31

291 22 22
                                    

Arabanın içinde durmuş dakikalardır dikiz aynasından kendime bakıyordum. Calum'a karşı bir şeyler hissetmeye başladığım barizdi. Artık bunu inkar edemezdim. Eh, size her dakika ima dolu mesajlar atan ve size asılan bir erkeğe tabii ki bir şeyler hissedersiniz. Hele ki bu erkek Calum Hood ise...Gerçekten karşı konulamaz bir erkekti. 

Arabamdan indim, arabayı kilitleyip evinin kapısına doğru ilerledim Calum'un. Evi gerçekten çok büyüktü. Hollywood'da yaşayan herkes ünlüydü ve evleri gerçekten çok büyük ve pahalı oluyordu. 

Kapı ziline bastım, önce muhtemelen içeride ki kapı açıldı. Sonra havlama sesi geldi, bu beni güldürürken Calum kapıyı açıp karşıma çıktı. Arkasından Duke kafasını çıkartmaya çalışırken Calum güldü ''Oğlum, dur!'' 

''Merhaba,'' dedim kıkırdayarak, Calum kollarını belime sardı. Ben de sarılmasına karşılık verip yanaklarını öptüm. ''Hoşgeldin güzelim, geç hadi.''

Sırtımdaki minik çantayı aldı, ben içeri geçip Duke'u kucakladım. ''Merhaba,'' dedim, uzatarak. Duke'un az önceki heyecanı gitmiş, kafasını başka yöne çevirmişti. Dudak büzdüm ''Sevmedi galiba beni,'' dedim, Calum güldü ''Duke ben ve ev arkadaşım dışında kimseyi sevmez de. Üzücü haber.''

''Olsun, ben yine de onu severim.'' Duke kucağımdan inmek için uğraşırken ona kolaylık sağlayıp onu yere bıraktım. Bizden önce eve girdi. ''Çok yoruldun mu?'' dedi Calum, kafamı iki yana salladım. ''Hayır, çok kolay geldim. Burası bizim eve bir tık daha yakın.'' 

''Sevindim,'' dedi Calum kıkırdayarak, ben de güldüm. Beraber büyük mutfağına ilerledik, Calum elimi orada yıkayabileceğimi söyledi. Ellerimi uzun bir süre yıkarken Calum bu yaptığıma gülmeye başladı ''Ne?'' dedim gülerken ''Risk hala devam ediyor.'' Calum omuz silkti, ''Bahçeye hazırladım kahvaltıyı. Geçelim mi?''

Güldüm, o bize geldiğinde ben de bahçemize hazırlamıştım. 

Beraber bahçeye geçtik, Duke da bizi takip edip bahçe kapısına oturdu. Biz de Calum'la karşılıklı sandalyelere oturduk.

''Okul işleri nasıl gidiyor?'' dedi Calum kahvemi doldururken, ilgili olmaya çalıştığı belliydi. Gülümsedim ''Güzel, final ödevlerim kaldı sadece. Onları da haftaya yapmaya başlayacağım.'' kafa salladı ''Çok zor üniversite okumak. Asla beceremezdim heralde. Daha bir iki senedir kendimi bulup kitap falan okumaya başladım, Psikoloji okumak isterdim ama artık kaldıramam galiba.''

Gülümsedim ''Aslında yapamayacağın bir şey yok. Online ders alabilirsin, Kaliforniya Üniversitesi'ne yakınsın. Online alamadıklarını orada kolayca halledebilirsin.'' Calum derin bir iç çekti ''Tur ile beraber götürmek zor olur bebeğim. Gerçi şu aralar o da biraz sarsıntıda ya.'' dedi, kaşlarımı çattım ''Ne oldu ki?''

''Fanlarımız biraz çıldırmış durumda şu aralar. Albüm bile güme gidiyor gibi.'' yanaklarımı şişirdim ''Fanbaseiniz çok kötü, kusura bakma.''

''Önceden böyle değildi, gerçi ben Twitter'a girmeyi hiç çok fazla sevmedim ama o zaman bile böyle değildi. Şuan tweet atmam için kafama silah dayaman gerekiyor.''

Masanın üzerinden elini tuttum ''Bir kesim böyle diye size gerçekten destek olan kesimi hiçe saymamalısın bana kalırsa.''

Elinin üstündeki elime baktı önce, sonra parmaklarını parmaklarımdan geçirdi ''Öyle tabii güzelim. Ama işte, insanda istek olmayınca. Olmuyor yani. Tıpkı senin Computer Science dersine çalışmak istememen gibi.'' kıkırdadım, Calum elimin üzerini öptü ''Bugün ilk defa pankek yaptım. Umarım seversin.''

''Seveceğime eminim,'' dedim, Calum elimi bıraktı ''Hadi ye,''

İkimizde acıkmış olmalıyız ki yemeği yerken ikimizden de çok ses çıkmıyordu. Sonunda Calum sessizliği bozdu ''Bugün ki planımızı anlatıyorum,'' çatal ve bıçağı tabağımın kenarına bırakıp pür dikkat Calum'u dinlemeye koyuldum. ''Yeni birkaç şarkı yazdım, öncelikle sana onları söyleyeceğim. Sonra beraber Euphoria izlemeye başlayacağız, ikimizde merak ediyoruz çünkü. Sonra, iki bölüm izleyeceğiz, sen bize biftek yapacaksın akşam yemeği için. Bir de şarabımız var.''

''Calum,'' dedim ''Bana To Be So Lonely'i söyle,'' diye mırıldandım, Calum kahkaha attı ''Tamam söz, onu da yaparız.''

Ellerimi çırptım, güzel bir gün olacağa benziyordu.

***



finsta | c.h.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin