Yakınlaşma

6.9K 231 27
                                    

O gün içeriye zar zor gitmişti Asu. Allah'tan ki kimse bir şey dememiş, sadece Mehmet kardeşlerinden özür dilemişti. Serhat bile ima yapmamış, ikisi yemeklerini yiyip çocuklar odalarında takılmışlardı.

Genel olarak hayatı yolunda gidiyordu Asu'nun, sadece kedisi çok huysuzdu bir iki gündür. Onu düşünüyor, ne yapacağını bilemiyordu. İlk günler bile Işık daha çok yemek yiyor, oyun oynuyordu ama son günlerde çok kötüydü.

"Mehmet, veterinere götürelim. Pek bir şey de yemedi bugün."

"Götürelim, yavrum. Beni bile rahatsız etmeye gelmiyor 2-3 gündür." dedi belki karısını güldürür diye ama işe yaramamıştı.

Asu hazırlanırken internetten nöbetçi veteriner araştırdı. Yorumlara bakıyor, içine sinmeyenleri direkt eliyordu. En iyi gördüklerini adres olarak kaydettikten sonra evden çıktılar.

Veterinere gittiklerinde test yapmaları gerektiğini söylediler. Şuncağız sabiye ne testi diye düşünmeden edemedi. Hekim Işık'ın ön patisinden iğneye sokarken dayanamayıp arkasını döndü. Mehmet Işık'ı tutuyor, onu sakinleştirmeye çalışıyor ama başaramıyordu. Ağlama sesini bile duymuştu Asu. Test sonuçları çıktığında enfeksiyon kaptığını öğrenmişlerdi.

Neyse ki birkaç gün sonra iyileşmiş, eskisi gibi evde oradan oraya koşturuyordu. Mehmet ona birkaç oyuncak daha almış, onların keyfini sürüyordu aile fertleri sayesinde.

"Hadi be yengem!" diyen Melda'ya başını salladı. "Hayır, güzelim. Abine sen söyle, sen buluşacaksın, ben değil." diyip yemeğinin altını kıstı.

"Ama yenge ben dersem kabul etmez ki!"

Pilavın altını kapatıp tabakları almaya gitti. Melda ise o nereye gidiyorsa gidiyor, oradan buradan kafasını çıkarıyordu. Işık'tan daha kediydi şu an!

Kollarını beline sarıp yanağını yasladı sırtına. "Yengelerin en güzeli, en tatlısı, en seksisi, en birtanesi! Hadi bee! Sen dersen abim kabul eder."

Kafasını yine iki yana salladı. "Güzelim, niye ben dedim diye kabul etsin?"

Kafasını sol tarafından uzattı. Bu hâline güldü Asu ama inşallah o uzun saçları dökülmezdi. "Sen karısısın!"

"Sen de kardeşisin." dediğinde tabakları masaya diziyordu.

"Ben söylerim tatlı ikizim!" diye sırıtan Serhat'a onu bayıltacağını umduğu bakışlar atmış ama umduğu olmamıştı maalesef.

"Sakın Serhat! Sen dersen abim asla izin vermez." Tekrar yengesinin etrafında dönmeye başladı. "Yengelik neden vardır ki, yenge? Görümceye abisinden izin istemek için."

Onun bu hâline ayan beyan güldü Asu. Bundan cesaret alan Melda daha da üsteledi. "Ve sen dünyanın en iyi yengesisin!"

"Tamam," dedi yemeğin altını tamamen kapatarak. "Söyleyeceğim ama kabul eder mi bilmem."

"Yengelerin en güzeli... İki göz süzsen, birkaç öpsen hı? Üstelesen azıcık?"

Yanakları yanmaya başlarken "Terbiyesiz!" dedi Asu. "Ayıp, denmez böyle şeyler."

"Sanki yapmadığınız şey, yenge ya. N'olur, n'olur!"

"Vazgeçmemi istemiyorsan Işık'ın mama kabını kontrol et, Melda." Melda yeşil ışığı almanın şevkiyle sulu ve sesli biçimde öptü yengesini. "Aslansın sen, aslan!"

Vücut ısısını dindirmek için soğuk bir su içip derin nefesler aldı Asu. Zil çalınca hemen kapıya koşup Mehmet'i karşıladı.

"Hoş geldin." diye şakıdığında bir kez daha şükretti Mehmet.

Ürkek CeylanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin