Su
Şu an.
Gözlerimin yanması, vücudumun donması ile uyandım.Gözlerimden her an alev çıkabilirdi.Vücudum ise kaskatıydı.Zor olsada yataktan kalkıp mutfağa gittim.Banyoyu yine bulmak için uğraşacak halim yoktu.Çekmeceleri iyice karıştırdıktan sonra ilaçları buldum.Elime ilk soğuk algınlığı ile ilk ne geldiyse içtim.Sonra yukarı Ateş'in odasına onu bulmaya çıktım.Odasında yoktu.Belki telefonumu bulurum diye çekmecelerden en üsttekini açtım.Her şey var ama bir lanet telefon yoktu.Yatağına koymuş olabilir diye düşünüp hızla yorganı açtım.Yoktu.Yastığı yere fırlattığımda ise karşıma telefon değil, bir kaç tane hatta bir sürü fotoğraf geldi.Kimindi bu fotoğraflar? Yoksa Ateş bir tür sapık mı? Her ne kadar hoş olmasada fotoğrafları alıp bakmaya başladım.Dur, bi dakika ! Ne? Benim fotoğraflarımın onda ne işi vardı?Hepsinde siyah kalemle tarihler vardı.
7 Eylül 2011,12 Ekim 2011,23 Aralık 2011,1 Şubat 2012....
Hepsi hastanedeki fotoğraflarımdı.Nasıl? Dış kapının kapanması ile fotoğrafları bir yere depdim.Hızlıca aşağı indim ve Ateş'in yanına gittim.
"Su? Bu ne hal! Yüzünün rengi solmuş ve oldukça .. bitkin gibisin."diye bağırıp eliyle ateşimi ölçtü.
"Siktir, Su ateşler içindesin !"dedi ve kolumdan beni banyoya çıkardı.En azından yerini biliyorum artık.
"Ilık bir duş almalısın."dedi.O esnada gidip suyu açtı ve bana küveti gösterdi.
"Çıkta gireyim burada kalacak değilsin ya."dedim.Kafasını sallayıp çıktı.
°°°
"Şu ilaçtan al ve şundan.Sonra seni eve götürmem gerek."dedi.Abim ne diyecekti acaba?Yarım saat nutuk çekecek ya da konuşmayacaktı.Ki nutuk çekmesi çok daha iyidi.Abim susunca darılmış, sinirlenmiş oluyordu.Ateş ince bir bardağa su koyup verdi.Ilaçlarla beraber içtikten sonra hızla kapıya gitti.Arkasından gitmem gerektiğini biliyordum.
°°°
"Su, canım sen hayırdır?"dedi Elif.Ne diyon aq? bakışımı attım.
"Nerdeydin gece diyorum hanii."
"Ateş'teydim."dedim ve odama çıktım.İki saat beni soru tufanına tutacaktı.Odama girdiğimde telefonum yatağımın üstündeydi.Ateş bırakmıştı galiba.Hemen bi yere fırlattım ve yatağın içine girdim.
°°°
"Yaa Akın döksene!"diye biri bağırıyordu.Elif? WTF? N'oluor? Başımdan aşağı ılık bi su dökülmesiyle "Hay Ananı!"diye yataktan fırladım.Akın ve Elif mal mal bana bakıyordu.Sonra kahkaha atmaya başladılar.Odayı terk mi etmeliydim? Aklıma gelen fikirle sürahiye yapıştım ve kalan suyun yarısını Elif'in üstüne döktüm. Akın yine kahkaha atarken diğer yarısınıda ona döktüm ve odadan hızla çıktım.Şimdi kahkaha sırası bendeydi.
Yemekte hayvan gibi yiyen yine bendim.Dün hasta olmama rağmen bugün öyle iyi hissediyordum ki ben bile bana şaşırıyorum la.Hayvan gibi tıkındıktan sonra yukarı çıktım.Telefonumda 4 yeni mesaj vardı.Ateş'ten olduğunu görünce aklıma onun evi geldi.Mesajların birinin bilinmeyen numaradan olduğunu gördüm ve ilk onu açtım.
- Her an tehlikedesin prenses...
WTF? Bunu kesinlikle o atmıştı.MERT.Çok kafaya takmadan diğer 3 mesajı açtım.
-Daha iyi misin Su?
-Dudaklarının tadını özledim.
-Ahh, yine utandın değil mi?
Bunları okurken istemsizce güldüm ve sanırım yine de utandım.
-Hm, evet galiba..
-:)
-:)
-Akşam bir işin var mı?
Bana akşam işin var mı dedi . Hulolololololololoooo...
-Yok.
-Akşam sekizde hazır ol.
-Tamam ama nereye?
-Gidince görürsün.
°°°
"Nereye gidicez?"dedim.Arabayı ormanlık bir yerde birden durdurdu.Ama ben daha gidicez sanıyordum.
"Ateş sen ciddi misin?"."Ne yani hani burdan ayı çıkar bizi yer-"derken sözümü kesti. "Benim yanımdasın ya o yeter."dedi ve beni kendine çekti.Derin bir nefesle kokusunu içime çektim.Ateş bir süre sonra bagaja gidip bi kaç şeys aldı.
°°°
Evet o şeysler çadır felanmış.2 saat sonra çadırı kurmuştuk.Her kampta olması gerektiği gibi ateş yakmalıydık.Bu yüzden kırık dal toplamak için ormanın içine doğru yürüdüm.Biraz sonra arkamda bir nefes sesi duyunca irkildim ama arkamı döndüğümde kimse yoktu.Herhalde benim hayal gücümdu diyerek biraz daha dal toplayıp Ateş'in yanına döndüm.Ama orada yoktu.Bir on beş dakika sonra "Su!" diye bağırmalar duydum.Hemen o yöne koştum.Ateş tam karşımda dizlerinin üstüne çökmüş duruyordu.Ona baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm.Niye ağladığını sormak istedim ama tam olarak ağlıyor sayılmazdı.Ben yine de soracaktım.Tam konuşmaya başlayacağım sırada Ateş: "Beni bırakıp gittin sandım."dedi."Niye seni bıraktığımı sandın,kaybolmuş da olabilirdim." dedim.Ama Ateş cevap vermek yerine elime bir kağıt parçası tutuşturdu."Alt tarafı bir kağıt parçası degil mi?" diye sordum.Ateş ise: "Değil Su değil istersen içini oku." "Peki." dedim ve okumaya başladım.
Prenses eninde sonunda benim olacak.Seni bırakıp gidecek.Ve sen de terkedilmek nasıl bir hismiş öğreneceksin. Ne? Ama bu çok saçma."Bu kağıdı ikimizin de unutması lazım bu yüzden onu yakacağım tamam mı Ateş."derken kağıdı kotumun cebine tıkıyordum.O sırada elime bir kağıt daha geldi.Kağıtta sadece üç kelime yazıyordu. Hep yanındayım prenses.Bu kotun cebinde kağıt olmadığına emin olduğuma göre geriye tek bir seçenek kalıyor.Ormanda gerçekten bir nefes sesi duymuştum.Ben uydurmamıştım.Ve nefes var ise biri de var demektir.O biri ise Mert.
°°°
Selam! Biz geldik.Bu bölümü yazarken ikimizde bi şeysler ekledik ve cidden olay gidişatı bu değildi.Umarım beğenirsiniz :) Oylarınızı eksik etmeyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden °düzenleniyor°
Literatura Feminina"Seni kaybettim sandım.."dedim,deli gibi ağlıyordum.O güven verici bir şekilde bana sarıldı. "Seni asla bırakmam demedim mi ben?"diye sordu. Başımı salladım ve onun 2 yıl geçsede değişmeyen güven verici kollarına kendimi attım. ∞ Tüm gerçeğin bu olm...