bambam tutarsız ve çoğu zaman şiddete başvuran bir genç değildi, annesi onu çoğu durumda şiddetin son çözüm yolu olduğu düşüncesiyle büyütmüştü.
bambam'in hâlâ gelişmekte olan muhakemesinin mevcut durumuna bakıldığında onun 'çoğunluk' olarak adlandırılmaması çok kötüydü.
"onu yok edeceğim, ciddiyim. kendini kim sanıyor da yugyeom'u ağlatıyor?"
"teknik olarak sen de onu ağlattın."
"uhm, jack... sanırım bu yardımcı olmuyor." jinyoung sadece çinli olanın duyabileceği şekilde mırıldandı.
"her şey açık, şeftali." jackson omzunu silkti. "önemli olan bam'in ona karşı dürüst olması ve özür dilemesi."
bambam elmasını ısırmadan önce başını salladı.
"yüzünü parçalamak istiyorum!"
"kimin?" jaebeom onları bir gülümsemeyle selamlayan erkek arkadaşıyla el ele bir şekilde masaya geldiğinde sordu.
"mark hyungun."
"evde her şey yolunda mı, neden ölmek istiyorsun?" jaebeom, bambam dışında herkesi güldürürken devam etti. "ah, hadi ama, gerçekten mark hyungun yüzünü parçalayabileceğini düşünüyor musun?"
"benim mi?"
jackson ve jinyoung, bambam ve youngjae'nin arkasında duran çocuğu görünce şokla gözlerini büyüttüler.
"gerçekten yüzümü parçalayabileceğini düşünüyor musun bam?"
bambam, mark'ın sesini duyduğunda herhangi bir korku duygusu hissetmedi, ne de olsa dev bebeğine gözyaşı döktüren soytarının tekiydi.
"bana meydan mı okuyorsun?" bambam, mark'la yüzleşmek için ayağa kalkarken jaebeom onu tuttu ve geri çekti. "bırak! benimle alay etmenden bıktım."
"alay? neyin alay etmek olduğunu sana söyleyeyim." mark, bambam'in önüne geçmek için masanın etrafında yürürken konuştu. paylaştıkları bakışlarda arkadaşça hiçbir şey yoktu. "uzun bir süre benden hoşlanıyormuş gibi davrandın ve bunun için cesaretimi topladığımda birden kapıyı yüzüme kapattın. bu ne demek oluyor?"
"hangi noktada senden hoşlanıyormuş gibi davrandım? sana yakındım çünkü senden hoşlanmanın yanı sıra tamamen yeni olduğun bu yerde rahat hissetmeni istedim. sonra bir anda benimle flört etmeye başladın, çok kafam karışmıştı ve buna nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum çünkü nasıl hissettiğimi biliyordum. bütün bunlar olurken yugyeom'la tanıştım, yine kafam karıştı ama... kalbim onu seçti. "
"ve bunu bana söylemedin."
"söyledim!" bambam alaycı bir şekilde güldü. "ama sen ne mi yaptın? erkek arkadaşımı bilerek ağlatacak kadar rekabet etmeye karar verdin."
"ona sadece gerçeği söyledim, böylece erkeklerin ne kadar kötü olabileceğini küçük yaşlarda öğrenmiş olur."
bambam ayağa kalktı ve bu kez mark'ı sweatshirtünün bağcıklarından yakalayana kadar onu durduramadılar.
"gerçek mi? hadi yüzüme karşı seni benim öptüğümü, benden bir öpücük çalan kişinin sen olmadığını ve karşılık veremeyeceğimi açıkça belirtmediğimi söylemeye cüret et."
mark sırıttı ve bambam onu bırakana kadar bileklerini sıkıca tuttu.
"onu ağlattığım için pişman mıyım? evet, kabul ediyorum." mark yine ciddileşirken konuştu. "ama seni öfkeyle doldurduğum için hayır, zaten hâlâ birliktesiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
giant baby |yugbam-çeviri|
Fanfictionbu dev bir bebeğin bakıcısı olan Bambam'in hikayesi. cr. @ChoiHoSeok94 ispanyolca'dan çevrilmiştir.