8| "Ben sensiz kaç yıldır uykusuzum."

169 15 345
                                    

Merhabalar ❤ oy ve yorumlarını kurgumuzdan esirgeyenleri muhtar mahalle nüfusundan siliyor. Keyifli okumalar muahh

                            ♤

Tenefüs zilinin çaldığını duymasına rağmen devam eden hoca, dersin son cümlelerini büyük bir çaba sarf ederek anlatıyordu. Zira dersten bunalmış gençlerin bir ip sökücüğüne bakan dikkatlerini zil sesi iyice dağıtmıştı. Herkeste huzursuzluk elbette vardı ama elini çenesine götürüp sabırsızca ovalayan ve ayağıyla ritim tutan Seokjin için bu hat safaydı.

Gözleri yakalanma korkusuyla bir hocayı kontrol ediyor; bir de kapının ardında durup yüzünün yarısı gözükürken küçük kare camdan içeri, tam olarak kendisine bakan Taehyung arasında hızla mekik dokuyordu.

Taehyung'un sonuna kadar açılmış gözlerle sabırsızca baktığını ve kendisine el salladığını görünce neredeyse gülümseyecekti ama hocasına yakalanma korkusuyla kendini çabuk toparladı.

Hoca öğle teneffüsünün birkaç dakikasını çaldıktan sonra dersi bitirip iyi dileklerle sınıftan çıktı. Taehyung'un başını içeri uzatmasına bile fırsat vermeden hocanın hemen ardından fırlayan Seokjin, onu kolundan tuttuğu gibi merdivenlere yöneltti.

"Karnın aç mı?" dedi yumuşak bir sesle. "Yoksa direkt inelim mi?"

"Çok aç değil," diye cevap geldi. "Sen de aç değilsen sonra atıştırırız."

Koridor çok kalabalık olmasına rağmen ikisi de bedenlerine çarpan bedenler içinden hemencecik sıyrılıp geçti. Üç kat merdiveni hızlı adımlarla indiler, sanki bir yere yetişmeye çalışıyormuş gibi. Daha sonra etraflarını kolaçan edip kimsenin görmediğine emin olduktan sonra resim atölyesinin ve müzik odasının olduğu kata, yani binanın en alt katına indiler.

Hemen merdivenin altına saklandılar, orada iki kişilik uzun bir sıra vardı. Girdikleri bu yer biraz karanlıkta kalıyordu, burada daha rahat konuşabiliyorlar ve birbirlerinden başka pek fazla  arkadaşları olmasa da o kişiler tarafından rahatsız edilmekten kurtuluyorlardı.

Birbirlerine dönük oturup el ele tutuştular, liseli yaşlarında oldukları için en ufak temasta dâhi kalpleri yerinden fırlayacak gibi oluyordu. El değmemiş gençliğin körpe deliliği hormonal duyguların ardına gizlenip maskelenmişti. Ne yapacağını, nasıl söndüreceğini bilmediği o kor ateş kalplerini ayrı, bedenleri ayrı ele geçiriyor, duygusal tepkilerini aşırıya kaçırabiliyordu.

Seokjin daha küçüklükten beri en yakın arkadaşı olan, kalbinde özel muamelesi bulunan kendisinden iki yaş küçüğünün sevgi dolu, masum bakışlı gözlerinin içine bakarken ondan aktarılan sevginin ele avuca sığmaz selini seslice yutkundu.

İkisi de gizli saklı, yasaklı bir anın heyecanı içindeydi sanki; gözleri nemli, dudakları ıslak ve yüzleri kıpkırmızıydı.

Daha önce yapmış olmalarına ve her seferinde izin verilmesine rağmen utana sıkıla sordu. "Yukarı çıkmadan önce seni öpebilir miyim?"

"Şimdi, hemen, şu an mı?" derken heyecan kontrolünü sağlayamadı ve farkında olmadan dudaklarını yaladı.

Seokjin'in gözleri arzuyla parıldarken başını salladı, Taehyung tereddüt etmeden gözlerini yumup dudaklarını uzattı. Seokjin eğilip dudaklarını nazikçe birleştirdikten kısa süre sonra ellerini esmerin ellerinden istemeyerek de olsa çekip onun yanaklarını kavradı.

Doygunluğa ulaşamamış, gözü açılmamış, törpülenmesi daha öğrenilememiş küçük bir temasla karman çorman olan bu ergenlik duygularının heyecanı açlığa dönüşürken öpücükler bırakan dudaklar acemiliğini birbirleri üzerinde atıyordu. 

Sarı Laleler | TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin