Dipsiz Karanlık - 1. Bölüm

1K 222 27
                                    

Odadan çıktıktan sonra ikisi arasında derin bir sessizlik hakimiyet kurdu. Yalının geniş antresinde Yankı ve Aras karşı karşıya geldiler. İkisi de birbirlerinden bir atak bekliyordu. Patlamaya hazır bir yanardağdan farkları yoktu. Aras eski düşmanına her zamankinden daha büyük bir kin duyması gerektiğini düşündüğü halde Yankı'ya karşı hiçbir şey hissetmediğini farketti. Demek geçen bir kaç yıl nefreti götürüp yerine koca bir boşluk koyabiliyordu. Fakat durum Yankı için aynı değildi, onun öfkesi ilk gün olduğu gibi tazeydi.

'' Gerçekten Berru'ya dair bir iz bulabileceğini mi sanıyorsun ? Sen kıçını yayarken ben her yerde ona dair bir iz arıyordum. Ve tek bir iz bile bulamadım. Umutsuz vaka, umutlanma boşuna derim! ''

'' Bu defter kapandı... Hala kin duyuyor olamazsın bana ''

Yankı derin bir iç çektikten sonra konuşmaya başladı.

‘’ Aksine, esas şimdi kin duyuyorum sana…. ‘’

Yankı Çetin’in yanına girerken düzelttiği kravatını gevşetti. Yürümeye başladığında Aras Yankı’nın kolunu ani bir hamleyle yakalayıp sıkmaya başladı.

‘’ Ne demek şimdi bu ? ‘’

Yankı yüzüne en sert bakışını yerleştirip fısıldadı;

‘’ Yeni başlıyoruz demek. O elini çek, yoksa olacakların sorumluluğunu kabul etmem. ‘’

Aras inadına elini çekmedi. Üstüne gidildiğinde kışkıran bir yapıya sahipti. Yankı Aras’ın yakasına yapıştı. Tam o anda bir öksürük sesi duyuldu.

‘’ Ne bok yiyorsunuz yine? Ne alıp veremediğiniz var oğlum sizin birbirinizle ben anlamıyorum ki. Değişmediz mi hala ‘’

Çetin’i gören Yankı’da ellerini Aras’ın yakasından çekip birini beline ötekisini silahına koydu. Bu bir alışkanlıktı onda. Başka türlü durduğu an sayısı bir elin beş parmağını geçmezdi.

‘’ Baba sen neden yoruyorsun kendini, şakalaşıyorduk biz. Malum Aras Bey’in yüzünü gören cennetlik. ‘’

‘’ Eminim öyledir ‘’

Hepberaber dışarı çıktıklarında herkes arabalarına yönelirken Aras Yankı’nın kendisine seslenmesiyle ona doğru yürümeye başladı.

‘’ Ne var Yankı ? ‘’

‘’ Bol şans… Yine bir savaşa giriyoruz. Hak eden kazansın ‘’

Yankı’nın bu ani değişiminden onun aklında bir şeyler olduğunu anladı. Yankı bir zamanlar kardeşi gibiydi. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez denilirdi ya öylelerdi işte. Çetin ikisini de aynı çöplükten çıkarmıştı, birbirini andıran yaraları sarmıştı.

~

Aras zemin katta olan ofisinde oturup evrakları incelerken en sadık adamı Turgut’un geldiğini farketti. Birine güvenmek gerektiğini düşünürdü ve sonuçlarını bilse de koşulsucazca güvenirdi. Tüm o kaya gibi sert görünümünün altında iyi bir adam saklıyordu aslında. Berru’ya dair en iyi şeyi kimlerin bileceğini düşündüğünde aklına o iki kız geldi… İsimlerini dahi hatırlamadığı bu kızlar çıktığı bu yolda ona fayda sağlayacaktı. En azından Aras bunu umuyordu. Çünkü bu kızlar Berru’nun değil arkadaşı, kardeşi gibiydiler.

‘’ Abi buldum istediklerini ‘’

‘’ Sağol Turgut. Anlatmaya başla bakalım şu Berru’nun arkadaşlarını. ‘’

‘’ O zamanlar samimi olduğu iki kız varmış. Birinin adı Helin, diğeri Alya. Helin 21 yaşında. Su gibi görmen lazım… Bu yıl son senesi. Anne ve babası çok küçükken ayrılmış, babasıyla yaşıyor. Babası şu Demirbaş Holding’in ortaklarından biri. Ama kız kendi halinde, öyle burnu büyük bir tip değil. Dersleri iyi, başarılı ve- ‘’

Aras sıkılmaya başlamıştı, böyle kızlar onu çok çabuk sıkardı.

‘’ Kes Turgut, diğerine geçelim ‘’

Turgut elindeki tableti çıkarıp masanın üzerine bıraktı. Aras resimleri yakınlaştırıp kızları inceliyordu.

‘’ Alya… Kız üniverstenin baş kraliçesi. Başarılı bir öğrenci ve burnu bir hayli havada. Kendini beğenmiş bir tip, haklı da zaten beğenmekte ‘’

Aras resimlerin üzerinde göz gezdirirken odada derin bir vardı.  Kıza şaşkınlıkla bakıyordu. Helin’de çok güzeldi ama kendisinde bu etkiyi yaratmamıştı. Bu kızın varlığı bile adeta bir başkaldırıştı ve ‘’ ben hepinizden daha iyiyim’’ diyordu. Bu oyun Aras için eğlenceli bir hal alıyordu. Kurbanını çoktan seçmişti. Turgut Aras’ın Alya’ya baktığını farketmiş olacak ki umutsuzca konuşmaya başladı.

‘’ Abi işin zor, kızın bugüne dek iki tane sevgilisi olmuş. Hadi Helin Su saf bir şeye benziyor, kolay kanar gibi. Ama bu kızın yanına bile yaklaşamazsın.  Bu iki sevgili de, Türkiye’nin en iyi iş adamlarının klas veliahtları. ‘’

Aras’ın dudaklarına alaycı bir gülümseme yayıldı.

‘’ Ne yani korkmalı mıyım ? Tamam kız zor olabilir fakat beni de çöpe atma Turgut. Bilirsin kadınlar konusunda iddialıyım. ‘’

Aras’ın kadınlar konusunda Yankı’dan aşağı kalır yanı yoktu. Babası her zaman ‘’adam dediğin kadınını baş tacı yapandır’’ derdi. Kadınlara yaklaşırken hep bunu göz önünde bulundurmaya çalışsada Aras’ın kırdığı kalpler buradan Tibet’e yol olur. Ve bu kırık kalpler arasına Berru’ya ulaşmak, en azından ona dair bir iz bulmak için Alya’yı eklemekte karar kılmıştı.

 ~

Yankı evine gitmişti. L şeklinde ki uzun koltuğa uzanıp ne yapacağını düşünüyordu.’’ Kime ulaşacağımda Berru’ya dair biz iz bulacağım’’  diye içi içini kemiriyordu. Bir anda aklına Berru’yu öldürmek istediği günler düştü. Şimdi onun hayatta olabilmesi için (ki bunu umuyordu) her şeyini verebilirdi. Tüm bu bitmek bilmeyen aşkına rağmen Berru’ya aşkıyla harmanladığı bir nefrette duyuyordu. Aşkta kine nefrete yer olmaz diye düşünenleri hiç anlamıyorum diye iç çekti. Aksine insan nefret ede ede de sevebilirdi, onun gibi. Ve hiç sevmeyedebilirdi Berru gibi.

2 yıl aradan sonra Aras’ı görmek Yankı için hiç iyi olmamıştı. Çocukluklarına, oradan ergenliklerine daha sonrasında geleceğe yolculuk etmesine neden olmuştu.

‘’Onlar aşk ve dostluk arasında kalmışlardı. Ve bu iki duygu kardeş gibiydi, Habil ve Kabil gibi.’’

Dipsiz KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin