1-YIKIM

21 3 0
                                    


YIKIM

Cehenneme odun taşınıldı bizim günahlarımızdan insan oğlu günahları işledikçe bir odun daha getirildi o harlı ateşlere. Bizler bu dünyada kendimiz için diğer taraf için hazırlıklar yaptık telaşlıyız hepimiz acemiyiz en çokta masumluğumuzu kaybettik. Odun diye kalplerimiz ilk önce atıldı vicdanımız ardından gitti merhamet o da gözden çıkarıldı ve böylelikle biz kendi kalıbımızı oluşturduk.

Cehennemin dili olsaydı şayet hepinizden şikayetçi olurdu. O bile sizi barındırmak istemezdi içinde.

bir kapı daha sertçe kapatıldı suratına tam yaklaştım dediği sırada tam nefesini feraha erdireceği zamanda sevinmesi çok erken olduğu söylendi bana inanma diyordu hayat ya yinede elif cahillik edip kandı.

Kemal altun kaçtı.

Kemal altun kaçtı.

Bu kelimeler zihninde dönüp dolaşıyordu. Tam adımları tüm tutumları kusursuz işlerken yoluna sert bir kaya yerleştirildi al alabiliyorsan önünden hade.

Elleri uyuşuyordu o haberi aldığı vakitten beri. Gözleri yenilgisinin bayrağını çoktan çekmişti ağlamak için. Tam bir saattir aynı yerde çırpınıyordu elif deliye dönmüş halde. Kan damarlarını sökercesine hızlı akıyordu. Yine kaybettiğini haykırıyordu kısık bir ses. En başa döndüğünü söylüyordu. Tırnakları dudaklarına vardığında duraksadı.

''nasıl olur nasıl olur'' dedi elif kısık ama tok bir sesle. Gözleri yerdeki parkenin desenini çizerken. Dizlerine kadar eğilmiş dirseklerinden destek alıyordu. Tırnaklarını kemirmeye başladı nefes daraltıcı bir stresle. Elifin ne zaman bunalsa tırnaklarını kemirirdi. Bir türlü vazgeçemediği alışkanlığıydı bu onun. Tam tamına bir saattir emrenin evinde oturuyorlardı. Bunaltıcı bir o kardarda zevkle döşenmiş salonun kanepesinden birine çöküp bu şoku atlantmaya çalışıyordu ilk duyduğu anda öfkeden ne yapıcağını bilemeden emreyesaldırmıya başlamıştı. Sakinletmek amaçlı onur içeriye hemen almışlardı polis memurları.

''siz tepbiralmadınızmıkomserim'' lafıyla beraber başını kardırıp çaprazında pencereye dayanan oradaki bütün polislerinin başı olan amire baktı. ''bu mu sizin işinizin ehliyi'' sert bir tonla ''bu nasıl ihmaldir böyle'' genç komiser elifin ona bakıp konuşmasıyla olduğu pozisyonu düzeltip dayandığı pencere pervazından ayrıldı giydiği önü açık olan gçmleğinin orta düğmesini birleştirdi. Mahçupluktan ne yapacağını şaşırmış halde elifle göz teması kurmamaya çalışıyordu. ''bakın elif hanım nasıl böyle bir hata yapılır bende anlamıyorum ama ekiplerimiz her yerde zanlıyı arıyor''

Elif dizlerinin üstünden doğrularak oturduğu koltukta dikleşti kurumuş dudaklarını birbirine sakıca bastırdı. ''o piskopat adam manyak herifin ne yapacağı belli değil dua edin kötü şeyler olmadan bulun yoksa ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum sizlere'' gözlerindeki öfke okları hedefini belirmiş gibi nöbette bekliyordu. Kaçları olabildiğince çatılmışken karşısındaki komiserin beti benzi atmış beyaz ten rengi iyice kazarmıştı. Her an mesleğine bir şey gelicek korkusuyla burun burunaydı. ''merak etmeyin elif hanım ben bulduğumda onlara en ağır cezaları vericem''

Elif bir den ayağa kalktı sağ elinin işaret parmağını ilk önce karşısında rengi domatese dönen adama dikti ardında kendisine çevirdi.

''sen değil ben vericem cezalarını hatta seninkiyle bareber şimdi dua ette hemen bulunsun sende burada boşuna vakit kaybetme git ara bul bana o adamı'' hiç olmadığı kadar duygusuz konuştu elif aklında sadece o adamı hiçbir şey yapmadan bulmak istiyordu aksi taktirde mektupda yazanlar aklına geldikçe çılgına dönmek üzere oluyordu. Kemal her şeyin ortaya çıkacağı taktirde annesini ve kendilerine zarar vereceğini yazmıştı. Korkusu kendisine bir şey olucağından değil annesi ve ege için bu telaş korku. Komiser başını eğip dikildiği yerden hareketlenip salon kapısına yöneldi ve gözlerden kayboldu. Şimdi oda da elif emre ve bir polis memuru vardı emre elifin oturduğu yerin karşı tarafında elleri kelepçeli bir şekilde oturuyordu etrafa bakıyordu. Rahat bir tavrı vardı. Hiçbir şey olmamış gibi bir azdan onu götürmeyecekler gibi. Babası polislerden kaçmamış gibi bir tavrı. Sırtını kanepeye yaslamış bir ayağını diğer ayağının dizinin üstüne atıp bekliyordu. Elif sağa sola dönmeye başladı. O ucu açık buçuk ihtimal beyninin en hassas noktasına değdiğinde çılgına dönüyordu iki elinin avucunu birbirine birleştirip çenesinin altına boynunun tam hizasına getirdi ve volt atmaya devam etti. İçinden çok kez dua ediyordu babasının ona öğrettiği bir dua. En çaresiz anlarında okuması için. Elif bu duayı ne zaman okusa yüreğine tonlarca oturan ağırlığın hep kanatlanıp uçtuğuna tanık olurdu.

AŞKI HARAP-LETHEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin