The Night We Met ❧ Rosékook

0.6

Herkese yeniden selamlarrrrr

Gözümü açtığım gibi Rosé aşkımın teaserını gördüm hemde ne haldeeeee!!! Resmen dekolte var birtanemde ya lflggşgğ şoktayım ve tekrar tekrar aşık oluyorum!!!

Ayrıca 1k olmuşuzzzzz!!! Çooook mutlu oldum çokkk teşekkür ederim ilginizden dolayı kitabımı sevmiş olmanıza da çok sevindim umarım hepsi böyle ilerleriz

Sınır koymayı şuanlık çok düşünmüyorum çünkü ilk bölümlere göre gelen oy sayıları beni mutlu ediyor ama birazcıkkkk yorumları da arttıramaz mıyız acabaaa??? Yorumlar yükselmezse sınır koyacağım :/

Seveceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızı etiketleyebilirsinizzz

İyi okumalar...

Kış aylarına yaklaşmakta olduğumuz gerçeğiyle üzerime kalın bir kazak elbise giydikten sonra dizlerimin biraz üzerinde olan çizmelerimi ayağıma geçirdim.

Sarı saçlarımı salık bırakarak ortadan ayırdıktan sonra hafif bir makyaj yaparak parfümümü sıktım ve uzun askılı çantamı elime aldım. Duvara asılı oldukça geniş aynama son kez bakıp vücudumu süzerken gözlerim son zamanlarda alışkanlık olmuş gibi yine karnıma kaymıştı. Hiçbir belirti yoktu ama orada bir canlının varlığını hissetmek bile hoşuma gidiyordu. Yavaş yavaş onu kabullendiğimi ve alıştığımı hissediyordum.

Parmaklarımı karnına dokundurup hafifçe okşadıkça sonra gülümseyerek gözlerimi aynadan çektim ve üzerime kalın bir mont geçirdim. Üşütmek en son isteyeceğim şey bile değildi.

Odamdan çıkıp aşağıya inmek için merdivenlere ulaştığımda odasından çıkan annemle göz göze gelerek adımlarımı durdurdum.

"Nereye?"

"Dışarı çıkıyorum?"diye kaşlarımı kaldırarak sordum. "Bir sorun mu var?"

"Kiminle?"diye sorarken bir yandan da topuklu ayakkabılarının tıkırtısıyla yanına kadar geldi.

"Jungkookla buluşacağım."

"Ne için?"

Annem çatık kaşlarıyla yüzümü incelerken göz devirmemek için kendimi zor tuttum. "Nişanlım olduğu için olabilir mi?"

"Parmağında bir yüzük göremiyorum, dolayısıyla hala daha nişanlı sayılmazsınız değil mi?" Gözleri kısa bir saniye parmaklarıma kaydıktan sonra tekrar gözlerime çevirdi ateş saçan gözlerini.

İstemsizce iki elimi önümde birleştirerek gözlerimi kaçırdım. "Gizli bir ilişki olduğu için yüzüğü takmıyordum ama iyi hatırlattın, artık takabilirim."

Umarım git şimdi tak demezdi çünkü söyleyecek başka bir yalanım kalmamıştı. En yakın zamanda yüzük almam gerekiyordu.

Annem şüpheli gözlerini üzerimde dolaştırdıktan sonra geriye adımlayarak yolumu açtı. "Yüzüğünü tak, umarım küçük bir şey değildir."

Derin bir nefesi üfleyerek başımı salladım ve merdivenleri inmeye başladım. "Acelem var, akşam geldiğimde yüzüğü görebilirsin."

Annemin onaylayan mırıltıları eşliğinde merdivenlerden inerek kapıya ulaştım ve kendimi hızlıca bu kasvetli evden atarak arabama yöneldim.

Jungkooka attığım konuma kısa sürede ulaşarak arabamı valeye teslim ettiğimde arkamdan adımı seslenen kalın bir ses duyduğumda vücudumu arkama çevirdim.

"Jiwon?"

"Selam Roseanne."diyerek adımlarını tam önümde durdurdu ve gülümseyerek gözlerime baktı.