Chapter 2

180 5 4
                                    

*****

"Bir süre buralarda olacağız. Yani görüşürüz...Bol bol.. Aaahh! Biz Yarı Tanrıların yapacağı ne de çok şey var..." Harry, içine sesli bir nefes çekerek aramızdaki mesafeyi çoğalttı.. Kendini beğenmiş, pis bir sırıtışla merdivenleri tırmandı.. Kalbim? Aklım? Ben? Her hücrem donmuş bir şekilde sindiğim duvardan kendimi zor ayırdım. Dehşetle açılan gözlerim ve ne zamandır açık olduğunu bilmediğim ağzımı kapattım..

Neden ses tellerim etkisiz hale geldiki bu zamana kadar.! Çığlık bile atamadım. Lanet olsun! Ben Serüven gezegeninin Yarı Tanrısıyım ya da Melez her neyse.. Yabancı olan o. Benim yerimde bana kafa mı tutuyor? Ya da tehdit? Merdivenleri hızla tırmanarak onu bulmaya yöneldim.

Yanlarından geçerken korumalar, görevliler hepsi bana kafayı yemişim gibi bakıyorlardı ama şuan tek yapmak istediğim o kendini beğenmiş ukalâya ne hakla bana böyle yaklaştığını sormak!.. Büyük kapıyı küçük ellerimle ittirdiğimde "Bana bak! Sen kim olduğunu sanıyıo-..Hay aksi.." bir hışımla girdiğim büyük salonda bana çevrilmiş bakışlar o an yerin yarılıp içine girme isteğimi uyandırdı.. Babam, yanında duran muhtemelen Harry'nin babası anlamsızca bana bakıyorlardı..

"Iııı...ıı..bende tam...burada ...ııı..Ah! Tabi ya..Bende bu kapı niye bu kadar büyük diyorum...Tabi bu kadar çok büyük yerde yaşamak emek istiyor. Her yeri hatırlamak..Düşünsenize tuvaletin kapısı bile bu kapının yarısı sayılır. Odaları karıştırmakta haksız sa-.." sağ yandan duyduğum kıkırdama sesiyle yine lafım ağzıma tıkılmıştı.

Aslında iyiki de devam etmedim. Resmen iki büyük şah'ın önünde tuvaletten bahsettim lanet olsun..Kıkırdama? Ah tabi ya o lüzumsuz kıvırcık kafa çiril çiril bakan gözleri, gülmemek için eliyle kapattığı ağzıyla bana bakıyordu..Ona bilmem kaçıncı ölüm bakışımı atınca daha da kızardı..Aha! Tabi ya! Sıra bendeydi.. Rezil olmaya hazır ol Adonis Harry.. "Ah..Sahi ben niye gelmiştim" diyerek başımı kaşıdım ki evvvet.. O beklediğim pıskırış ve kahkaha sesi kulaklarımı doldurdu.

Artık bütün bakışlar kıvırcık kafaya çevrilmişti ve elini karnına koyup oturduğu sandalyede eğildi.. Ne yaptığının farkına varınca yavaşça gülüşlerini alçaltarak başını doğrulttu.. Bakışları beni bulduğunda durumu 1-1 yaptığım o pis sırıtışı yüzüme takındım. Ehem.. Bu sefer ölüm bakışı yiyen ben oldum.. Vay canına..Bu gerçekten müthiş bir his.

Boğazını temizleyip "İzninizle." diyerek kalktı. Bana doğru adımlarını sıklaştırırken hiç istifini bozmadan kolumdan tutarak dışarı çekiştirdi. "A-a.. İyi günler." ağzımdan zar zor dökülen iki kelime sonunda çoktan koridoru yürüyorduk. "Ya bırak beni.. Sana diyorum kıvırcık.! Anlama problemlerin mi var?? Kime diyorum??!" benim odamın önüne gelince kapıyı açtırıp beni ve kendisini içeri attı. Üzerime adımlarını atarken bende geri geri afımlarımı atıyordum. Lanet olsun..lanet olsun..lanet olsun.. Yine ayni konumdaydık. Bunu yapmayı kesmeli..

"Sen...beni...az önce...küçük mü düşürdün?? Sevgili Küçüğüm." üzerine basarak yüzümde sert nefeslerini bırakıyordu. Gözlerinin zümrütlüğü kararmış beni içinde hapsedecekmiş gibi duruyordu. Soylu biri olmasaydım ki öyle olduğumu düşünmüyorum ama ne yazık ki kayıtlarda öyle gözüküyor..korkudan altıma yapabilirdim. Sözlerinin bitiminde yine o lanet olası, inkârı imkânsız inanılmaz seksi hareketini; dilini pembe dudaklarında ışıltı katarak gezdirirken gözlerim dışında her yerimi süzüyordu. Tabi bende ilk başta anlamayarak üstümde bir şey mi var diye kendime baktığımda uyanarak ellerimle onu göğsünden ittirdim.

Dalgınlığına gelmesinden faydalanarak sendeledi.. Beni ani bir hareketle duvara sürükledi ve dudaklarını kulak uçlarıma değdirdi..bir süre kulağımdan boynuma öpücüklerini seyahate çıkardı. Şah damarımın üst kısmında bir yere dilini değdirdiğinde.ses tellerimden daha önce duymadığım bir mızmızlanma duydum..Harry, dudaklarını daha çok bastırdığından dudaklarının kıvrıldığını görebiliyordum.

MYTH -H.S-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin