Yine iyisiniz... sizi medyasız bırakmıyom.
Siz zincirlerden kurtulmaya çalışıyordunuz ama başaramıyordunuz. Aynı masallardaki Rapunzal gibi bir şatoda kilitlenmiştiniz. Sonra "Beeeen! Ben Drowned!" diye bağırdınız ama bu bir işe yaramadı. Birkaç saat geçti ve siz iyice acıkmıştınız bir yandan babanızı düşünüyor, bir yandan ise burdan çıkmanın yolunu. Bunu ondan kesinlikle beklemiyordunuz. Sonra kapı sesi duydunuz ve o gelmişti.
Size üzgün bir şekilde bakıyordu ve elinde bir tepsi yemek vardı.
Sizi çözdü ve siz kızarmış bileklerinize bakıyordunuz. Canınız hiç bukadar acımamıştı ama canınızdan çok kalbiniz acımıştı. Ona hem güvenip, hem güveninizin kırılması sizi baya zedelemişti. Siz önünüzdeki yemekleri hem yemek istiyordunuz ama sırf bunları Ben Drowned getirdi diye yemek istemiyordunuz.En sonunda Ben size "Nasılsın?" diye sordu ve siz "İyi mi gözükyorum?!" deyip kızarmış bileklerinizi gösterdiniz ve Ben "Çok üzgünüm (Adınız)... seni bırakmak istemiyordum ama o adam bizi ayırmak istiyordu... ben seni bırkamazdım? Hiç senin gibi bir arkadaşım olmadı, gerçi hiç arkadaşım olmadı." dedi ve gözünden bir damla yaş yere düştü. Sonra ayağı kalktı ve "Afiyet olsun" dedi ve tam çıkacakken siz "Nereye?" diye sordunuz ve o "Seni biraz yalnız bıraksam iyi olucak..." dedi ve çekip gitti. Siz de yemeğe gömülmüştünüz.
Yemek bitince zincirlerle bağlı olmadığınızı farkettiniz ve kapıya koştunuz ama kapı kiritliydi, aynı Rapunzel masalındaki gibi... sonra pencere koştunuz ama o kadar uzun saçınız yoktu. Birden sarmaşıklara tutunma kararı alacaktınız ama sarmaşıklara güvenemezdiniz. Şatonun çevresi birkaç metre suyla kaplıydı ve siz az çok yüzme bildiğinizden hemen pencereden suya atladınız. Birden güçlü bir rüzgar çıktı ve su hızlandı. Siz yüzemediniz ve akıntıyla birlikte şelalenin tam ucuna geldiniz.
Tam düşüyordunuz ki bir dala tutundunuz ama bu pek iyi bir fikir değildi, dal koptu kopacaktı ve siz "İmdaaaat! Düşüyooorum!" diye yardım istediniz. En sonunda dal koptu ve düştünüz ama Ben'in kollarına. Hemen ordan ışınlandınız ve şatoya geldiniz. Siz birden kızgın bir tavırla "Bırak beni!" dediniz ve o sizi bıraktı. Sonra siz "Babamı öldürdün! Beni niye kurtardın?!" dediniz ve Ben "Yardım isteyen sen değil misin?" dedi ama haklıydı. Sonra siz biraz susup "Evet... teşekkürler." dediniz ve arkanızı döndünüz ama Benny elinizi tutup, kendine çevirdi ve "Hadi biraz macera yaşayalım" dedi ama siz "Yani beni orada öldürüceksin." dediniz ve o "Hayır, seni asla öldürmicam." dedi ve gülümsedi.
Birden arena gibi bir yere geliyorsunuz ve yine elinde kılıç var ama Benny'de kılıç kullanıyor ve ikinizde zırh giydiniz. En sonunda kocaman bir canavar geldi ve siz savaşa hazırlandınız. Sen canavarın bacaklarına darbe vuruyordun Benny ise zafını bulmaya uğraşıyordu. Birkaç saat sonra...
En sonunda siz canavarın üstüne çıktınız ve Benny karnından kılıcı soktu ve deşerek sizin yanınıza geldi. İkinizin de üstü kan olmuştu.
Benny size yaklaştı ve kendi kılıcını yer attı, o atınca bir bildiği vardır diye sizde attınız ve en sonunda sizin bir eliyle belinizden, diğer eliyle elinizden tuttu ve kendine çekip dudaklarınızdan öptü ama siz onu ittiniz ve "Be-Benny?" dediniz ve Benny yere düşmüş bir şekilde size bakıyordu ve siz "Ben... ben seni do-dostum sa-sanmıştım Benny!" dediniz. Arkanızı döndünüz ve birden ağlamaya başladınız ama neden ağladığınızı bilmiyordunuz...
Bu bölüm müqtü! Şuan gülmek istiyom ama bi arkadaşımı özledim... 😖
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benny ve Sen (Creepypasta)
Fiksi PenggemarBuda Ben Drowned hayranlarına gelsin! 🙌🙌 Diğerlerinde bütün tutkumu kullandığımdan bunda pek kullanamaybilirim...