Medya: 90'ların bebetosu 😍 annem de eskiden fanıymış kadınlar aşıkmış resmen ah ah
Oy ve yorumlarını kurgumuzdan esirgenleri esnafca dışlıyoruz haberiniz olsun, arkadaşlar 👀
¤Genç adam kol kaslarında hissettiği ağrıya rağmen pes etmeden şınav çekmeye devam ediyordu. Hareket ettikçe sırtında biriken ıslaklık, yüzünün her zerresinden dökülen ter damlacıkları gıdıklayıcı bir yavaşlıkla süzülüyordu.
Odasının kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. "Jungkook! Ayy bu koku ne?" Annesinin orta yaşlı sesi teyipten gelen metalik sese karıştı ama gence ulaşamadan kayboldu. "Jungkook!" Annesi sesinin desibelini yükseltip seslense de duyuramadı. Annesi oğlunu dürtmek yerine daha pratik bir yol buldu ve ayağının altındaki terliği çıkarıp poposuna nişan aldı.
Pozisyonu al, nişan, vur!
Terliğin ucu Jungkook'un poposuna gelince korkuyla yerinden sıçradı. Abisinin yaptığını düşünerek -çünkü sırf sinir etmek için onun böyle değişik fantazileri vardı- sinirle arkasını döndü. Fırçalamaya hazır bekleyen annesinin beden dilini çabucak anladı ve hızla teyibe ulaşıp kapattı.
"Akşam akşam ne bu zımbırtı! Jungkook, annecim, babacın duysun diye mi uğraşıyorsun? İlla azarlasın mı, çocuğum?" Çatık kaşlarıyla derin bir nefes alıp devam etti. "Neyse neyse, kapının oraya koyduğum çöpü at."
"Niye ben? Abim nerede?"
"Bıkmadınız mı şu tartışmayı yapmaktan? Çöpleri sen atıyorsun, ekmeği o getiriyor. Bitti. Hem abin daha gelmedi. Hadi kalk, çöp kokmadan çabuk at."
Jungkook yerinden kalkıp annesine yaklaştı. Kafasını duvardaki saate çevirip isyan eder gibi annesine döndü. "Benim niye akşam ezanından sonra dışarı çıkmam yasak da abim bu saate kadar dışarıda kalabiliyor?"
"Onu babana sorarsın artık." Annesi oğlunun çenesini severek sıkarken yüzünü sağa sola salladı. Yüzünü buruşturdu fakat anne şefkati ağır bastı. "Vıcık vıcık terlemişsin. Dışarısı biraz esiyor. Sen üstünü değiştir. Bir de şu camı falan aç oda havalansın. İçerisi kokuyor. Ben de çöpü atmaya gideyim. Ama sonra derler iki çocuğu var yazık kadın çöp atmaya çıkıyor. Belki püü onlara ne biçim evlatlar diye de eklerler."
Orta yaşlı annesi oyuncu bir tavırla kendini acındırdıktan sonra tam arkasını döneceği sıra tahmin ettiği gibi Jungkook oltaya geldi. Aceleyle annesinin kolunu tuttu. "Bırak bırak, ben giderim." Küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzerek annesinin koluna yanağını sürtmeye başladı. "Sen yorulma şimdi annecim."
Elini oğlunun ağzına koyup dudaklarını sıkıştırarak sağa sola salladı. "İyi ki doğurmuşum seni!"
Kadının kalbi yumuşacık olurken bu sesine de yansıdı. Yüzünü buruşturup başını sağa sola salladı. "Ah ah, keşke abin de senin gibi olsa. Hiç sevdirmiyor kendini eşşek herif."Jungkook başını annesinin ardına çevirip babasının orada olup olmadığına kontrol ettikten sonra gönül rahatlığıyla dudaklarını araladı.
Ses seviyesini dedikodu kısıklığına getirdi. "Abim baba tarafına çekmiş. Aynı Minjun amcam."Jungkook tam sinsi sinsi güleceği sıra annesi kaşlarını çatıp ağzına ağzına vurdu. "Ağzından yel alsın. Oğulcağızımın neresi benziyor o niteliksize? Abine karşı saygılı ol." Jungkook'u bozulmuş bir ifadeyle ardında bırakıp odadan çıkmadan önce tembihlemeyi de unutmadı. "Bu arada dışarı çıkarken atlet giymeyi unutma!"
Jungkook başını aşağı yukarı sallayıp onayladıktan sonra, "Peki biraz dışarıda dolaşabilir miyim?" diye umurla sordu.
Annesi kapıyı kapatıp dışarıdan seslendi. "Babana sor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Laleler | Taejin
Fanfiction#90s [Mini Fic] Kader yakalarından tutup onları tekrar bir araya getirdiğinde birinin elinde gururu, diğerinin elinde ise sarı laleler vardı. "Sana sarı laleler aldım, çicek pazarından."