Sarper'in suratı bir önceki haline göre daha canlı duruyordu. Ne konuştuklarını bilmesem de Canan her ne dediyse ona kendini iyi hissettirmesini sağlamıştı. Sarper'i tanımaya başlamıştım. Ne düşündüğünü bilmesem de kalbinde kötülüğün olmadığını hissedebiliyordum. Pars'ın dedikleri Sarper'i konuşturmuştu.
"Ben gelirim ama sizi bilemem." Gözlerime bakarak söylemişti. Yanımdan ayrılmak istemeyen birine sunulacak en güzel teklifti. Bende olsam kesinlikle kabul ederdim. Sarper'in kafasında minik şeytanların dolaştığını bana kırptığı gözünden anlamıştım. Bu davranışı beni yeterince geren bu ortamda oldukça uyandırmış, sandalyeme daha çok yerleşmemi sağlamıştı. Masanın üzerinden, kendime çektiğim elimi uzanarak tuttu.
"Sen bana çok iyi geliyorsun Umay. Benden uzaklaşma hiçbir zaman."
Sandalyesinden kalkıp iki avuç arasına sıkıştırdığı elime, yumuşak bir öpücük bırakıp geri yerine oturdu. Sol gözümde hali hazırda bekleyen yaşa engel olamamıştım. İki elimle elini bu sefer ben tuttum.
"Bana değer verdiğin için teşekkür ederim. Beni öyle çok utandırıyorsun ki bazen sana diyecek bulamıyorum. Beni mutlu ediyorsun."
Ağzımdan çıkan kelimeler kalbimdeki durumun yansımasıydı. Ne eksik ne fazla olduğu gibi ona bildirmiştim. Beni böyle güzel sevdiği için şanslıydım. Sözlerim üzerine birdaha elimi öptü. Bir daha bir daha. Canan'ın kelimeleri üzerine ellerimiz ayrıldı.
"Kıskandım." Dudaklarını büzerek söylediği bu sözler şaka amaçlı söylediğini yeterince belli ediyordu. Sırtıma kolunu atıp, sırtımı sıvazlarken beni yeniden utandıran bir başka cümle duydum
"Gerçekten birbirinizi tamamlıyorsunuz." Canan'ın ağzından çıkan kelimeler bugüne özel bana fazla samimi geliyordu. Bu sözü üzerine içimde oluşan sevgi katmanına bir basamak daha eklenmişti. Sarper ile gözlerimiz birbirinde ve bir an olsun kaçırmıyorduk. Yüzündeki benim görebileceğim gülümsemesi, herkesin görebileceği şekilde suratına daha net yayılmıştı. Parlak dişleri uzun süreden sonra ilk defa kendini bu denli net gösterebilmişti. Sarper'le olduğum için çok mutluydum. Kalbimi ona açtığım için çok mutluydum. Onu tanıdığım için çok mutluydum. Ben onunla mutluydum. Canan'ın sözleri yüzümdeki gülümsemeyle ona bir teşekkür göndermişti. Yumduğu gözlerinde bir başka his bulamamıştım. Sevinçten başka. Canan samimiydi. Canan'ın sürat ifadesi bizden farklı değildi. Sıcak bir tebessüm vardı. Merak ettiğim surata dönmek istedim. Gözlerim Pars'ın gözleri ile buluştu. Gözlerindeki koru gördüm. Yüzü, beyaz tenine göre daha kırmızılaşmıştı. Dudaklarını birbirine bastırmasıdan dolayı, dudaklarının üzerindeki kırışıklıklar görünüyordu. Yüzündeki ifade sinirlendiğini gösteriyordu. Hoşuna gitmeyen bir şey vardı. Derin bir nefes aldı. Kafasını arkaya yatırarak sol gözünü ovaladı. Stresliydi. Sıkılmış gibi duruyordu. Yüzündeki hoşnutsuzluğu neden bu kadar net görebiliyordum. Kimsenin göremediği şeyleri görmeye başlıyordum. Bu manzaraya son vermek istiyordum. İçimdeki başka hisleri uyandırmadan çok hızlıca bir son gerekiyordu. Bakışlarımın birdaha onu bulmamasını diledim.
Sohbetimiz devam ediyordu. Saate baktığımda baya geç olduğunu gördüm. Neredeyse 3 saate yakındır, yiyip, içip, sohbet ediyorduk. Pars'ın hiç konuşmamasını Canan konuşmayı pek sevmiyor olarak yorumlamıştı. Masaya gelen hesaba Sarper daha elini cüzdanına atmasına izin vermeden, Pars ücreti garsonla göndermişti. Canan'la birlikte kalkıp onları arkamızda bırakarak arabaya doğru yürüdük. Yol boyunca bana Pars ile aşkından söz etmesine gerçekten tahammülüm kalmamıştı. Telefonum çalıyor diyerek yanından uzaklaştım. Biraz ileriye giderek Derin'e mesaj yolladım.
"Evde misin?" Gönder.
Omuz üstünden Canan'a baktığımda kapıda Pars ile konuşuyordu. Canan'ın bana arkasının dönük olması, yüzünü görebilmemi engelliyordu. Pars'ın yüzünü net görebiliyordum. Beni fark edince bakışları beni buldu. Yeniden göz göze gelmiştik. Yüzünde memnuniyetsiz bir ifade vardı. Arkasından gelen Sarper'i görünce onlara doğru ilerledim. Pars'ın gözlerine bakarak ilerliyordum. Pars'ın birden gerilen vücudu dikkatimden kaçmamıştı. Sanırım ona gideceğimi düşünüyordu. Tam yanınden geçip Sarper'in dibine gidim. Sarper'den beklemediğim bir hareketi görmüştüm.
Elimi tutmuştu. Geri çekemezdim. Sonuçta bir birlikteliğimiz vardı. Hoşlandığım adamdan başkası değildi. Elimdeki, elini sıkıca bende tuttum. Gözleri ellerimize kaydı. Yanağıma uzanıp öptü. Beni arkasından götüren Sarper'i takip ettim. Canan'ı öpmek için elini çeken Sarper'i izledim. Geri çekilerek teyzesi ile benim de vedalaşmamı istiyordu. Sarper'in arkasından bende Canan'a sarıldım. Pars'a elimi vermeye niyetim yoktu. Maalesef elini uzatmıştı. Sıkmazsam dikkat çekeceğinden şüphem yoktu. Pars'ın elini sıkarken benim duyabileceğim bir ses tonuyla aynen şunları söyledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARDIMCI
RomanceHayatın sana iyi, kötü ne getireceğini bilmeden, yürürüz yollarımızda. Bazen tehlike kanımızı dondurur bazen ise yoğun hissedilen arzu duygusu çeker kanımızı. Onun kanı çekiliyordu bu tehlikeli yolda? Ne yapmalıydı peki bu tehlikeli aşkın sonunda? D...