Sultan Bayezid Divani toplamış ve yakın vakitte çıkacakları sefer hakkında meşveret ediyorlardı. Bayram Paşa söze girdi:
"Hünkarım, bağışlayın fakat doğu seferi için bir hayli fazla vakit kaybettik. Merhum hünkârımız Sultan Mehmed Hanımız ilk gün karar alıp ikinci gün sefere çıkardı. Biz niçin bu kadar bekliyoruz?"
"Evvela düşmanım hakkında ilim sahibi olmak icab edendi. Er meydanında nasıl dövüşürler, nasıl talim ederler, ellerindeki kılıçlar nedir kadırgalar nasıldır? Bunları bilmeden düşmanımı karşıma almam akıllıca mı sence paşa?"
Ali Paşa Bayezid'a hak verdi:
"Hakkınız var hünkarım. Canımız yolunuzda feda olsun."
"Meşveret edilecek mevzular birikmiş paşalar. Vaktiyle merhum babam sultan Mehmed Han tarafından fethedilen Roma, Haçlıların işgaliyle zulmüyle yeniden Kutsal Roma Germen İmparatorluğuna dahil olmuştur. Kirmanşah seferinin hemen ardından hazırlıklarınızı Roma için yapın paşalar. Babamın kılıç hakkını geri almak benim vazifemdir."
"Emrü ferman yüce padişahımızındır."
"Roma Seferi için ilk evvela payitahttaki tüm papazlar ve rahipler ile istisare yapacağım. İncili okuyarak, İtalyanca tarihi hakkında en kıdemli hocaları getireceğiz. Savaş imkanlarını, kadırgalarını her şeyleri hakkında ilim irfan sahibi olacağız. Onları onlardan daha iyi tanıyacağız."
"Allahın izniyle zafer bizim olacaktır hünkarım."
Şehzade Mustafa, enderundaki dersinden döndükten sonra Hanzade Sultan ile Valide Kayra Sultanın dairesine girdi. Kayra Sultan bir hayli şaşırmıştı bu ziyaret karşısında:
"Aslanım, şehzadem. Güzeller güzeli sultanım,hoşgeldin."
"Hoşbulduk Valide Sultanım."
"Nerden icap etti merak ediyorum doğrusu şehzadem."
"Validem dün geceden beri yoklar. Sizin bir malumatınız var mı?"
"Mustafam, benim yiğit şehzadem. Valideniz uzun bir yolculuğa çıktı. Lâkin dönücek merak etmeyin."
"Hünkârımız validemi azletmedi ki. Nasıl saraydan çıkabilir? Cariyelerin saraydan çıkması yasak. Sualime doğru cevap verin valide sultanım."
Dilruba Sultan keyifle şerbetini içerken sessizce söyledi:
"Babası annesinin katli için ferman vermiş. Nasıl söylenir ki bu..."
Şehzade Mustafa gözlerini irice açarak Dilruba Sultana yaklaştı:
"Ne katli ne fermanı? Hünkârımız böyle bir şeyi zinhar yapmaz."
Aybüke Sultan soğukkanlılık ile Mustafaya döndü:
"Validen, kardeşin Davutun canını almaya kalktı Mustafa. Hünkârımız da katli için ferman verdi."
Hanzade Sultan hırçınca bağırdı dairedeki herkese:
"Yalan söylüyorsunuz! Validem zinhar böyle bir şey yapmaz! Dilruba Sultan valideme iftira atıyor. Malûm her daim validemi kıskandı. Şimdi de ondan kurtulmak için böyle bir ıftira attı."
Kayra Sultan karşısında ona saygısız bir üslup ile bağıran Hanzadeye öfke ile bağırdı:
"Haddini bil Hanzade! Karşında valide sultan varken o ses tonunu alçalt!"
"Valideme tuzak kurdunuz! Bunu hünkârımız duyunca bakalım kimin katline ferman verecek."
Dilruba Sultan bu sözleri ona karşı küçücük bir kızın sarfetmesini daha fazla sindiremedi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tahtın Sultanı ~2
Tarihi KurguBen kimsenin erişemeyeceği kadar eşsiz bir kudretin sahibiyim. Kayra Sultan oğlunun tahtta olduğunu zannetsin. O tahtta ben oturuyorum. Ben hangi yola yaprak atar isem o yolda filizlenir o yaprak. Büyür ağaç olur hatta meyve dahi verir. Ben Anadolun...