Acı ile ne yapacağını düşünürken o adam yolun karşısında ifadesiz bir şekilde duruyordu. Göz göze geldikleri andan hemen sonra hafif çattı kaşlarını. Sanki istemediği bir durum ile karşı karşıyaydı. Halbuki Gökalp sözleştikleri gibi gelmişti. O an Gökalp gelmekle doğru yapıp yapmadığını sorgulamak durumunda kalmıştı. Sonrasında ise hemen kafasını sallayıp bunu yapması gerektiğini kendisine yineledi. Ne olacaksa olacaktı artık.
Hemen kendisini toparlayıp dikkatli bir şekilde yolun karşısına geçip adamın yanına gitti. Adam hala aynı vaziyetteydi kendisini baştan aşağı süzüyordu. O anda sordu, "Daha ne kadar o ifadeyle bakmaya devam edeceksin?" dedi Gökalp.
Ama sanki bu söylediklerini hiç duymamış gibi aynı ifadeyle devam ediyordu adam.
"Hey! Sana diyorum şunu kesecek misin? Yoksa dönüp evime mi gideyim?" dedi bir sinirle Gökalp.
Ciddi anlamda sinirlerini bozmaya başlamıştı. O kadar yolu aptalca bir şey için gelmiş olmak istemiyordu içten içe.
"Sinirlenme küçük dostum. Sadece sende bir gariplik hissediyorum. Sebebini anlayamadığım bir his." dedi adam.
"Beni sanki yıllardır tanıyormuş gibi olan bu tavrını kesecek misin? Garipliğin olduğu doğru. Aptal bir kedi yüzünden acı çekiyorum. Ve bu fazlasıyla garip." dedikten sonra elindeki işareti gösterdi.
Bunu görür görmez adamın ifadesi değişti. Sürekli olarak etrafını kesiyordu. Hemen ardından, "Gel benimle!" dedikten sonra Gökalp'in elinden tutup çekiştire çekiştirerek götürmeye başladı.
"Hey dur! Ne yaptığını sanıyorsun? Ah! Elimi ağrıtıyorsun pislik herif yavaş ol." dedikten sonra elini kurtarmaya çalıştı Gökalp.
Ama o anda fazlasıyla şaşırdı. Olağanüstü bir şekilde kuvvetliydi adam. Bu Gökalp'in güçsüzlüğünden değil adamın fazlaca güçlü olmasındandı. Yaşıtlarının üzerinde bir kuvveti olduğu söylenebilirdi.
On dakikalık bir koşuşturmacadan sonra nihayet bir çıkmaz sokakta durdular.
"Gerçekten çok garip bir çocuksun. Bu elinin durumunun normal bir şey olduğunu mu düşünüyorsun? Salak mısın sen? Kim bilir kaç saattir bu halde ve normal bir durum gibi hala hareketlerine devam ediyorsun. Cidden ciddi sıkıntıların var senin." diyerek konuşmasını bitirdi.
"Sorgulamadığımı mı düşünüyorsun? Sadece biraz oluruna bıraktım." diye bitirdi Gökalp.
Bir taraftan da, "Eheheh ne var yani biraz boşvermişsem. Bugün fazlasıyla yalan kotamı doldurdum sanırım." diye düşünmeden edemedi. Gökalp
Sanki tüm düşündüklerini adam duyuyor gibi sadece gözlerini devirip dışarıyı gözetlemeye karar verdi.
Bir beş dakika kadar böyle devam ettikten sonra sessizliği bozan kişi Gökalp oldu.
"Eeee şey ne bu şimdi elimdeki işaret peki?" dedi Gökalp.
"Beyefendimiz merak ettiler demek." diye anında iğneledi Gökalp'i. Hemen ardından;
"Bu senin varis potansiyelinin olduğunu simgeleyen bir işaret. Muhtemelen başka gruplar senin olası bir varis olup olmadığını anlamak, ona göre harekete geçmek için yaptıkları bir şey. Şükür ki bana geliyordun." diye sonlandırdı konuşmasını adam.
Gökalp'in kafası fazlaca karışmıştı. Normalde bir şeyleri irdelemeyen oluruna bırakıp ne olacaksa olmasını bekleyen biriydi. Çok fazla yüklenilmiş hissetti.
"Bu varis saçmalıkları falan da ne oluyor şimdi?" diye sormadan edemedi Gökalp.
"Sana bunları daha sonra ayrıntılarıyla anlatırım şu an zamanı değil." diye kestirip attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
God of Kangal
FantasySivaslıyım ben! Gökalp tam bir Sivas aşığı... Almanya gibi bir yerde yaşadığı absürt olaylar... Sonunun nereye varacağını anlamadığı birçok şey... Bir takım gizemler. Ve aslında bir o kadar bunlardan keyif alması. Garip bir kişilik. Olaylar ne şeki...