Yarım saatlik bir yolculuğun ardından partinin yapılacağı mekana geldik. İçeriye girerken etrafı inceledim. Kırmızı duvar kağıtlarının üstüne asılmış altın renkli meşaleler, şıkça süslenmiş masalar, yer yer asılmış yapay mumlar... Buranın havası biraz değişik gelmişti ve açıkçası huzursuz hissetmeye başlamıştım.
Gece; Sence de öyle değil mi Ayza?
Dalgınca Gece'ye döndüm.
-Ney tatlım?
Gece; Ortam şahane diyoruz. Neyin var canım, sıkkın görünüyorsun?
- Ortam için haklısın. Ve bilmiyorum huzursuzum biraz ama geçer herhalde.
Dolunay huysuzlanıp, hadi ama bütün gece dikilecek miyiz böyle?
İkimizde ona güldük.
-Tamam hadi bir masa seçelim kendimize. Bar ve sahneye yakın bir masaya geçtik.
Gece; Fena halde susadım. İçecek isteyen?
-Meyve suyu olur.
Dolunay; kafana göre takıl. Ama çok da uçma. Gülüştük.
Gece; O iş bende reis dedi ve göz kırpıp gitti.
-Eyvah! Göz kırptı. Yandın Dolunaycım.
Dolunay; Seçimimi ona nasıl bırakabildim gerçekten!
Dolunay koşarak Gece'nin yanına giderken bende etrafı incelemeye devam ettim. Buranın değişik bir atmosferi vardı. Restore edilmişti muhtemelen. Hiç tanıdık sima göremedim. Huzursuzluğum artmaya devam ederken Gece ve Dolunay didişerek gelip beni düşüncelerimden çekip çıkardı.
Dolunay; Bir daha asla tercihimi sana bırakmayacağım!
Gece elini Dolunay'ın omzuna koydu, duygusal bir konuşma yaparcasına;
Ah tatlım! Yapma ama buraya eğlenmeye geldik. Lütfen rahatla!
Gülerek ikisinin didişmesini izlerken barda birine gözüm takıldı. Çok tanıdıktı bu sima. Bu... Bu... İnanamıyorum bu üvey abimdi! Kahretsin! Sezer bunu duyunca deliye dönecek net. Evet kesinlikle eve dönmeliydim.
- Kızlar eve gitmeliyim.
Gece; Kızım saçmalama! Ortam Ef-sa-ne! Eve gidip n'apıcaksın acaba?
Dolunay ; Gece boş yapma ve kızı dinle. Neden gitmek istiyorsun Ayza?
Barı işaret ettim. İkisi de aynı anda dönüp baktılar.
Gece; Oha! Atahan!
Dolunay; onun burada olması senin seçimin değildi güzelim. Bu yüzden gitmemelisin. Sezer seni anlayacaktır.
Gece içkisini yudumlayıp; Sezer kıyameti koparır. Net!
-Sağ ol ya Gece! İçime dolu yağdırdın resmen.
Dolunay, Gece'nin koluna vurup bana döndü; Sezer seni anlar güzelim kalmalısın burada.
Gece; Aynen kızım kal bizi burada bırakıp gidemezsin o kadar.
İçimdeki ses gitmemi söylüyordu en başından beri. Ama kader ya bu kaldım. Ve felaket uçurumuna bir adım daha attım...
Deli gibi dans eden insanları izlerken meyve suyumu yudumladım. Tadı acıydı boğazımı yakmıştı. Saçma bir düşünceyle sodayla meyve suyunu karıştırdıklarını düşündüm. Zamanla üstüme bi mayhoşluk çöktü ve huzursuzluğum azaldı.Kızlarla birlikte dans edenlerin arasına karışıp dans etmeye başladık. Davranışlarımı kontrol etmekte zorlanırken herkesin beni izleyeceği şekilde dans ediyordum. Dolunay beni durdurmaya çalışırken, Gece'de bana katılmıştı. Dolunay bizi zoraki masaya sürüklerken iyice mayhoş olmuştum. Dolunay beni sarstı; Kızım neyin var senin! Aklını mı yitirdin? N'apmaya çalışıyorsun?
Gece; Dolunay bebeğim kızı rahat bırak eğleniyor işte! Diye sitem etti.
Anlamsızca onları izliyordum. Mantık kavramı artık ölmüştü. Saçmalamak doğmuştu. Çalan şarkılara bağıra bağıra eşlik edip dans ederken, Dolunay bize isyan ediyordu. Tam bu sırada kuzenim "ki bu annemin Yeğeni olur." Doruk geldi.
Doruk; Selam güzellikler. Ooo kuzen! Sende mi buradaydın?
Gözlerimi devirip eğlenmeye devam ettim. Gece kolunu Doruk'un omzuna attı. Artık kör kütük sarhoş olmuştu.
Gece; Selam yakışıklı. N'aber?
Doruk gülerek; İyi güzellik. Senden n'aber?
Gece, Doruk'un gülüşüne resmen erimişti. Şuursuzca; n'olsun işte sarhoş sarhoş patara küt küt. Diye saçma bir cümle kurdu. Dolunay daha fazla tahammül edemeyerek lavaboya kaçtı. Sonra olanlar oldu en son hatırladığım şey Dolunay'ın gidişi oldu. Ve artık felaket uçurumuna düşmüştüm. Kum tanesi gibi oradan oraya sürüklenecektim. Acaba hayatım yine eski huzuruna kavuşabilecek miydi..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kum Tanesi
RomanceMutlu bir evlilik bu kadar kolay bitebilir miydi? Her şey bu kadar basit miydi? Hayat bu kadar berbat olamazdı değil mi?