1.Bölüm: Tek bir saniye

96 6 8
                                    

Yeni kitap! Neyse bunu burda değil aşağıda devam ederiz. Şimdi size iyi okumalar. Müziğe açmaya unutmayın.

—————————————————————————

 
  Her insanın farklıdır. Olsun saç rengi, ten rengi,
gözü. Tabii bunlar sadece dışından gördüklerimiz...
Dış görünüşümüzün olduğu gibi huylarımız ve hislerimiz de hep birbirinden farklı.   Bize şekillendiren de yaşadıklarımızdır. Her insanın hikayesi farklıdır. Bazıların hayatı başta kolay sonradan zorlaşır. Bazense tam tersi. Ve bu zor-luklar, sana önceden geleceğine dahil mektup göndermez. Hayat bu. Yarın ne olucağına bilemeyiz. Hatta gelecek saniyede ne olucağına bile bilemeyiz. Belki yolda yürürken bize şimşek çarpar, parmağı-mıza keseriz, kar yağabilir. Biz bunlara önceden bilemeyiz. Bunlara o saniyeyi öğreniriz. Daha önce değil. O saniyede. Bu nedenle de o saniyede sonrasına olucakları değil o na olanlara bakmalıyız. Ve tadına çıkarmalıyız. Çünkü dediğimiz gibi bir saniye.

  Ben de hep bunlara söylerim, yazarım. Çünkü doğru! Ama bazen en doğru şeyleri yapmak en zorudur. Ben de her insan gibi daha basit yolu seçmeye karar verdim. Ama bu cümleler bir şey söylemiyorlar. Peki ya önceden neler olucağına düşünmeden bir hareket yapsak, bir şey söylesek? Ve o bir saniye bittikten sonra ne olacak?

  Herkesi olduğu gibi beni de hayat hikayem şekillendirdi. Tanıdığım insanlar, düşüşlerim, yaşadığım yerler. Hepsi de benim şu an olduğum gibi bir insan olmamı sağladı. Ve ne var biliyor musunuz? Benim hayata keşke hiç olmasaydı dediğim çok şey var. Hatta keşke böyle bir insan olmasaydım dediğim günler de.

Hayatımda memnun olduğum bir şey varsa o da hayal dünyam. On altı yaşındayım. Yine de hala çocukluğumda ki gibi. Bununla dalga geçenler de oldu. Ama ben hayal dünyamla gurur duyarım.

Ben kim miyim? Adım Sophie Lia Bell. İngilterede doğdum. Londra'da. Ebeveynlerim ben sekiz yaşımdayken ayrıldılar. Ama ilişkileri hiç bozulmadı. Arkadaş kaldılar. Ebeveynlerimin dünya üzerinde çok tanınan bir inşaat firmaları var. Dünya üzerinde iki yüz altı ülke vardır. Firmamız yaklaşık yüz farklı ülkede inşaat yaptı. Benim ebeveynlerim de firma için daha önemli inşaatlarda orda olmak zorundaydılar. Bu da demekti ki bir veya iki sene için faklı ülkelerde bulunmak zorundaydılar. Beni de yanlarında götürüyorlardı. Şanslıydım ki yalnız değildim. Skyler, anne ve babamın en yakın arkadaşlarının kızı. Anne ve babası da bizim firmadaki en iyi mimarlardan. O yüzden de biz ikizler gibi büyüdük. Hiç ayrılmazdık. İnsan sürekli taşınınca pek arkadaş bulamıyor. O benim tek arkadaşımdı. On dört yaşımdayken lise için Londra'ya geri döndüm. Skyla beraber. Anne ve babalarımız Üniversiteye düzgün hazırlanmamıza istediler. Ve de yanlız kalmamamız için de bize beraber yaşayabileceğimiz uygun bir ev aldılar. Anne ve babamdan ayrı yaşamaya başladım. İki sene oldu. Onlara hep göremiyorum. Konuşabildiğimiz zamanlarda az. Bazen bir kaç hafta için Londra'ya gelirler. Eskiden de yakındık diyemem. Çünkü yanlarında olduğum zaman da çalışıyorlardı, evde olmalarına rağmen.

Anne ve babama anlatamadığım her şeyi Skye anlatırım. Bu zamana kadar ona anlatmadığım tek bir şey vardı. O da ilginç hayal dünyama ve fikirlerime birleştirip kağıda dökmeye başlamam oldu. Her şey Londra'ya taşınınca başladı. Çok fazla düşüncem vardı ve de geniş bir hayal dünyam. Ben de yazmaya karar verdim. Bazen tüm gece hiç durmadan yazdım. Kimseye göstermedim. İlk kitabım bitince kendimle gurur duydum. Ama ben bunu insanlar göstermek, hava atmak için değil daha çok bir hobi gibi yapıyordum. Sonra Sky laptobumu bir şey bakabilmek için ödünç almıştı. Geri geldiğinde ise yüzünde şaşkınlık vardı.Ve bir an beklemediğim bir soru sordu.

"Lia sen."dedi şaşkınlıkla. "Sen mi yazdın? Neden bana anlatmadın?"

"Özür dilerim."diye bildim sadece. Sonra gözlerime kaçırdım. O an gözüne bakamıyordum. "Nedenine ben de bilmiyorum."diye devam ettim Bilgisayarla yanıma oturdu ve bana sıkı sıkı sarıldı.

"Sorun değil Lia."dedi ve benden ayrıldı ona döndüğümde ise gözlerinde az önceki şaşkınlığı değil, sevinci gördüm. "Ama Lia bunu harika bir şey. Ve eminim ki insanlara da bu kitaba bayılır!"dedi. Ben bunu duyunca bir an şüpheye düştüm.

"Sky, ben insanların beni tanımasına istemiyorum. Ve annemlere ne olucak onlar benim böyle şeylere vakit harcama istemez."dedim. O an ona içime döktüm. Yüzüne baktım. Ve onu, bu sözlerim düşündürmeye sürdüğüne anladım. Sonra yüzü bir an aydınlandı. Bana döndü.

"Peki ya kimse seni tanımasa?"dedi bir şeytani gülüşle. Onun tam olarak ne demek istediğine anlamadım.

"Nasıl yani?"dedim

"Yayın evleri kitaplarına beğenirse kitabına kendi isminle değil bizim bulduğumuz bir isimle yayınlarsın. Kitabına beğenirlerse senin hangi isimle yayınladığına umursamazlar. İmza günlerinde ya da yayın evine gittiğinde de peruk takarsın!"diye sıralamaya başladı heyecanla. Dedikleri mantıklı geliyordu. Yazmaya da seviyordum. O an düşünmedim. O anı yaşadım. Bu yapacağım seçimin sonuçlarına düşünmedim.

"Anlaştık. Ama tek bir şart. Saçımı benim istediğim gibi yapıcağız."dedim işaret parmağıma yüzü önünde sallayarak.

Bana sıkı sıkı sarıldı. Ve saç konusunda pes etti. Bu konuşma üzerinden iki sene geçti ama hala dün gibi aklımda. Ve asla unutmacama da biliyorum. Çünkü o gün hayatımda yeni bir kapı açtığım gündü. O iki sene sırasında çok şey oldu. Ben Skye güvendim. Menajerim olmasına istedim. Sky kitabıma en iyi yayın evlere göndermemiz gerektiğine söyleyip duruyordu. Ama ben kabul edeceklerine hiç inanmıyordum. Sky haklı çıktı Londra'daki en ünlü yayın evlerinden biri kitabımı, fikirlerimi ve de bu gizemli yazar fikrine de bayıldı. Her şeyde anlaştık. On iki Mart yeni bir yazar doğdu. Bella Winter.

İşte her şey iki sene önce başladı. Ama artık herkes mavi saçlı, gizli yazar Bella Winter'ı tanıyor. İyi bir yazar olduğum ortaya çıktı. Tabii kimse beni gerçek hayata tanımıyor. Okuyucularımın gözünden sosyal medyada bir hayaletten farksız olduğum da kaçmadı. Bu nedenle Bella Winter gizemli yazar ünvanıyla biliniyorum. Bunun yanında okul da iyi gidiyor. Ama başında da dediğim gibi artık anın tadını çıkaramıyorum. Sürekli aklımda "Ya yakalanırsam ne olur?"sorusu var. Ve de silemiyorum. Belki bir gün insanlara her şeyi söylerim. Belki bir gün...

———————————————————————————

Merhaba arkadaşlar! Yeni kitap. Uranüsü de devam edeceğim. Elimden geldiğince hızlı yeni bölümü yazmaya bitireceğim. Ama size çok uzun ve de karışık bölümler bekliyor haberimiz olsun.

Neyse Uranüs bir kenara sizce yeni kitap nasıl?

Bir de kızın saçı nasıl bir şey diye merak ederseniz:

  Bir de kızın saçı nasıl bir şey diye merak ederseniz:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umarım beğenirsiniz. Ve de size bir şey daha söylecem. Bu kitapta ne olucağına ben bile bilmiyorum. Sonu iyi mi? Kötü mü olacak? Hiç bir fikrim yok. Hayat tam bir piyango. Bu kitap da böyle.

Yorumlarınıza sabırsızlıkla bekliyorum. <3

Not: Bu sıralar bölümlerle geciktiğimi biliyorum. Ve de özür dilerim. [^-^]

İkili hayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin