2. Bölüm - Vazgeçmek -

581 31 9
                                    


Violetta Castillo

 
22.12.2014

Yokluğun koca bir boşluk , boşluğun içine yuvarlanan ben. Ve ben seni , gelecekmişsin gibi bekliyorum . Yüzündeki gülümsemeyi bir daha göremeyecekmiş gibi , dudaklarına asla konduramayacağım o öpücük … Ve sensizliğin verdiği acı ile her gün yüzsüzce ışıldayan güneşin aydınlattığı hayata gülümsemeye çalışan ben.  Peki sen neredesin ? Gelecek misin ? Acaba bakabildim mi gözlerine … Yoksa sonsuz mutluluğu içine hapseden yeşillerini asla görmedim mi ? Her şey sensiz bu kadar eksikken , söylesene sen neredesin ? “   

Kitabı yavaşça kapattım .  Yavaşça kenara bıraktım . Deniz havası , ciğerlerime dolarken o geceyi düşünüyordum. O olduğundan emin değildim. Aslında , o olup olmadığını tam kestiremeden gitmem gerekmişti. Eğer gitmeseydim , işler saçma bir hal  almaya başlayacaktı . Üzerinden üç gün geçmesine rağmen , atamamıştım kafamdan .Şimdi ise kafayı aşk romanlarıyla bozmuş bir tipe bürünmüştüm işte. Okuduğum aptal aşk hikayeleri için günde kaç tane göz yaşı döktüğümü bilmiyordum bile … Bir tanesinin de sonuna gelmiştim işte. Francesca yüzündendi her şey. Ondan kitap istemiştim . Sonra elime bir kitap tutuşturdu . . Perdido ‘da çalışırken bile mutfakta oturup okuyordum. Şu son altı gün içerisinde tek yaptığım şey işten eve döndükten sonra pelüş battaniyeme sarılıp kavanoz dolusu çikolata kaşıklayıp , bulabildiğim kadar ağlamaklı aşk filmlerini motora bağlamış gibi durmadan izlemek . Francesca ve Camila endişelenseler de bu halime , bir şeyim olmadığını söylüyordum onlara. Aslında bir şeyim yok. Gerçekten .  Kronik ergenlik yaşıyor olabilirim mesela. İnsanlar ergenliği 18’inde atlatmasına rağmen ben belki de yeni girmişimdir ? Kafamı silkeleyerek saçma düşüncelerimi kafamdan attım . Ayaklarımı suya değdirdiğimde donduğumu hissettim . Buenes Aires’te Aralığın ortasında , tahta iskelenin üzerine oturup ayaklarını denize sokan aynı zamanda kitap okuyan salak bir kız . Şu anki durumumu açıklayacak en doğru cümleydi bu .  Bana doğru yaklaşan adımlar tahta iskelede yerini gıcırtılara bırakıyordu . Kafamı çevirdiğimde yirmili yaşlarda bir çocuğun yanıma doğru yaklaştığını fark ettim. Onu gördüğümü görünce daha da hızlandı ve yanıma geldi. Boynundaki atkıyı çıkartıp bana sarmaya başlayınca şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemez halde donup kalmıştım . Sonunda aklım başıma geldiğinde onu ittirdim .

“ Ne yapıyorsunuz?”  dediğimde kaşları çatılmıştı.

“ Lütfen , yoksa zatürre olacaksınız …”  dediğinde gözlerine baktım . Denizin maviliğine meydan okuyordu sanki gözleri. Kötü niyetli olmadığını anladığım zaman , onu ittirmeyi de kesmiştim .

“ Teşekkürler”  diye mırıldandığımda gülümsedi.

“ Rica ederim . Tomas ben . “  deyip elini uzattı. Yere çömeldiği için tokalaşmamız kolay olmuştu .

“ Violetta.” 

“ Ne yapıyorsun burada ? Hava neredeyse eksi derecelerde. Üstelik üzerindeki bu incecik montla ? Sanırım ciğerlerini üşütmeden önce kafanı falan da üşüttün sen ?” dediğinde şaka yapıp yapmadığını pek kestiremesem de gülümsedim. Dişlerimi de göstermemiştim . O derece rol yapacak havam yoktu.

“ Benim gitmem gerek. Atkı için sağ ol . Numaranı verirsen daha sonra atkını iade edebilirim ?”  dediğimde başıyla onaylayıp ceketinin cebinden çıkarttığı kalem ile avuç içime numarasını yazdı. Bende iskelenin kenarına bıraktığım ayakkabılarımı elime alarak koşmaya başladım .Neden böyle şeyler beni buluyordu hep ?Ama düşününce , benim Leon denen çocuğa şemsiyemi vermem gibi olmuştu bu. Kötü bir amacı yoktu . Yine de koşmaktan vazgeçmedim . Önüme bakmadan koşuyordum . Soğuk rüzgar  saçlarımı uçurdukça içime da

Bir Külkedisi MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin