Savaşın Başlangıcı!

165 11 0
                                    

_TOPKAPI SARAYI_
Sabah olmuştur. Nurbanu Sultan odasında oturmaktadır. Tüm gece gözüne uyku girmemiştir Mihrimah Sultan'a öfkesinden. Gazanfer Ağa'yı çağırtır. Ona Selim'in uyanıp uyanmadığını sorar. Gazanfer: "Bir malumatım yok sultanım, dilerseniz ben hemen gidip..."
Nurbanu sözünü keser: "Lüzum yok. Ben giderim. Sen kahvaltımı Has Oda'ya getirt. Bu sabah hünkarımla yapalım." Gazanfer selam verip çıkar. Nurbanu'da giyinir ve odadan ayrılır.

_EDİRNE SARAYI_
Mihrimah, kızı Hümaşah ve oğlu Osman ile kahvaltı yapmaktadır. Ayşe Hümaşah: "Gördünüz değil mi validem? Nurbanu sinirinden çıldıracaktı. Lakin bazen korkuyorum o zalim kadından." Mihrimah kahvaltının kaldırılmasını emreder. Divana oturur evlatlarıyla:"Hiç kuşkun olmasın kızım. Nurbanu denen yılanın başını çok yakında ezeceğim." Ayşe Hümaşah endişeyle devam eder:"Validem, kocam Semiz Ali Paşa'nın sadrazam olmasının üzerinden 1 yıl geçmedi ki, öldürüldü. Bunu Nurbanu yaptı!"
Mihrimah:"Semiz Ali Paşa iyice yaşlanmıştı. Hekimlerin söylediği perhizi de yapmadı. Onun ölüm sebebi budur." Mihrimah, cariyelere küçük oğlunu odasına götürmesini emreder. Devam eder sert bir ses tonuyla:"Ayşe! Kocan öleli yaklaşık 1 yıl oldu. Ben de biliyorum onu Nurbanu ve Sokullu Mehmet'in öldürdüğünü. Lakin bunu ispatlayacak bir kanıtımız yok. Bu çok ağır bir itham. Haseki Sultan'ı bununla suçlarsak, sadece tepki çekeriz. Nurbanu yılanı bir şekilde sıyrılır işin içinden. Lakin merak etme. Yakında sarayımıza dönüyoruz. Kocanın kanı yerde kalmayacak!"

_TOPKAPI SARAYI_
Has Oda'nın kapısı çalar. Lakin ses veren yoktur. Kapı açılır Nurbanu endişeyle içeri girer. Etrafına bakınır, Lakin Selim'i göremez. Terasa çıkar, yerde yığılmış olan Selim'i görür. Bir çığlık atar. Sonra ağlayarak ağalara seslenir. "Hekim çağırın!" Ağalardan birkaçı gelir, Sultan Selim'i kaldırırlar, yatağına yatırırlar. Gazanfer Ağa hekim çağırmaya koşar. Haremden koşarak geçerken Esmahan ve Gevherhan ile karşılaşır. Sultanlar ne olduğunu sorar, Gazanfer aceleyle anlatır ve hekim çağırmaya gider. Esmahan ve Gevherhan Has Oda'ya koşarlar. Haremdeki cariyelerin hepsi dizilmiştir, konuşmaya başlarlar hünkar hakkında "Sultan Selim hasta mı yoksa? , Ne olacak şimdi, daha tahta yeni geçmişti..."
Has Oda'ya varan hekimbaşı ve Gazanfer içeri girerler. Hekimbaşı muayeneye başlar.

_MANİSA SARAYI_
Haremde Safiye Hatun hakkında dedikodular başlamıştır. "Sırtı yere gelmez artık, Şehzade doğurdu Murad da çok ilgili..." Haremde cariyeler konuşurken Safiye Hatun haremin önünden geçmektedir. Dedikoduların bir kısmına kulak misafiri olur, kendisinden "Safiye Hatun" diye bahsedildiğini duyunca hareme girer. Hatunlar yerlerinden kıpırdamadan
gözlerini Safiye'ye diker. Safiye Hatun kızarak ve bağırarak:"Bakıyorum diliniz pek uzamış, işten güçten çok gıybet yapar olmuşsunuz! Unutmayın ki Manisa Haremi'ni ben yönetiyorum ve hepiniz bana hizmet etmek zorundasınız." Hatunlar alay eder, bıyık altından gülmeye başlarlar. Safiye iyice sinirlenir. O anda hareme giren ağalardan biri bağırır:" Hatunlar! Bu ne saygısızlık, karşınızda şehzade anası koskoca bir sultan var! Derhal geçin sıraya eğilin."
Hatunların yüzü düşer, istemeye istemeye sıraya geçer ve eğilirler. Safiye sorar:"Adın ne senin ağa?"
Ağa:"Adım Bülbül, sultanım. Sizin sadık kullarınızdan biriyim." der ve eğilir. Safiye gülümser, hoşuna gitmiştir. Lakin sonra ciddileşir ve emreder:"Bülbül Ağa, bu hatunların hepsine yirmişer sopa falaka vurun, akılları başlarına gelsin." Bülbül, arkasında duran ağalara işaret verir, ağalar hatunları götürürler falakaya. Hatunlar götürülürken yalvarırlar:"Bağışlayın sultanım, cahillik ettik, biz ettik siz etmeyin..."
Safiye oralı olmaz ve odasına geri döner.
_ŞEHZADE MURAD'IN ODASI_
Şehzade Murad, lalasıyla birlikte sancağın işlerini halletmektedir. Lala Ferruh Paşa, Nurbanu'nun has adamlarındandır. Şehzade Murad belgeleri incelerken, lala konuya girer: "Şehzadem, valideniz Nurbanu Sultan, payitahttan en güzel hatunları sizin hareminize yolladılar. Bu gece de bir eğlence tertip edilmesini istediler."
Murad:"Bunları benimle konuşma lala, bilirsinki haremi Safiye yönetir. Bu hususları onunla danışabilirsiniz." Lala Ferruh, utana sıkıla:"Lakin şehzadem, Safiye Hatun'un bunlardan haberi olursa, mutlaka engel olacaklardır."
Murad güler. "Lala, ne zamandan beri harem işlerine karışır oldunuz, (imalı imalı devam eder) Hem sizin asıl sadık olmanız gereken kişi benim, validem değil."

Muhteşem Yüzyıl : Kadınlar SaltanatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin