3 Ay Sonra
Üç ay boyunca gizli saklı yürüttüğüm ilişkimi dibine kadar yaşadığımı, boynundan son bir öpücük alıp evime doğru ilerlerken bir kez daha fark etmiştim. Bugün galerideki işlerinde elimden geldiğince yardımcı olmuştum ona, ardından birlikte yemek yemiş ve tenha bir köşede birbirimizle ilgilenmiştik. Şimdi ise yine Jaehyun'a gideceğim diye çıktığım evime dönmüştüm, hava kararalı çok olmuştu fakat saat erkendi, çünkü kış dönemine girmiştik ve bu küçük kasaba bembeyazdı.
Bahçe kapısından içeri girdiğimde boynumdaki atkıdan kurtulup cebimden anahtarımı çıkarttım. Babam bir haftalık iş seyahatine gittiğinden annem evde yalnızdı, içeri girdiğimde yine onu yanlız bıraktığım için sitem edeceğini tahmin ediyordum ama bir şekilde gönlünü alacağımdan da emindim. İçerinin sıcağını ilk hissedişimde titreyerek üzerimdekileri girişe astım, bu sefer herhangi bir yemek kokusu alamadığıma şaşırmıştım.
"Anne, ben geldim."
Herhangi bir ses gelmediğinde kaşlarım çatılmıştı, içimde garip bir hisle dalona doğru adımladım. Normalde beni şen şakrak karşılardı, akşam yemeğini yerken sitemini eder sonrasında da birlikte izlemek için seçtiğim film ya da oynadığımız vakit öldürücü birkaç oyun sırasında gönlünü alırdım. Salonda başını elleri arasına almış derin nefesler aldığını gördüğümde kaşlarım çatıldı, bu normalin çok aksiydi.
"Anne, iyi misin?"
Yanına eğilip ellerini tutmaya çalıştığımda ilk defa göz göze gelmiştik, öyle bir bakmıştı ki bana, tereddüt etmiştim konuşurken.
"Sorun ne?"
Ellerini kendine çekip eski haline dönerken cevap vermemişti, endişeleniyordum fakat annemin soğukkanlı bir kadın olduğunu biliyordum. Sorun ne olursa olsun güçlü karşılardı, yani bu güçlü haliydi ve şimdiden çok endişelenmiştim.
"Anne, endişeleniyorum. Ne oldu?"
"Bayan Jung'u aradım, bu gün hiç gitmemişsin oraya. İki gün önce de orası için izin almıştın, o zaman da gitmemişsin? Nereden geliyorsun?"
Ses tonu, bu halde oluşu ve sorduğu sorular nefeslerimi düzensizleştirmişti. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum, bu haldeyken ona yalan söyleyebileceğimi de sanmıyordum.
"Onunla birlikteydin değil mi? İki gün önce de onunla birlikteydin. Bu lanet kapıdan her çıktığında o adama gittin değil mi, Ten?"
"Anne ben-"
"Sus. Bana daha ne kadar yalan söyleyeceksin!"
Kalbimin kırıldığını hissetmiştim. Annem öğrenmişti, kızgınlığını anlıyordum ama saygı duymayacağını böyle bir tepki vererek göstermişti. Annem bana destek olmayacaktı ve sebebi ona yalan söylemem değildi, sebebi bir adamla birlikte olmamdı. Düşüncelerimin gerçekliği canımı yakmıştı, tepkisizce kalakalmışken kolumu sıkıca kavrayıp oturduğum yerden kaldırdı beni, üst kata doğru sürüklemeye başladığında direnmedim. Ne yapacağımı da ne söyleyeceğimi de bilmiyordum.
Odamın kapısından içeriye hızlıca ittirdi, yerde onunla olan fotoğraflarım seriliydi. Fotoğraflarımı ve onunla ilgili olan bütün cisimleri sakladığım kutu da yerde kırılmış bir şekilde duruyordu. O an bütün hissettiğim şeyleri kızgınlık tek seferde kovmuş ve bütün benliğimi sarmıştı. Dizlerimin üzerine çökerek hızlıca toplamaya çalıştım hepsini, onlar benim anılarımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burn Baby 'TaeTen
Fiksi PenggemarOtuzlarına merdiven dayamış ancak profesyonelliğinden ödün vermeyen bir adamın ve on sekiz yaşında, hayata dair hiç bir bilgisi olmayan sevgilisinin hikayesi. [Ten + Taeyong] #1 TaeTen | 110321