VI

362 114 144
                                    

"Yarın görüşmek üzere." Çalıştığım kitapçıdan çıktığım sırada telefonumdan gelen arama sesiyle bir elimi çantamın içine attım ve telefonumu elime aldım.

"Alo, Bay M."

"İyi akşamlar, hanımefendi, müsait miydiniz?"

"Müsaitim, tabi. Konu ne?"

"Bende tam onu soracaktım, şu bana verdiğiniz kapağı yırtılmış ve sayfaları sararmış kitabın konusu ne?"

"Bunu bana sormak yerine bir kaç sayfa okuyup siz anlayabilirdiniz."

"Dürüst olmak gerekirse eskimiş, bakımsız bir kitabı okumak pek içimden gelmedi."

"Kitabın adına baktınız mı, Bay M?" Yüzümde bir tebessüm vardı.

"Baktım fakat yabancı bir dil olduğu için anlayamadım.

"Orgullo y Prejuicio*"Dedim hafif aksanlı çıkan sesimle. "Bizim dilimizde; Gurur ve Önyargı."

Telefonun öbür ucundan bir şaşkınlık nidası yükseldi ve aynı ses hayretle konuşmaya devam etti. "Kitabın kapağının ve sayfalarının bilerek o şekilde basıldığını söylemeyin bana."

"Bazen çok zeki oluyorsunuz, Bay M." Evimin olduğu sokağa girerken tekrar konuştum. Neredeyse bütün yolu telefonla konuşarak gelmiştim. "Önyargılarınızı bir kenara bırakın ve o kitabı okumaya başlayın, bayım, bir kaç saat sonra kitap hakkındaki görüşlerinizi almak istiyorum. İyi akşamlar."

*

"Bayan V?"

Telefonu hoparlöre alıp masanın üzerine bıraktım. "Kitabı okudunuz mu, Bay M?"

"Tabiki okudum. Keşke daha önce okusaydım. Büyüleyici bir kitaptı..." Başka bir şey söylemeye çalışıyormuş gibi soluklandı bir kaç kere.

"Ve çok pişman oldum, önyargılı davrandığım için. Hiç hoş bir hareket değildi."

"Pişman olmanız güzel ama merak etmeyin tek önyargılı davranan siz değilsiniz, dünyadaki bir çok kişi sizinle aynı pişmanlığı yaşıyor."

"Onlarda mı kitapları kapağına göre yargılıyor?"

"Yalnızca kitapları değil." Güldüm, hissetmedim güldüğümü. "Ruhları da etten giysilerine göre yargılıyorlar."

"Nasıl yani, biraz daha açık konuşur musunuz?"

"Kalıpları vardır onların, o kalıba uymayanların isimleri vardır. Elbisesi biraz büyüktür ruhuna, şişko derler. Ya da giysisi çok dar gelmiştir, kemikleri batmıştır bedenine. İskelet oluverir birden. Yılların izleri yüzünde çıkmışsa, çirkin olursun. Bak, hatta bu yüzden makyajı icat ettiler. Ruhunun güzelliğini gizlemek için."

"Ama," Derin bir nefes aldı. "Ne diyebilirim bilmiyorum. Bu çok kötü."

"Öyle ama şaşırmamak lazım. İnsanlarda kitaplar gibidir; kimse kapağını beğenmediği bir kitabı okumak istemez. Bu yüzden ruhlar çürür, hiç keşfedilmeden."

ölümün kütüphanesi | kısa hikâyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin