Belki de yıllar sonra çok şey değişecek. Belki de bu şehirde olmam. Belki de şimdiki kadar bile mutlu olamam. Kim bilir belki de mezar taşının birinde ismim yazılı olur. Şimdinin bir planını yapamayan bir insanken yıllar sonrasının planını yapmayı beklemiyordum kendimden. Hiçbir garantisi yok hayatın aslında ama bildiğim tek şey var ki oda aradan ne kadar zaman geçerse geçsin yine aklıma geleceksin. Yıllar sonra bir gece tavana bakarken, sabah uyandığımda veyahut güzel bir sohbetin ortasında ansızın aradan geçen zamana inat gözlerimin önünden geçeceksin. Belki o zaman şimdiki kadar etkilemeyeceksin beni ama üzüleceğim yinede sana. En çokta bize. Bir saat sonrasında ne olacağına dair fikrim yokken,seneler sonra bile senin bende bıraktığın enkazın içinde olacağımı bilebiliyorum. Sen aylar öncesinden benden gitmişken ben seneler sonrasında bile senden gidemeyeceğim.
[15 day.]/3
Okulun bahçesinden içeri adımlarken, yorgunluktan bitap düşen bedenimi bir kukla gibi ayakta tutmaya çalışıyordum. Titreyen bacaklarım az sonra yere yığılacakmış hissi yaratıyor, aklım sürekli Jin'le nasıl birlikte olacağını düşünüyordu.
Tanrı aşkına nasıl sevmediğim birini seviyormuş gibi yapacaktım? Bu dolandırıcılıktan başka birşey değildi.
Tek bildiğim onu sevmeye çalışacağımdı. Oysa zaten birini seviyordum. Bu kalbime işkence etmekten fazlası değildi. Ruhumu tekrar tekrar kanatmaktan zevk alır hale gelmiştim.
Sıkıntıyla iç geçirdim ve hiçbir şeyden haberi olmayan Rosé'yi özlediğini belli etmediğini bildiğim ailesinin yanına göndermiştim. Birkaç gün izin almış okula gelmeyeceğini söylemişti.
Onu fazlasıyla yoruyor olmalıydım ve bu zaten bitmeyen dertlerimden sadece bir tanesiydi.
Okul binasına vardığımda Taehyung'la beni aynI sıraya koyan edebiyatçıya saymadığım lanet kalmamıştı. Hiçbir şey bundan zor olamaz derken altın tepside daha kötüsü sunuluyordu. Ve ben seve seve almak zorunda kalıyordum.
-"Lisa."
Karşımda durmuş, bana seslenen Jennie'yi fark edince şaşırarak etrafa baktım. Bana mı diyordu? Yoksa ben olmayan şeyleri duymaya mı başlamıştım?
Gergince kasılarak, derince bir nefesi ciğerlerime doldurduğumda, bana doğru ilerlemeye başlayan Jennie adımlarını , tam olarak önümde sonlandırdı.
İçimde en ücra köşede duran, kabuk bağlamaya yüz tutan yara acımaya başladı. Sevdiğim adamı seven arkadaşım... Ona kendi ellerimle sevdiğim adamı verdiğim arkadaşım... Canımı hiç olmadığı kadar acıtan arkadaşım.
Çekik gözleri bir süre yüzümde gezindi. Tepesinden sıkıca topladığı saçları onu daha da ürkütücü gösterirken benden kısa olan boyu ondan bu denli korkmamın saçmalığını hatırlatıyordu.
Yine fark etmeden bir halt mı yemiştim?
-"Teşekkür ederim Lisa."
Dedi yüzündeki ciddiyet içten bir gülümsemeyle bozulurken.
-"Taehyung'la sen konuşmuşsun."
Duyduğum isim bile tırnak uçlarıma kadar gerilmemi sağlarken, hiçbir şeye anlam veremeyerek kaşlarımı çattım.
Taehyung'la konuştuğumu nereden biliyordu?
Nereye kadar biliyordu?
-"Anlamadım."
Dedim gözlerimi anlam veremeyerek onda diktiğimde.
Yüzündeki gülümseme şirince büyüdü. Onu böylesine mutlu görmek biraz olsun rahatlamama sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nobody saw him die, Taelice
Fanfic"Herhangi bir gecenin herhangi olmayan bir saatinde, Saat tam 4'te."