Merhaba arkadaşlar biliyorum Uranüs'ü bekliyorsunuz, ama bu yeni bir kitap ve daha iyi anlamanız için bu aralar bu kitabıma ağırlık vereceğim. Şarkıyı açmaya unutmayın. İyi okumalar.
—————————————————————————
" Bir kapı kapandığında yeni bir kapı açılır."derler. Peki ya yeni bir kapı açılmasa ne yapmalıyız? Başka bir ev mi aramalıyız? Ya da pencereden mi tırmanmalıyız? Bunu size kimse söyleyemez. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimse sen değil. İnsanlar ne kadar empati kurmaya çalışsada yaşadığımız bir olayı onlar da yaşayana kadar bizim gibi anlayamaz, hissedemezler. Bunu da değiştiremeyiz. "Peki ne yapmalımıyız?"diye sorarsanız. Oturun, bir nefes alın, gözünüze kapatın ve düşünün. Neyi mi? Her şeyi. Hayatlarınızda olan insanları, yaşananan olayları... kısacası her şeyi! Ve bir adım atmaktan, düşmekten de korkmayın. Önemli olan düşmek değil. Çünkü herkes düşebilir. Önemli olan ordan kalkıp kalkamıcağın.
Peki ya ben? İki sene oldu... Bir adım attım. Çok büyük bir adım. Düşünmeden attım bir adım. Peki ya şimdi? Lise bitince ne yapacağım? Yazmaya çok seviyorum. Ve artık bir parçam oldu. Ama bir yandan da çevremdeki insanları düşünmeden edemiyorum. Acaba onlara gerçeği söylersem yine beni sevicekler mi? Hakkımda ne düşünecekler?
Bazen keşke bu işe girişmeseydim diyorum. Ama o zamanlar kitaplarımın bu kadar sevileceğine düşünmemiştim.
Bu düşünceler her gün aklımdan geçiyor... Kendime suçluyorum. Hem de çok. Çünkü bu seçimim sayesinde bir çok insanı tek bir hatayla üzebilirim.
Ama şu an bunu düşünmek istemiyorum. Şu an tek istediğim bu anın içinde kalmak. Her şey yerli yerinde dursun istiyorum. Bu anın içinde hapsedilmek çok iyi olurdu. Şu an her şey mükemmel. Şu an sabah saat yedi buçuğuna geliyor. Normal insanlar sabah erken uyanmaya sevmez. Ama ben her gün gün doğumuna izleyebilmek için yedi gibi uyanırım. Elimde kahvemle ve o anda okuduğum bir kitapla ya da yeni bir kitap yazabilmek için bilgisayarımla balkona otururum. Ve izliyorum. Neyi mi izliyorum? Güneşin yavaş yavaş nasıl yükseldiğini, insanların işe geç kalmamak için açile edişini... Ve bunun yanında düşünüyorum. Neyi mi? Her şeyi. Aklımda olan her şeyi. Düşünüyorum ve önümde yükselen güneşe veriyorum ki benden alıp götürsün. Yüklerimi, beni engelleyen düşünceleri ona veriyorum.
Ama her an bir gün biter ve o bitince bizim de devam etmemiz gerekiyor. Yeni bir anı kucakla-yabilmek için. Ve bu güzel anlar da bu sabah için bitti. Kahvemle beraber. Kahve içmeye çok sevmiyorum. Her çeşitini sevmem sadece çok sütlü ve şekerli olanlarını. Ama gündüz dersler akşam da yazarlık beraber yorucu oluyor. Benim de bir kahveye ihtiyacım oluyor.
Saat sekize geliyor. Bu demek ki benim de hazırlanmam gerekiyor. Bu gün çarşamba. Nedense çarşambaları sevmiyorum. Çoğunlukla yorucu günler oluyor. Ve bu gün de farklı olmıcak. Programım çok yoğun. Saat dokuzda okul başlıyor. Beşte biticek. Ordan da direkt bir imza gününe yetişmem gerekicek. Bu etkinlik yaklaşık iki saat. Ve bu daha küçük bir imzalama. Eve saat yedi buçuk gibi gelirim. Dokuza kadar ödevler. Haftaya yeni kitabıma bitirmem lazım. Onun için bir iki bölüm yazmam gerekicek. Bu olay da bir iki saatime alır. Saat on birde her işim bitmiş olur. Bunlar biter bitmez de doğruca yatağı. Hayatım biraz yorucu. Ama daha çok boş vaktim olsaydı sıkılırdım. Kendime tanıyorum.
Derin bir nefes alıp kahve fincanıma ve bilgisayarıma alıp içeriye girdim. Kasımın ortasındayız hem de Londra'da ama ben üşüyen bir insan değilim. Üstümde bir şort ve kapüşonlu hırkama giyip çıktım. Okulun kapüşonlu hırkasına giydim. Yani pantolonumu değiştirsem yeter. Hemen yukarıya çıkıp üstüme siyah yırtık kot pantolonunlarımdan giydim. Kahvaltıyı yolda yiyecem. Ben hazır sayılırım. Ama son bir görevim daha var. Skyler'i kaldırmak. Uyumayı çok sever. Mantık olarak uyanmaktan da nefret eder. Ama onu evde bıraksam suçlu ben olurum. Ve de yürümek zorunda kalırdım. Aramızdaki büyük o. Çok değil bir buçuk yaş. Ve de ehliyeti olanı da. Eskiden bizi firmanın özel şöförü götürürdü. Ama Sky ehliyetini alınca böyle daha uygun gördük. Nedeni ise şöför bizi eve de bırakıyordu ama benim bir çoğu zaman okuldan sonra ya yayın evine gitmem gerekiyordu ya da imza günlerine. Ve daha okuldan eve evden de oraya gitmek işimize zorlaştırıyordu. İşimize dememin sebebi ise menajerimin Sky olması. Ve de işine şaşırtıcı derecede iyi yapıyor. Ama bunu Skyler'i kaldırdıktan sonra anlatmaya devam ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkili hayat
Teen FictionSophia Lia Bell kendi iç dünyasına yaşamaya tercih eden içe dönük bir kız. Ama en yakın arkadaşı hariç kimsenin bilmediği bir sırrı var. Bu sırrı saklamakta gayet başarılıydı. Ama hiç bir şey sonsuza kadar süremez. Peki sizce Lia sırını daha ne kada...