Mahpeyker Sultan, Silahtar ağanın gitmeden evvel tahsis ettiği fayton ile Edirneye birkaç gün içerisinde varmıştı. Silahtar Ağa ona av köşkünde kalmasını söylemişti. Av köşkündeki daireye yerleşti kendince Mahpeyker Sultan. Yerleşti yerleşmesine de içi içini yiyordu. Evlatlarına hasret kalmıştı. Günlerdir onları gözü arıyordu her yerde. Bir taraftan hünkarın burayı bulmasından korkuyordu.
Ya sevdiği adam tarafından öldürülürse?
Valide Sultanın zaferini tahmin edebiliyordu. Dilruba'nın da keza öyle. Lâkin elbet o saraya tekrar dönecekti. Ya valide sultan olarak dönecekti ya da haseki sultan olarak...
Beşir Ağa yine her daim olduğu gibi saray mutfağında karnını tıka basa dolduruyordu:
"Vallahi derdimizin dermanı yok Çiçek ağam. Ömrümüz kapıları dinlemekle fitne ehliyle gıybet ile geçip gidiveriyor."
"Hayırdır ağam bugün epey bir dertlisin."
"Ben dertli olmayayım da kim olsun Çiçek Ağam... Aybüke Sultan için casusluk yaparken aynı zamanda Hanzade Sultana göz kulak olurken hünkârımıza yeni cariyeler yolluyorum. Şu duvarların dili olsa da konuşsa zaar."
Hatice Kalfa latifenin arasında heybeti ile mutfağa girip ağzına bir hurma atıverdi:
"Beşir Ağam yine mi mutfaktasın sen? Bu cariyelerin başında niye kimse durmuyor. Zaten bir hatun gelmiş. Gidicem gidicem diye dövüyor kendini."
"O melaun Cecilia Hatun mu? Ahh, ahh onu da kaç akçeye almıştık oysa."
"Baş gelemiyorum hatuna. Ağzını bağlıyorum, kolu durmuyor."
"Eski Saraya göndersek mi acep. Başımıza bela oldu vallahi."
"Valide Sultanımız hünkârımıza yollanmasını söyledi."
"Aman Hatice Kalfam. Mazallah hünkârımıza bir şey yapar."
"Yok bir şey olmaz. Hünkârımızı görür görmez güzelliğinden düşüp bayılır."
Osman Ağa muhabbetin ortasında mutfağa girince herkes sessizliğe büründü:
"Haremde doluca iş varken siz burada latife mi ediyorsunuz. Herkes işinin başına!"
Hatice Kalfa onu dinlemeyerek ağzına bir hurma daha attı:
"Mahpeyker Sultanımız rahmetli oldu ya ondan bu öfkesi."
"Lafını bil konuş Hatice Kalfa. Ben haremin sorumlu vekiliyim."
"Nerenin vekili olursan ol Osman Ağa. Ben Valide Sultanımızın hizmetindeyim."
Cariyelerden biri koşarak telaşla içeri girdi hemen:
"Hatice Kalfa! Beşir Ağa! Yetişin!"
"Ne oldu hatun?"
"Cecilia Hatun bileklerini kesmiş!"
"Eyvahlar olsun!"
Hatice Kalfa ve Beşir Ağa koştura koştura hareme gittiler hemen. Cecilia Hatun yatağında kanlar içindeydi. Hemen şifahaneye götürdüler hatunu.
Valide Sultan hareme bakan balkonundan bu hareketliliği farkedince yanındaki cariyelerden birine döndü:
"Neler oluyor haremde?"
"Cecilia Hatun bileklerini kesmiş diyorlar sultanım."
"Bir bu eksikti! Başımdaki dertler yetmezmiş gibi şu mecnun hatunla uğraşıyoruz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tahtın Sultanı ~2
Ficção HistóricaBen kimsenin erişemeyeceği kadar eşsiz bir kudretin sahibiyim. Kayra Sultan oğlunun tahtta olduğunu zannetsin. O tahtta ben oturuyorum. Ben hangi yola yaprak atar isem o yolda filizlenir o yaprak. Büyür ağaç olur hatta meyve dahi verir. Ben Anadolun...