Gece'nin ağzından
Sabah kalktığımda çok garip hissediyordum. Neden mi? Dün gece tam bir olaydı. Aklıma geldikçe tebessüm ediyordum. Kafam çok karışıktı ne yapacağımı, nasıl davranacağımı, be demem gerektiğini bilmiyordum. Kalbim kabul et desede aklım tekrar güvenebilecek misin? diyordu. Aslında aklıma hak veriyorum. Neden mi? Çünkü bir insanın güvenini çabuk kazanamazsınız ama çok kolay kaybedersiniz.Sizi üzmeyeceğinin garantisini verebilir mi?
Veya size sadık kalabilir mi?
Ya da sizi herkesten çok sevebilir mi?
Veya siz onu gerçekten seviyor musunuz?
Ya da ona güveniyor musunuz?
İnsan eğer gerçekten seviyorsa kıralacağını bile bile birlikte olmaz mı?
Ya da ölüceğini bile bile onla ölür mü?
İnsan eğer gerçekten seviyorsa yanacağını bile bile sevdiği için yanmaz mı?
İşte bu soruların cevabı da kalpte eğer seviyorsanız hepsini yaparsınız.İşte asıl konu bu ben Barlas için ne düşünüyorum? Gerçekten de ben Barlas hakkında ne düşünüyorum? Bu on gün boyunca aklımdan çıkmıyordu ha birde en önemlisi de o bal rengi gözleri vardı. Sanki onda bulamadığım gerçek huzuru bulmuşum gibi o bal gözlerine bakınca herşeyi unutuyordum. Siz şimdi diyorsunuz ki Demir'i severken gözlerinde o huzuru bulamadın mı? Şuan düşünüyorum da ondaki de huzurdu ama Barlas' ın gözleri bana gerçek huzuru sağlıyordu. Şimdi diyeceksiniz ki sadece dün gördün nasıl hemen gözlerinde o huzuru buldun.
Hani karşımıza çıkan bir insanda sanki yılların arkadaşlığını buluruz ya işte bende yılların sevgisini buldum. Sanki hep benim yanımda o varmış gibi. Cidden bende ilk görüşte aşık mı olmuştum? Aslında kalbim bir konuda haklı çünkü kırılacağını bilsen bile seviyorsan yanmak istersin belki de bende yanmak istiyordum. Hani genellikle kalbimizi dinleriz ya sonuçta vücudumuzuda kalbimiz çalıştırmıyor mu? Sonuçta Barlas benim nişanlım olduğunu bildiği halde sevmedi mi beni? Sevdi. Bir yıl uzaktan sevmedi mi? Sevdi. Yinede umudunuda yitirmedi. Peki ben her gün onu düşünürken aklımdan çıkmazken bilerek ona hayır diye bilirim miyim? Aslında ben şimdi fark ediyorum ben çoktan Barlas'a aşık olmuştum ama bunu kendime itiraf edemiyordum. Şimdi itiraf ediyorum ben Barlas'ı seviyorum. Şimdi diyeceksiniz ki Demir'i ne zaman unuttun? Nasıl hemen birisine güveniyorsun? Ya yine aynı şeyleri yaşarsan? Ama unutmayın mutlu olmak için ilk adımlarımızı atmamız lazım ilk adım ise geçmişi unutup yeni sayfa açmak zor olur ama yinede deneyin ya mutlu oluruz ya da üzülürüz. Hayatı size üç kelimeyle anlatabilirim. Hayat devam ediyor. En azından üzülsek bile bu ruhumuzu büyütmez mi? Yeni deneyimler ediniriz. En azından insanları tanırız. Bir daha ki sefere kime güveneceğimizi iyi seçeriz.Bugün hiç odadan çıkmamıştım. Kahvaltıyı ve akşam yemeğini odada yeniştim. Barlas ne aramıştı ne de gelmişti. Dün ben ondan zaman istemiştim o da istediğim zamanı veriyordu neden üzülmüştüm ki? Şimdi ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Acaba ne yapsam. Buldum ama size söylemicem. Ben size kırgınım. Neden mi? Çünkü Barlas'ın beni sevdiği takdirde bana söylemediniz. Üzerime rahat eşofman geçirip odadan çıktım. Rahat dediğime bakmayın şort ve tişört ama rahattım. Sonuçta rahatlık önemliydi. Barlas'ın odasının kapısına geldiğimde kapıyı tıkladım ve beklemeye başladım. Kapıyı Barlas üstü çıplak altında ise belinden sanki her an düşebilecekmiş gibi duran şortuyla açtı. Beni beklemiyor olucak ki şaşkındı.
"Hoşgeldin de birşey mi oldu?"
Konuşmam gerekiyordu ama sanki dikim işlemini kaybetmiş gibi konuşamıyorum. Bir insan nasıl sizi lâl yapıyordu şimdi daha iyi anlıyordum. Madem ben konuşamıyorum o zaman bende hareketlerimle ne demek istediğimi anlatacağım.
Onu göğsünden itekleyip arkaya doğru sendelemesini sağladım şaşkınlığına gelecek ki istediğim gibi sendelendi. Bu yaptığıma şaşırmıştı tabi benden beklemiyordu bunları. Dilim sanki işlevini yeni kazanmış gibi konuşmaya başladı.
"Evet bir sorun var." Şaşkınlığını üzerinden atıp oda konuşmaya başladı.
"Nasıl bir sorun var söyle elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım."
"Sorun şu ki seni seviyorum." Barlas şaşkına döndü tabi ben bugün Barlas'ı baya şaşırtmıştım. Bir süre parlayan gözlerle bana bakıp ardından konuşmaya başlamak istedi ama yapamadı. Niye mi? Çünkü dudaklarımı onun dudaklarıyla birleştirip konuşmasını engelledim. Bugün ben bile kendimi tanımıyordum. Belki yarın utancımdan ölücektim en azından sonradan üzülüp keşke demek yerine iyi ki yapmışım demek en iyisiydi en azından. Şahsen bana göre bu böyleydi.
Barlas'ta hemen karşılık vermişti ellerimi ensesine koyup ordaki saçları çekiştiriyordum. Onunda eli boş durmayıp belimde keşfe çıkmıştı. Alt dudağımı ısırıp üst dudağıma geçerken ağzımdan inleme çıktı canım acıdığı için elimin altındaki saçlarını çekiştirdim. Nefessiz kaldığımı anlayınca geri çekildim. Ama başımı çekmemiştim alnımı alnına dayayıp nefesimin düzene girmesini bekledim Barlas'a baktığımda sırıttığını gördüm. Konuşmaya ilk o başladı.
"Unutma bundan sonra hiçbir güç seni benden alamaz. Sen benimsin bundan sonrada benim kalacaksın."
Cevap vermeyip sadece kafamı salladım. Aldığı cevaptan memnun olmuş olucak ki gülümsemesi daha çok yayıldı. Onu göğsünden itip yatağa düşmesini sağladım. Bu sefer ne sarhoştum ne de üzgün. Bilerek isteyerek tekrardan onun olucaktım. Sevdiğim için onun oluyordum zaten onsuz artık bir hiçtim o beni karşılıksız severken benim sadece bir adım atmam çok büyük bir şey değildi bundan sonrada onun olucaktım.Devam etmeli miyim?
Beğendiniz mi?
Nasıl gidiyor?
Daha doğrusu gidiyor mu?
Bir anlık aklıma gelen bir kurguyla cesaretimi toplayıp başladığım bir hikayedir. İnşallah beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın sarışını
ChickLitNişanlandığı kişi tarafından sevildiğini zanneden ama aldatılan Gece Soylu Masum kıza aşık sevdiğini mutlu görmek için sevdiğini veya onu kaçırmayan ama gizliden onu mutlu eden Barlas Atasoy Gece Gürsoy : 22 yaşında güzel, saf, iyi kalpli bir insan...