Merhabalar~ ben bu fici yazarken ne zaman tıkansam bu şarkı bana ilham oluyor ehe
Oy ve yorumlarını kurgumuzdan eksik edeni köyden gelen amcaoğullarına emanet ediyoruz arkadaşlar, haberiniz olsun. Keyifli okumalar❤
¤
Mavi mahalle sakinleri öğlenin en sıcak vakitlerini yaşarken herkes kendi ekmeğinin derdinde, her şey olması gerektiği gibi alışıldıktı. Okuldan dönmüş çocuklar hava kararana kadar mahalleye cıvıl cıvıl bir ses olurken, yakın pencerelere kurulmuş kadınlar sohbet ederken kimileri çamaşır asıyor, kimileri de çay içerek çocuklara göz kulak oluyordu. Yaşlı teyzeler ise bazen bu sohbete dahil oluyor, bazen de oyun oynayan çocuklara müdahale ederek uyarıyorlardı.
Berber dükkânının üstündeki evin çatısına çıkmış anteni biraz daha sağa çeviren adamın yüzündeki bıkkın ifade sesine yansırken iki elini de beline koydu. "Oldu mu?!"
"Olmadı!" Başını içeriye çeviren kadın televizyondaki cızırtıya bakıp kocasına seslendi. "Karıncalı gösteriyor! Az daha çevir!"
Sokak dar olduğu için yolun ortasında oynayan çocukların şen sesleri Mavi mahallenin evlerinin içine bile doluyor, bu karmaşık ses rahatsız edici gibi gelse de herkesin yüzünde hoş bir tebessüm bırakıyordu. Ara sıra gelip geçen kırmızı dolmuş çocukların gürültüyle açtığı koridordan korna çalarak geçiyor, kasetinden dökülen efkarlı şarkıyla duraktan birkaç yolcu alıp yoluna devam ediyordu.
Bunun yanında birkaç yaramaz erkek çocuğu munzur bir amaç uğruna toplaşıp yaşıtı kızların oyununu bozmak için harekete geçiyor, onlara renkli, küçük mermilerden sıkıp canlarından bezdiriyorlardı. Artık illallah etmiş anneler ise sohbet arasında onları azarlıyor, aşağıda kaldırımda oturanlar ise terlik fırlatarak fiziksel bir uyarıya başvuruyorlardı.
Üçüncü katın penceresinden bir sepet usulca inerken orta yaşlı kadın kendi çaplarında heyecanlı bir maçın içinde koşuşturan komşu çocuğuna seslendi. "Hyunjin! Hadi bana iki ekmek alıver!"
Küçük çocuğun yüzü düşerken, "Ama Mina teyze en heyecanlı yerindeydik!" diye isyan etti ama kadını da kırmayıp ayaklarını yere vura vura ekmeği almak için bakkala girdi.
Taehyung dükkânın önündeki küçük kamyondan içeri taşınan gıdaları bırakıp çocuk için iki ekmeği poşete koyup ücreti de alarak gönderdi.
Muhtar iki eli belinde kenetlenmiş ağır ağır supermarkete doğru adımlarken dükkânın önünde oturan Seokjin gizli bir merakla esmeri izliyordu. Yanına gelen muhtarı fark etti, selamını aldı ama daha sonra onu umursamadı.
Yoongi de yanındaki tabureye oturunca arkadaşının baktığı yere gözlerini çevirdi. Hafiften gülümsedi çünkü buradan bakkal daha net görünüyordu. Taehyung kamyonun arka kasasından aldığı çuvalı yabancı bir adamla karşılıklı taşıyor, bazen de yüzündeki hevesli ifadeyle tek başına sırtlanıyordu. "Bu kadar hevesli ne taşıyor?"
"Bilmiyorum." Seokjin hafif çatık kaşlarıyla muhtara cevap verirken gözlerini esmerden çekmemişti. "Ama bana nisbet yapar gibi. Hiç hoşuma gitmedi."
Taehyung bir anda gözlerini Seokjin'e değdirip tavır yapar gibi kaçırdı. Siyah saç tutamları uzun olsaydı, bu yüz ifadesine ek olarak omzu üzerinden savurabilirdi bile. Son taşıdığı torbayı da dükkâna koyduktan sonra toptancıya teşekkür edip onu yolladı.
Dükkânın içine girip beyaz kağıdı kasanın üzerinden alıp cama astı. Seokjin ve Yoongi aynı anda hafifçe eğilip gözlerini kıstılarsa da kağıttaki yazıyı okuyamadılar. Taehyung da birkaç dakika sonra elinde süpürgeyle dükkândan çıkıp arkadaşlarında olmayan oyuncağı annesine aldırmış küçük bir çocuk nispetiyle dükkânın önünü süpürmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Laleler | Taejin
Fanfic#90s [Mini Fic] Kader yakalarından tutup onları tekrar bir araya getirdiğinde birinin elinde gururu, diğerinin elinde ise sarı laleler vardı. "Sana sarı laleler aldım, çicek pazarından."