhyun, korkuyla koşuyordu. Arkasında onu kovalayan iki tane korkunç yaratık vardı çünkü. İğrenç sesler çıkararak onu takip ediyorlar Baekhyun ise çığlık çığlığa yardım istiyordu. Ayağı kaydı ve yere düştü. Baekhyun, korkuyla döndü ve ona yaklaşmakta olan iki yaratığa baktı. Yutkundu, onları anlatmak için aklına çörekten başka kelime gelmiyordu. Doğru kelime olduğunu bile bilmiyordu.

Karanlığı bir ışık delip geçti. Canavarlar ışığın geldiği tarafa bakıp korkuyla geri çekildiler. Bir savaş arabasının üzerinde mızrak tutan Chanyeol ihtişamlı bir şekilde geldi. Savaş arabasını at kostümü giymiş Bright ve Win çekiyordu. Bright, Baekhyun'a bakara kişnedi. Chanyeol, yaratıkları deffetti. Baekhyun ona hayranlıkla bakarken ona elini uzattı, çocuk o eli tutarak ayağa kalktı. Chanyeol, onu arabaya çekmiş belinden tutuyordu. "Ben seni hep koruyacağım." dedi ve dudaklarını ona yaklaştırmaya başladı.

Alarmın sesiyle uyandı. Yer yatağında yatıyordu ve Brgiht, ona sinmiş göğüslerini "Park Seo Joon" diyerek sıkıyordu. Baekhyun, onun ellerini itti ama Bright uykusunda mırıldanmaya devam ederek tek elini yine onun göğsüne koyup sıkmaya devam etti. Telefonuna uzanıp alarmı kapattı ve onun elini tekrar itip yataktan dışarıya yuvarladı kendini. Dün gece Bright onu eve çağırmıştı ve sonra da onlarda kalmıştı. Win'in sevgilisi olduğunu öğrendikten sonra depresyona girmişti fakat rüyasında Park Seo Joon'u görürken hiç de üzgün görünmüyordu. Baekhyun onu uyandırdı ve Bright tırsarak uyandı. "Uyan! Okula gitmemiz lazım." dedi Baekhyun. Bright yer yatağında doğrulup gözünü kaşıdı. "Rüyamda Park Seo Joon'u gördüm." dedi. Baekhyun elleriyle göğüslerini kapatarak "Biliyorum." dedi. "Uzak dur."

Bright'la kısaca bakıştıktan sonra "Park Seo Joon gibi bir adamın memelerini sıkmak istemekte çok haklısın." diyerek hak verdi ona Baekhyun. Bright neşeyle gülümsedi ve ayaklandı.

Otobüsten inip okula yürürlerken bir felaket yaşandı. Bright, aniden kafasının üstünde bir sıcaklık hissetti. "Yağmur yağıyor?" diye sordu. Baekhyun dönüp ona sonra da havaya baktı. "Hayır." dedi. "Kafama bir şey damlad-" Bright elini kafasına götürüp dokununca şokla elindeki beyaz şeye bakakaldı.

"B-bu-"

"KUŞ SIÇMIŞ!" diye bağırdı Baekhyun kahkaha atarak. "GÜLME!" dedi Bright şokla. "Islak mendilin var mı? Nasıl sileceğim bunu."

"Hayır, yok."

"Okula gidene kadar kafamda kurur bu! Gülme artık!"

"Şuradaki kafe, oraya gidelim." dedi Baekhyun yakındaki kafeyi göstererek. "Tuvaletinde yıkayabilirsin."

Bright oraya doğru koştu. Baekhyun da arkasından gitti ve kafeye girdiler. Kasada duran çalışan birinden sipariş alırken oraya nefes nefese ulaştılar. Bright, çekinerek Baekhyun'a baktı. "Pardon" dedi Baekhyun. "Lavaboyu kullanabilir miyiz? Kafasına kuş sıç- şey, pisledi." dedi. "Tabii." dedi çalışan. Baekhyun teşekkür etti ve Bright'a gitmesini işaret etti. Bright tuvalete gitti.

"Hey" dedi yanındaki müşteri. Baekhyun ona döndü ve karşısında Chanyeol'ü buldu. Onu burada görmeyi hiç beklemiyordu. "Selam." dedi Chanyeol.

"Selam."

Chanyeol konuşmak için ağzını açmıştı ki Bright tuvaletten çıkıp ona seslendi. "Baekhyun!" Çocuk ona doğru lanet okuyarak döndü. "Ne oldu?"

"Yardım et, yapamıyorum."

"Bıktım senden." dedi ve Chanyeol'e bir şey diyemeden tuvalete hızla ilerledi. Baekhyun, çantasını tuvaletin yerine koydu. Bright'ınkinin yanına. "Yıkayamadın mı?" diye sordu. "Evet, nereyi yıkamam gerek göremiyorum. Burası da çok dar." dedi Bright. "Kafanı eğ." dedi Baekhyun ve onu ensesinden tutarak lavabonun içine kafasını gömdü. Chanyeol'le sohbetini başlamadan bitirdiği için çok sinirlenmişti. Musluğu açtı, soğuk su çocuğun kafasından aşağıya akarken "Çok soğuk" dedi Bright. "Sus yoksa seni burada boğarım." dedi Baekhyun.

Outlander (ChanBaek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin