Violetta Castillo
19.12.2014
“ Ne yani , gitmeyecek misin ?” Francesca elindeki kartı sehpanın üzerine bıraktı . Şimdi ise anlamayan gözlerle bana bakıyordu .
“ Gitmem için bir sebep söyle ? “ dediğimde duraksadı ardından koltuktan sıçrayarak ellerini önüne birleştirdi. Yüzüne yayılan gülümsemeden ne düşündüğünü anlamıştım ve o daha bir şey söylemeden gözlerimi devirdim . Yine şu ruh ikizi saçmalıklarından bahsedecekti .
“ Belki de kaderindeki kişi odur ?” dediğinde 12 yıllık arkadaşımı çok iyi tanıdığımı bir kere daha anlamış bulundum. Oturduğum yerde daha da yayılarak gözlerimi bozuk duvar saatime sabitledim . Saat ona göre şu an altı falan olmalıydı . Keşke , keşke zaman da bozuk saatler gibi bir noktada takılı kalsa ve hiç kıpırdamasa … Bende isteğimi yapsam . Kimse bana karışmadan , hiçbir sorumluluğum olmadan .
“ Yine başladın şu aşk hikayesi saçmalıklarına. Bana masal anlatma Fran . Bir peri masalının içinde değiliz. Toz pembe değil her yer. Aşk şu zamanlarda yok . Erkeklerin çoğu güzel bulduğu kızları becermek için uğraşırken , diğer kızları ise öylece kullanıp atıyorlar. Gönül eğlendiriyorlar. Kızlar da farklı sanki … Hepsinin ayrı bir yeri oynuyor erkek görünce. Gerçekten tiksiniyorum şu dönemdeki aşklardan . “ dediğimde haklı olduğumu biliyordum . Francesca her zaman fazlasıyla inanırdı böyle şeylere. Ben ise uzun zaman önce bırakmıştım aşkı aramayı . Uzun zamandan kastım , iki yılcık sadece. Ama o iki yıl benim şu an bu konumda olma nedenimdi.
“ Herkes aynı değil ki. Çocuk sadece sana teşekkür etmek istemiş.” Dediğinde ufak çaplı bir kahkaha atarak eski kanepeden kalktım .
“ O çocuk dediğin kişi LTM Yayın Evinde çalışıyor. Oradaki çalışanlara ayda ne kadar veriyorlar biliyor musun ? Bense Perdido’da bulaşıkçılık yapıyorum . Oradakilerin hepsinin burnu havadadır. Gidip de iyice ezdirmek istemiyorum kendimi. Zaten şemsiyeyi verdiğimde de öylece suratıma bakıp teşekkür etti . Şu tipime bak . Cinderella değilim tamam mı ? Birden sihirli bir peri karşıma çıkıp beni bir prensese dönüştürmeyecek . “
Suratını asıp kanepeye geri oturdu . Bende sehpanın üzerinde duran karta kaçamak bakışlar atıyordum ki dayanamayıp tekrar okudum . Normalde kartı atardım ama elim gitmiyordu çöp kutusuna . Atmak istemiyordum sebepsizce. Derin bir iç geçirip isim zihnime kazınana kadar tekrar tekrar okudum . Dikkatli baktığımda bir numaranın yazılı olduğunu fark etmiştim . O kadar küçük yazılmıştı ki.. Bunca zaman onu orada nasıl görmediğimi merak etmiştim doğrusu.
“ Ee peki bu akşamki maskeli baloya geliyorsun değil mi ? Biliyorsun Federico düzenliyormuş . Yani benim kuzenim .” diyen Francesca üzerine odaklamıştım gözlerimi şimdi ise.
“ Kuzenin mi ? Neden ben hiç duymadım ?” dediğimde gözlerini devirdi.
“ Çünkü ondan nefret ediyorum . Bir arkadaşı için düzenliyormuş galiba. Eğlencesine gidelim . Hadi lütfen.”
Biraz duraksayıp düşündüm. “ Ertesi gün izinli olsam bile yine sabah yedi gibi kalkmak zorundayım . Her şeyden önce , giyecek kıyafetim yok . En iyisi Camila ile gidin siz.”
“ Kıyafet işini kafana takma . Cami ve benim her zaman bir çözümümüz vardır . Hadi sen bunları düşünme. Bir gece izin ver kendine. Zaten çok çalışıyorsun .Kabul mü ?” Derin bir iç geçirdim.
“ Kabul.”
Leon Vargas
19.12.2014