Bugün o bütün çalışmalarımın sona geldiği gündü. İki saat sonra bir aksilik çıkmazsa etkinlikte piyano çalacaktım.
Kahvaltımı yaptıktan sonra giyinmeye koyuldum. O sırada masanın üzerinde olan telefonum titredi. Talha'dan mesaj gelmişti.
Talha: Günaydın dün akşam iyi görünmüyordun, nasıl oldun çalabilecek misin?
Dün sahilden geçerken beni gördüğünü söyleyip ve iyi olmadığımı düşünüp yanıma gelmişti Talha.
Ben: İyiyim günaydın, bir saate ordayım."
Telefonu tekrar masaya bırakırken gözüm suya koyduğum papatyalara takıldı. Bu bir ilkti. Ve onları yapraklarıyla bir bütün halinde görmek hoşuma gitmişti.
Etkinlikte giyeceğim elbiseyi alışveriş çantasına koyup evden çıktım.
...
Konferans salonunda heyecenla sıranın bana gelmesini bekliyordum. Talha çıkmıştı benden önce ve ardından ben çıkacaktım.
O da Mozart'ın son eseri olan Requiem'i çalıyordu.
Talha performansını alkışlar eşliğinde sonlandırdıktan sonra bekleme kabinine geri döndü.
"Nasıldım?"
"Çok iyiydin, gerçekten!"
"Birazdan sahne senin, bol şans.Ha Melodi, bunu biri senin için bırakmış."
Elindeki paketin üstünde 'Melodi'ye'yazıyordu. Ve içinden bir papatya tacı çıkmıştı.
Elimdeki taca bakarken "takmayacak mısın, çok güzel görünüyor." dedi Talha.
Tacı bırakırken ismimin anons edilmesiyle son bir kez aynada kendime baktım. Evet beyaz elbisemin üstünde eksik olan bir şey vardı. Tacı tekrar alıp kafama geçirdikten sonra sahneye çıktım.
Konuklara hafifçe selam verip piyano koltuğuna oturdum.
Heyecanım bir anda son bulmuştu, parmaklarım tuşlarda dans ediyor, eserin melodisine kapılmıştım.
9.Senfoni - Beethoven
Aklıma Hiçkimse geldi.
Ne, burda bile mi?
Burda bile.
Ne diye mesajları tekrar okuduysam!
Eseri çaldıkça kafamdan bu cümle geçiyordu, engel olamıyordum.
'9. Senfoni için çok erken ama 10.sunda buluşuruz belki..'
re re mi do...
Son kısma geldiğimi farkettim ve tekrar sahneye dönüp performansımı tamamladım.
Sonrasında gülümseyerek selamlayıp alkışlayan konuklara bakarken en arkada ayakta alkışlayan şapkalı birine takıldı gözüm. Kalbim yerinden fırlayacak gibi atarken kendimi bi an konukların arasında buldum.
Ona doğru geldiğimi farkedince salonun arka kapısından hızlıca çıktı. Ardından bende gittim ve adımlarını hızlandırıp sonrasında koşmaya başladı.
Ben de koştum ve bi anda bahçedeki kalabalıkta kayboldu. Hemen etrafı taradım. İşte oradaydı.
Kolundan yakaladığım sırada kafasını çevirdi.
"A-ama sen.."