Miray'dan. İlk Gün..

601 33 2
                                    


Sabah kalkmamız gereken saatten tam tamına bir saat önce kalkmıştık. Neden mi? Ah, çok yavaşmışım da ilk günden geç kalkmak istemiyormuş Leyla hanım. Söylenerek giyindikten sonra mutfağa doğru ilerledim. Kızlar sandviç hazırlıyorlardı. Bende dolaptan meyve suyunu çıkardım ve bardaklara koydum. Daha ilk lokmamı çiğnemeden kızlar sandviçin yarısına gelmişlerdi. Ah hadi ama atlı kovalamıyor kii ! Sanırım ben bunu dışımdan söylemişim ki İrem '' Atlı kovalamıyor ama biraz daha yavaş yersen seni burada bırakırız'' dedi. Kötü arkadaş. Ona sevimli bir bakış atıp sandviçime saldırdım. İkisi de hayatımda olduğu için çok şanslıyım. Arkadaştan öte kardeş gibiler benim için. Ben kendi kendime bunları düşünürken Leyla kolumdan çekerek kapıya götürdü beni. Hızlıca dışarı çıktık. Tuttuğumuz ev üniversiteye yakındı. Kapıdan içeri girerken o kadar heyecanlandım ki. Ne de olsa hayalimizde ki okulu kazanmıştık. Farklı bölümler de olsa..
Kızlarla kendi bölümlerimize gitmek üzere ayrıldık. Panodan sınıfımı bularak en arkalara yerleştim. Açıkçası pek arkadaş canlısı değilimdir. Ama sanırım kabuğumdan çıkmam gerek artık. Yanımdaki kıvırcık saçlı kıza dönerek elimi uzattım ve '' Merhaba ben miray '' dedim. Kocaman gülümseyerek '' Bende ayça memnun oldum '' dedi uzattığım eli sıktı. Çok geçmeden sohbet etmeye başlamıştık bile. Sohbetimiz hocanın gelmesiyle bölündü. Bize kendini tanıtarak bu yıl uygulayacağımız planı anlatmaya başladı. Pür dikkat hocayı dinlerken, kumral yeşil gözlü bir çocuğun beni izlediğini farkettim. Aman Allahım bu neydi böyle ?! Ben seni daha önce nasıl farketmedim. Gür,dağınık alnına düşen kahverengi saçları; uzun kirpiklerinin altındaki o yeşil gözleri; biçimli dudakları.. Yıllardır hayalini kurduğum çocuğun aynısıydı bu. Saçmalama miray kendine gel diyerek kafama iki yana salladım . Sanırım çocuk bunu görmüş olacak ki kendi kendine güldü. Ne yani senin bir de gamzen mi var ? Bu yıl biraz zor geçecek gibi gözüküyor. Daha fazla rezil olmamak adına önüme döndüm ve her ne kadar zor olsa da hocayı dinlemeye devam ettim.
Ders bitiminde bu olanları anlatmak için hızlıca kitaplarımı aldım. Tam kapıdan çıkacakken az önce ki kumral çocuk benden önce davrandı omzuma çarparak kapıdan çıktı. Çenemi tutamadım ve '' Edebiyat bölümünde okuyorsun az nezaket öğrensene lazım olur '' diye bağırdım arkasından. Söylediklerimi duyunca durdu. Bana döndü. Tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki bir şey demesine fırsat vermeden yanından geçip gittim. Ve sırıttım. Zafer benimdir !!
Yüzümdeki sırıtışla kantine girdim. Leyla beni görünce el salladı. İrem heyecanlı bir şekilde sınıfındaki bir çocuğu anlatıyordu. '' Oo beyefendiye bak laf sokmuş birde'' diyerek araya girdim. Biraz daha bu hakkında konuştuk ama benim aklım az önceki yaşadığım olayda kalmıştı. Hala gülüyordum. İrem bunu farkedip '' Hayırdır kimi düşünüyorsun böyle '' dedi. Gülmeye başladılar. Bende olanları anlattım. '' En büyük aşklar nefretle başlar '' deyip dalga geçmeye başladılar. Bende başta her ne kadar kızsam da sonradan dayanamayıp onlara katıldım. Kantinde biraz daha vakit geçirip eve gittik. Biraz dinlendikten sonra akşam yemeği hazırlamak için mutfağa geçtik. Birkaç malzemenin eksik olduğunu farkedip markete gittim. Döndüğümde kızlar hala mutfaktaydı. Mutfağa girince Leyla market poşetini karıştırırken '' Hani pirinç ? '' diye sordu. Ve ben tabiki de her zaman olduğu gibi bir şeyleri almayı unutmuştum. ''Ne var yani unutkansam bilmiyor musunuz zaten unutkan olduğumu ''diyerek geçiştirdim. Leylayı da bir yandan kapıya doğru sürüklüyordum. Nihayet Leylayı da markete gönderince bende doğru İremin yanına gittim.

Her Şey Çok SevmektenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin