Muhteşem Yüzyıl : Kadınlar Saltanatı

Yeni Bir Devir

Hiçbir şey eskisi gibi değildi. Aradan geçen onca yılda, ne saray eski Topkapı'ydı, ne de hizmetliler, sultanlar, padişahlar...

Sultan Selim'in tahta çıkmasının üzerinden birkaç ay geçmiştir. Bu birkaç ayda ahali, eski hayatlarını devam ettirmektedir lakin mutsuzdur. Selim'in tahta çıkması kimsenin hoşuna gitmemiştir. Sarayda ise işler farklıdır. Nurbanu Sultan sarayı çok değiştirmiştir, birsürü harcama yapılmıştır saraya. Kıyafetler, mücevherler, altın işlemeli tabaklar... Haremde ise tam bir katliam olmuştur. Nurbanu kendisine biat etmeyen kim varsa hepsini öldürtmüş veya saraydan attırmıştır. Selim'in bunlardan haberi bile yoktur. Kendi halinde eğlencelerdedir. Bazı günler Has Oda'dan bile çıkmamaktadır.
Mihrimah Sultan aylar önce Edirne'ye gitmiş, orada şimdilik kızı ve oğluyla huzurlu bir hayat geçiriyordur. Saruhan Sancağında işler farklıdır. Ahali kendisini yıllardır yöneten Şehzade Murad'ı çok seviyordur. O gün akşam payitahtta büyük bir kutlama vardır. Çünkü ahali, yıllar sonra yeni doğan bir şehzadenin doğumunu kutlayacaktır. Bu şehzade, Murad ve Safiye'nin oğludur. Manisa'da dünyaya gelmiştir. Murad, babası Sultan Selim ve validesi Nurbanu Sultan'ı Manisa'ya davet etmiştir. Lakin Sultan Selim bu daveti geri çevirmiştir. Bunun üzerine Mihrimah Sultan'ı Manisa'ya davet eden Murad ilk kez baba olmanın heyecanını yaşıyordur...

_EDİRNE SARAYI_
Mihrimah Manisa'ya yolculuk yapmak için hazırlanıyordur. "Dilşikar Kalfa, hazırlıklar ne durumda?"
"Sultanım, hazırlıklar tamamlanmak üzere. Allah'ın izniyle bu gece yola çıkar, birkaç gün içinde Manisa'ya varmış oluruz."
Mihrimah: "Âla."

_TOPKAPI SARAYI_
Nurbanu, valide sultan dairesinde kızlarıyla birlikte yemek yemektedir. Kapı çaldı, Canfeda Kalfa içeri girer. Canfeda: "Sultanım bağışlayın rahatsız ettim. Lakin önemli bir mevzu hakkında size malumat vermek isterim." dedi. Nurbanu işaret verdi, Canfeda devam etti: "Sultanım, Mihrimah Sultan bu gece Manisa'ya yola çıkıyormuş."
Nurbanu ayağa fırlar: "Nasıl olur Canfeda? Kimden izin almış da yola çıkarmış?!" Canfeda: "Sultanım, Şehzademiz Murad Hazretleri davet etmiş. (utana sıkıla, korka korka:) Tabi siz de davetine icabet etmeyince..."
Nurbanu eliyle Canfeda'yı susturur. "Çık dışarı!" der. Gevherhan sofradan kalkar, validesinin yanına gider: "Validem ne oldu? Nedir sizi böyle kızdıran?" Nurbanu sakinleşir. Yok bir şey güzel kızım der. "Siz yemeğinizi yemeye devam edin, ben sonra tekrar gelirim." der ve çıkar odadan Nurbanu.

_HAS ODA_
Sultan Selim tahtına oturmuş, her zamanki gibi içki içmektedir. Kapı çalar. Kelimeleri zar zor toparlayan Selim "Gir" der. İçeri Nurbanu girer. Selim'in önünde eğilir. Tam lafa girecekken Selim'in önündeki içkileri görür. Hemen yanına oturur. Selim'in gözleri kaymaktadır. Nurbanu: "Selim, yine mi içki içiyorsun?" Selim: "Karışma Nurbanu!" diye uyarır. Nurbanu ayağa kalkar Selim'in karşısına geçer. Ağalara seslenir. Ağalardan biri içeri girer: "Buyrun Sultanım" Nurbanu: "Şu içkileri kaldırın gözümüzün önünden." Selim ayağa fırlar. Nurbanu'ya bağırır: "Sana karışma dedim Nurbanu!" tökezleyerek tahtına geri oturur içkisini kafasına diker, niye geldin sen diye sorar. Nurbanu beklemekte olan ağaya eliyle çıkması için işaret verir. Ve Selim'in yanına oturur. "Biliyorsun Selim, dün bir torunumuz oldu. Bu kutlu haberi kutlamak adına aslanım Murad'ın yanına gitmek istiyorum.Bunun için senden izin almaya geldim."
Selim kafasıyla onaylar, sarhoştur hala. Nurbanu "O halde ben hazırlıklara başlayayım." diyerek eğilir ve çıkar. Odasına dönen Nurbanu yemeğini bitirip oturmuş kızlarını görür. Ağalara seslenir, onlardan Canfeda'yı çağırmasını ister. Şah Sultan sorar: "Noldu validem? Bir hışımla çıktınız odadan." Nurbanu: "Şah'ım, benim güzel kızım, ben Manisa'ya, abinizin yanına gidiyorum. Biliyorsunuz artık bir yeğeniniz var." Gevherhan: "Biz de gelmek istiyoruz validem." Nurbanu: "Olmaz kızlar. Siz burada kalıp babanıza göz kulak olacaksınız. Has Oda'ya bir damla bile içki girmeyecek. Bundan siz sorumlusunuz, babanızı bu illetten vazgeçirmemiz lazım." der.
Akşam olur, kutlamalar başlar. Havai fişekler, eğlenceler payitahtı şenlendirir.
Mihrimah Edirne'den yola çıkmıştır. Nurbanu'da hizmetindeki birkaç cariyeyle arabaya biner, araba hareket eder. Arkasından onu korumakla görevli birkaç bostancıbaşı atlarıyla eşlik eder.