Gidişin, bana kimsenin değişmeyeceğini, insanların her şeyden çok kendini sevdiğini tekrar kanıtladı. Severken göğüs germenin ne kadar zor olduğunu; sarılan herkesin, sevgisi yüzünden sarılmadığını ve sıcaklığını kaybeden kalbin bir daha asla ısınmayacağını... Ve eğer umuttan bahsediyorsak; ben tren istasyonunda vapur bekliyorum
Gemiler gemiler. Duvarlarım, odam, yatağım ,hatta camdan bakınca bile görünüyorlar. Tamam gemiler var Peki ya Yağız. O yoktu. 4 yıl olmuştu ben hala limana gidip 1 saat bekleyip geri dönüyordum. Çocukluk aşkımı unutamadım. Nefesi nefesime değsin istiyordum artıkGünler birbirini kovalarken, hasret kat kat sarmalanıp büyüyen bir çığ gibi sarmıştı ikimizi de. . Bugün 19 ' uma bastım. Tam 5 yıl oldu gideli. Kolay mı geçti sanıyorsun. Hiç kolay olmadı. Hep seni düşündüm. Hatta bazen rüyalarıma bile girdin. Bütün sosyal hesaplarını kontrol ediyorum. aferim hiç bir kızla fotoğrafın yok. Ama o kadar özledim ki seni. Şu lanet mesafeler. Kağıttan bir gemi gelir mi diye bekliyorum. Kışın ortasında utanmasam denize gireceğim. O derece özledim seni. Yoruldum artık seni sadece rüyalarımda ve bilgisayar ekranında görmekten. En çokta neyi merak ediyorum biliyor musun ? Sesini. O 12 Yaşındayken olan ağırbaşlı olduğunu her yönden belli eden sesini. Hayat hiç adil değil. Olmadı. Hatta o kadar özlüyorum ki kalbim sıkışıyor nefes dahi alamıyorum. Oysa burnuma akciğerlerime onun kokusu gitse rahatlıcam sanırım. Sokakları denize çıkmayan bir şehirde boğulmak nedir bilir misin sen ? Nereden bileceksin ki sen ancak gitmeyi bilirsin Annem ve babam. Beni çok seviyorlar biliyorum. Ama işleri çok önemli. Ama beni boşlamıyorlar ya da kötü davranmıyorlar. Direm en yakın arkadaşım. O kız biliyor birtek Yağız'ı. ''Firdevs uyandın mı kuzum '' annemin sesi. Uyanmış mıydım ? Yoksa hala hayal almeinde miydim. En çokta ne koyuyor biliyor musun ? Onun gidişini kutlamak. Doğum günümü. Gidicek başka gün mü yoktu yahu !! Benim doğum günümü buldun. Elimi yüzümü yıkayıp işlerimi halletikten sobra eşofmanlarımla dışarı çıktım. ''Firdevs dur yavrum üşütüceksin. İzmir'in yazı sıcak olduğu gibi kışlarıda soğuk geçer '' dedi Soğuk mu ? ''Ah anne İzmir'de soğuk ne arasın '' Yokluğu soğuktu. İnsanın içini ürpertecek kadar soğuk. Bu şehir soğuk değildi. Güneş gibi olan gülümsemesi yoktu sadece sıcacık. Aslında ben aptalın tekiyim. O çocuk beni unutmuştur. gİtti taa Antalyalara. Tabi unutur. Limana gelmiştim. İşte bak ''Gözyaşlarımla kutluyorum gidişinin 5. yılını. '' Ne zamandır ağlamayan ben bu sefer hıçkırıklara boğulmuştum. Arkamda bir nefes hissettim. ''Yağız '' dedim kısık sesle. Diremdi. Aptal Fidevs ne işi var onun burda o sadce ergenlikte olan birşeydi. ''Direm 5 yıl oldu. Ben hala göremedim , sarılamadım. '' dedim. ''Ağlama dostum ağlama. Sen bir kağıttan gemi daha yap ve onu denize sal. İçine aşkını sevgini koymayı unutma. Gitsin. Unut. O gamzeler ağlarken değilde gülerken çıkmalı benim güzel arkadaşım'' dediğinde boynunda olan ellerimi dahada sıklaştırdım. Ve eve doğru yürümeye başladık. Evimiz uzak değildi. Sırf ben gemileri görebileyim diye burayı satın almıştık. Gemiler benim Gemiler benim duygularımın sahibiydi.Eve giderken durmadan gülümsüyordum. Çünkü burnumdaki ağlamkatan kaynaklanan lanet kırmızılığın geçmesi içindi. Şnslıydım. Ağlayınca gözlerim kızarmıyordu. ''Ne düşünüyorsun bakalım cadım '' Dedi Direm tatlı ve insanın ruhunu okşayan sesiyle '' Burnumu kızarmasını ve gözlerimin hiç kızarmamasını düşünüyordum. Yani ağlayınca '' dedim. Kıkırdadı. ''Bende benim dediklermi düşünuyon sanıyordum ''dedi Göz kırparak. Nasıl kırpıyorlardı o tek gözü ? Bir ben başaramıyordum. Hayır kabiliyetim falan mı yoktu ? ''Senin dediklerin aklımdan çıkmadı ki '' dedim. ''Hala cevap alamadım. Ben senin üzülmememn için yapıyorum '' dedi. Ona onu rahatlatacağımı düşündüğüm en içten gülümsememi yolladım. ''Ben üzülmüyorum aslında, Biliyor musun ? Ben özlüyorum , merak ediyorum , kendimden bile kıskanıyorum. Ona aşığım aslında. Aramızda kilometreler olsa bile hatırası hep hanımda '' dedim evden çıkarken yanıma aldığım kağıt gemiyi göstererek. ''Ama bence bugünlük ironi fazla, bugün senin günün ne kadar onun gittiği gün olsada. Bugün paten kayacağız ,daha sonra akşam ise barlar caddesine gideriz.'' dedi. Barlar caddesi benim için ideal bir seçim değildi. Ama yine de onu kırmayıp kabul edecektim. ''Bugün benim günümse patronumda sensin ! '' dedim kahkahalarım eşliğinde. Evden içeri girer girmez Burnuma enfes omlet krep ve kahve kokusu geliyordu. ''Oooo Nazire sultan tüm bu hazırlıklar Firdevs hanım için mi '' Dedi. Direm şakayla karışık trip atarken. Annem yavaşçatebessüm ederek gözünün altındaki öpülesi gamzeyi gösterdi. .'' Ah benim nazlı tatlı yavrularım, deli kızlarım. İkiniz içinde hazırladım tabi'' dedi. Babam olgunluk akan sesiyle ''Bayanlar bende burda bostan korkuluğu değilim'' dedi ''Ah haadi benim koca bebeklerim kahvaltı sofrasını bekletmeyin. Bekletirseniz mideniz açlıktan sırtınıza yapışacak '' dedi benim birtanecik annem. Kahvaltı ederken tam gazeteye uzanıyordum ki elimden çekildi. Direm. O gazeteden nefret ederdi de bu kadarıda fazlaydı. Yani hiç böyle yapmamıştı. ''Niye attın onu ? '' Göz kırkaparak ''Bugün hani patron bendim ?''' dedi Ve gülüşerek kahvaltımızı bitirdik.
***
Kahvaltıdan sonra garajdaki patelerimizi aldık. Havadaki tatlı tatlı esen meltem deniz kokusunu burnuma getirerek şölen yaratıyordu. ''Direm ne giycez '' dedim dünya meselesi çökmüş gibi yüzümü buruşturarak. ''Kış günündeyiz fakat insanlar denize giriyor. Biz de kısa kollu bir tişort giyebiliriz absürt düşmez. '' dedi. Kafamı salladım. Eve girdiğimzde hemen benim. Gemili odama girdik. Gemili oda diyorum çünkü kapısında 'Gemici taş ' yazıyordu. Direm özel yaptırmıştı. Ben bunları düşünürken Direm yırtık bir kot ve 'Ship Girl !' yazan tişörtümü buldu. Bu tişörtleri biz yaptırmıştık onun tişörtünde ise 'No love!' yazıyordu. Yanyana durunca 'Aşk yok Gemici kız ' Yazıyordu. Ah biz ne deliydik. ''Ne sırıtıyor acaba bizim kızımız. '' Dedi Direm. '' Yaptığımız delilikleri ve seninle geçen çılgınca 5,5 yılı düşünüyorum '' dedim. O da bana sarılmayla karşılık vardı. Beni birtek Direm'in kokusu yatıştırıyordu. Belki Yağız burada olsaydı onun kokusu yatıştırırdı. Neyse. '' Hadi çıkmıyor muyuz ? Daha gelip akşam için hazırlanıcaz. '' Dedim. Beni başıyla onayladı. Hemen Patenleri ayağımıza geçirdik. Biz hep böyleyiz patenlerle merdivenden inmeye çalışırız. Ah Direm yine düştü. '' Gülme de gel şuraya da yardım et vefasız arkadaş.'' Hala gülüyordum Kötü kötü bakmaya başlayınca gülmemi bastırınca '' Peki peki bak gülmüyorum.Hatta geliyorum yanına '' dedim Koşa koşa indim. Onu kaldırdım. Şöyle bi kontrol ettim. Sapasağlam maşallah. ''Hadi çıkalım ya yeter bu kadar gırgır şamata. '' dedim. Direm'in birden kaşları çatıldı. ''Nazşre Sultan'lar nerde Firdevs''Dedi. Nerde olacaklardı şapşal. '' Tabikide işteler bebeğim hadi gidelim artık'' Kafasını yukarıaşşağı salladı. Hafif hafif kayarak limanın en ücra köşelerine ilerliyorduk. Yerde gazete vardı. Bugün Direm o gazeteyi neden atmıştı merak ediyordum doğruşu. Aldım gazeteyi okumaya başladım. Kanım donmuştu. Gözlerim dolmuş Tüylerim ürpermişti. Geliyor muydu. Gittiği gün Gemiyle geliyrdu. Gözlerimdeki kaç yıldır akmayı bekleyen tonlarca göz yaşı süzülüyordu yanaklarımdan. Hıçkırıklarımın arasından Direm'e bağırmaya başladım. '' Bunu benden nasıl saklarsın, Sen naıl arkadaşsın Ben onu kokusunu sesini duymak için hergün kahroluyorum'' Direm şaşırmıştı ''Ben sen üzülme diye söylemedim Firdevs. Sırf canımdan çok sevdiğim kardeşim onu tekrar görüp umutlanmasın diye. '' Haklıydı. Susmuştum. Hıçkırıklarım konuşuyodu sadece aniden bana sarıldı. Sarılınca Geçti sanki. Geminin biri yaklaşıyordu. Sanki heyecanlamıştım. Onu görecektim. Hayatımın adamını. Gemi yaklaştıkça limanın etrafındaki insanlar çoğalıyordu. Duyumlarıma göre annesi ölmüştü. Halbuki ne iyi kadındı. ''Gemi geldi. '' Sanki onu umursamıyor gibi yapacaksın. Paten sürmeye devam edeceksin anlaştık mı '' Dedi benden onay bekliyordu. ''Peki '' dedim. İndi işte oradaydı tüm kasvetiyle. Yakışıklılığı karizmatikliğiyle. Gözü etrafta süzülürken göz göze geldik. Gözümden düşen o yaşa binlerce yüzbünlerce kez lane okudum. Tanımıştı beni. Pateni ona doğru sürüyorduk. Cebime sıkıştırdığım o kağıt gemi bir anda yere düştü. Yine gördü. Yerde duran gemiyi hızla denize attım ve hızlıca önünden geçtim. O enfes kokusu burnuma doldu. Hzıla ilerledim. Arkama döndüğümde Direm bana ''İşte benim kızıım '' Diye bağırdı. Kahkaha atıyorduk. Benim kahkaha attığıma bakmayın heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor. Hatta bi ara öldüğümü sanıyordum. Nasılda özlemişim. Dile kolay 5 koca yıl. ''Öyle mi dersin ? '' Dedim ''Tabi kızım benim kızım olmasaydın orda ona hiç bu kapağı yyapar mıydın ? O anda suratının aldığı şekli görmen lazımdı ya '' dedi. Ona baktığımda o çoktan gitmişti. Ya birdaha karşılaşırsak ona karşı bu soğukluğumu koruyabileceğimi sanmıyorum. Okulda herkese karşı mesafeliyimdir. Ama o benim bütün ördüğüm duvarları yıkacak Nasıl bu kadar ani bir şekilde gelebilirdi. Ama iyki vardı. Benim koca gemici adamım. O gözleri beni benden alacak kadar güzel olmalı mıydılar ?
Selaaam :) Önceki hikayemi sildim çünkü hem bu kitanın kurusu aklıma geldi. Hemde O kitabı nasıl yapacağımı şaşırdım. İyice boka batmadan sildim. İşte bu kitap hakkında çok güzel kurgularım var okuyucularıma çok teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıttan Gemi
Romansa''Bana kağıttan gemi yapmayı öğret. Öğretki hatıran kalsın. Öğretki seni hatırlamam için sebep kalsın. Gemi benim umudum olsun. Gemiyle gidiceksin ya. Her gün o limana gidip seni bekliyeceğim. Belki yine elinde kağıt gemi ile gelirsin diye'' Bir s...