Oy ve yorumlarını kurgumuzdan esirgeyeni Seokjin bit öldürür gibi cimcikliyor arkadaşlar, haberiniz olsun 😝 Keyifli okumalar ❤
♤
Güneş doğmuş olmasına rağmen hava hâlâ ısınmamış ve grimsi rengini koruyarak kasvetli bir hale bürünmüştü. Yetişkinler yeni uyanmaya başlamışken evde ne kadar sessiz hareket etmeye çalışalar da çocuklar sabah çizgi filmlerini izlemek için kendiliğinden uyandılar. Bu çizgi filmler tek bir kanalda çıkar ve bir sonraki güne kadar bir daha çıkmazdı. Bunu bildikleri için belki de çocuklar sanki bir alarmla kalkar gibi tam çizgi film saatinde gözlerini açar ve televizyonun başına geçerlerdi.
Bu saatlere yakın bir zamanda bahçenin demir kapısı büyük bir gürültüyle aralandı ve küçük boyuna rağmen geniş omuzlarıyla bir çocuk koşarak çıktı. Evden aceleyle çıktığı için minik ayaklarındaki babasının terlikleri koşmasına engel oluyordu. Yine de annesinin sinirli seslenmelerini duymazdan gelerek azimle yokuş aşağı koşmaya devam etti.
Hemen ardından küçük kardeşi firar etti. Abisiyle arasında çok fazla bir boy farkı yoktu ve ayakları çıplak, altındaki pijama ise boldu. "Abi~ Abii~ Beni de alın!" Çocukluğunun verdiği peltekliğiyle bir yandan ağlayıp bir yandan bağırırken cümleleri hepten yutuyordu. Abisinin peşinden koşuyor ama ona yetişecek kadar hızlı olamıyordu.
Söylene söylene peşinden koşan annesi küçük olanı kucağına aldığında bıkkın bir sesle büyük olana seslendi. "Seokjin! Çabuk buraya gel! Her gün, her gün! Ayy valla öldürecek bu çocuk beni!" Jungkook annesinin kucağında ellerini koşan abisine doğru uzattı ve yanakları gözyaşlarıyla ıslanmışken burnundan gelen akıntıyı çeke çeke bağırdı. "Anne~ beni de götürsün!"
Büyük olanın beyaz tenine soğuk esinti
çarpıyorken simsiyah saçları bir sağa sola savruluyordu. Biraz üşüdüğü için üstündeki kalın örgülü hırkaya daha sıkı sarıldı. Hırkanın içinde zayıf bedeni kaybolmuştu. Yaşının gerektirdiği sevimli yüzü heyecan ve soğuktan dolayı kızarmıştı ama annesine yakalanmadığı için koşarken mutlulukla yerinde zıpladı.Ayağına giydiği babasının terliğinden dolayı yere indiğinde tökezlese de kendini son anda toparlayarak devam etti. Pantolonunun cebinde ona ağırlık yapan kirbit ve bir orta boy patates yüzünden biraz zorluk yaşıyordu ama tanıdık evin önüne gelince rahatladı.
Bütün mahalle adı gibi masmaviydi ama o kadar çok bu eve gelmişti ki, küçük olmasına rağmen unutmuyordu. Elini demir kapının parmaklıklarına sarıp onlardan güç alarak parmak uçlarında yükseldi. Biraz daha esmer olan çocuk başını kaldırıp en yakın arkadaşını görünce ağzı kulaklarına varıncaya kadar gülümsemişti. Gülümseyişine karşılık verdi. Esmer olan babannesine yakalanmamak için evden mutfak camından çıkmaya kalkınca atladığı pencereden bir kedi gibi düştü.
Yüzünü buruşturarak ayağa kalktı ve ellerini çırptıktan sonra kapının önüne gidip geceleyin kenara sakladığı küçük terliklerini giydi. O sırada evin kapısı açılınca babaannesine yakalandığını anlayıp kocaman açtığı gözleriyle bahçenin demir kapısına doğru koştu. Üstündeki pantolon biraz geniş geldiği için düşüyordu ve en sevdiği kemerini de bulamamıştı. Bu yüzden cebindeki patatesin ve misketlerin de ağırlık yapmasıyla koşarken pantolonu düşeceği sıra ağzı şaşkınlıkla aralanmış, ellerini pantolonun bel kısmına sarıp yukarı çekerken koşmaya devam etmişti.
Seokjin heyecandan yerinde duramayarak hafif hafif zıplamaya başladı. Heyecanlı bir dansı canlandırıyor. "Taehyung! Babaannen geliyor! Hadi, daha hızlı koş!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Laleler | Taejin
Fanfiction#90s [Mini Fic] Kader yakalarından tutup onları tekrar bir araya getirdiğinde birinin elinde gururu, diğerinin elinde ise sarı laleler vardı. "Sana sarı laleler aldım, çicek pazarından."