Başlangıç

5.3K 173 31
                                    

"İzin verirdim." Yutkundu. "Ben... Beni biliyorsun. Biri gelecek, beni alacak ve ben de onun karısı olacaktım. Hayatım bundan farklı olmayacaktı." Parmakları ve tırnakları ile oynadı. Mehmet'e bakmıyordu. "Sever miydim? Bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da seni sevdiğim." Adamın elini alıp sol tarafına koydu. "Seni görünce, düşününce..." Burnu sızladı genç kadının. "Böyle çarpıyor." Varlığından haberdar olmadığı bir yaş, gülünce kısılan gözleri dolayısıyla süzüldü yanaklarına; tebessümündeki acıyı suladı. "Hemen eve gel istiyorum. Seni göreyim..." Dursa mıydı? Yutkundu boğazındaki gitsin diye. Ama olmadı. Hıçkırığını eli ile engellemeye çalıştı. Ama olmadı.

Mehmet, ağlamaya başlayan karısını kendine çekti. Onu kolları ile sararken başına öpücükler kondurmaya başladı. "Şu an bana sarılan adam sen olduğun için çok mutluyum. Bir başkası olmadığı için..."

"Olamaz da zaten. İzin vermezdim, vermedim de."

Onun dediklerini tam idrak edemeyen Asu, çenesini adamın göğsüne yaslayıp "Hı?" dedi.

Belindeki kollarını yanaklarına çıkardı Mehmet. Kendisine bakan karısının alnına uzun ve derin bir öpücük bıraktı. Nasıl dayanırdı Mehmet bir başkasının onu böyle öpmesine? Ölürdü; şu fani ruhu, bedeninden ayrılmadan çürür giderdi.

"Sana hiç görücü gelmedi ya?"

Düşündüğü olmazdı, değil mi? "Sen... Sen nereden biliyorsun?" Kalbinin hızlandığını rahatça hissediyordu Mehmet. Dudakları iki yana kıvrıldı usulca.

"Ben izin vermedim. Gittim, istedim seni iş bulur bulmaz." Mehmet'in çok sevdiği ceylan gözler kocaman açıldı.

"Ama Mehmet... Sen yani 3 yıldan öncesinde de..." Onun bu şaşkın, inanmaz ama bir yandan da mutlu hâli tebessümünü besledi. Burunlarını sürtüp dudağına minik bir öpücük bıraktı. Çok özlemişti bu kadını, nasıl mümkündü böyle bir şey?

"Mezun olmadan önce bulmuştum işi. Babanla konuştuk. Ben biraz maddi olarak kendimi toplayıncaya kadar seni kimseye vermemesini, ondan sonra hemen düğün yapacağımızı söyledim. Bir şekilde kabul etti baban da."

"Se...sen..." Ne dese bilemiyordu Asu ama arka planda beyni öyle bir çalışıyor ve sonuçlar çıkarıyordu ki Asu'ya, Asu anca saçmaladığını düşünebiliyordu. "Se-sen... Yani... Şey..." Az kalmıştı, kalbi ağzından fırlayıverecek, Asu da burada, sevdiği adamın kollarında Hakk'ın rahmetine kavuşacaktı.

Mehmet sabırla bekledi karısı aklındakini söylesin diye.

"Neden böyle yaptın ki?" En mantıklı bu şekilde sorabildi. Rezil olmamak için en mantıklı bu şekilde sorabildi.

"Senin kalbimden gitmeyeceğini anlayınca evime de girmeni istedim." Aldığı -veya almaya çalıştığı- nefesle göğsü öyle bir şişti ki Mehmet'inkine çarptı. Her şeyi öğrenmek istiyordu ama Asu'nun zavallı kalbi daha ne kadarını kaldırabilir, bilmiyordu.

"Mehmet..." diyebildi göğsünü şişiren nefesi dışarı verirken.

"Ahu'm..." dedi genç adam gözlerini kapatırken. "Sen benim ömrümün kadınısın."

"Na-nasıl?" Ölecekse de ölecekti artık Asu.

Kadını tutup kucağına çekti Mehmet. Bu, onların pozisyonuydu. Asu da titreyen ellerini adamın göğsüne koydu. Kadının bu heyecanlı hâli adamı deli gibi mutlu ederken o ellerin avuçlarına birer öpücük kondurdu.

"Seni her zaman sevdim ama bu sevginin arkadaştan öte olduğunu da biliyordum yıllarca. Sen benim yaramı sardığından beri gönlümün tahtına kurulmuştun." Utanarak başını eğdi genç kadın. Mutluluktan dört köşe olduğu için ağzı kulaklarındaydı, gerçek manada.

Ürkek CeylanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin