Kasvetli havalar şehri hep olduğundan korkunç hale getirmiştir. Bugün de o günlerden biriydi. Açık kalan perdenin aralığından gördüğüm kadarıyla bugün, diğer günlere göre çok daha kasvetliydi hava. Dorukhan'ın yanına geldiğimden beri kararmıştı bu dünya. Sanki dünya bizim bir arada olmamızın bir felaket olduğunu fısıldıyordu kulaklarımıza. Oysa ikimizde duymuyorduk dünyayı, duymayacaktık.
"Efsun, günaydın!" Elis'in uyandığını görünce yattığım yatakta doğruldum. Dün geceye dair nasıl uyuduğumu pek hatırlamıyordum ancak ben Elis'in yatağında yatarken, Elis yer yatağında yatıyordu.
"Hadi, üstünü değiştir de içeri gidelim. Annem kahvaltı hazırlamıştır." Cevap vermedim. Çünkü buraya geldiğimden beri sadece susarak onların dediklerini yapıyordum.
Ben salona doğru ilerleyecekken, Elis kolumdan tuttu. "Annem mutfaktadır." Sonra istikametimizi mutfağa çevirdik.
"Günaydın, anne!" Annesi Elis'i duyunca ona gülümseyip eliyle sandalyeleri işaret etti. "Gelin, oturun. Bende bizimkileri çağırıp geleyim."
"Lütfen bir şeyler ye artık. Yoksa grevde olduğunu düşünecekler." İstemsizce gülümsedim. "Yiyorum Elis. Takılma bunlara."
Birkaç dakikalık sessizliğin ardından ilk Dorukhan girmişti mutfaktan içeri. "Günaydın," dedi sessizce. Karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Babası ve annesi de yerlerine oturduklarında sessizlik içinde kahvaltımızı yapmıştık.
Kahvaltı boyunca kimseye belli etmemeye çalışarak ara ara Dorukhan'ı süzdüm. Çok güzel bir çocuktu. Göz yapısı tıpkı babasınınki gibiydi. Sadece göz rengini annesinden almıştı.
"Elis, evi topla kızım. İşe geç kalacağız." Neslihan Hanım'ın sesi bütün sessizliği bozmuştu. Elis hızla başını sallarken annesi ve babası mutfaktan çıkmıştı.
Elis kısa bir an Dorukhan'dan evi toplamak için yardım istemişti ancak Dorukhan, Elis'in saçlarını öpüp mutfaktan çıkmıştı.
Yaklaşık iki saat boyunca Elis ile beraber evi olabildiğince toparlamıştık. Yalnızca Dorukhan'ın odasına girmemiştik.
"Sen banyo yap istersen. Annemler geldiğinden beri banyoya girmiyorsun."
"Abin var evde. Ayıp olur."
Sırtımda ittirerek beni banyonun önüne getirip durdu. "Bir şey olmaz. Git, temizlen artık."
Dorukhan'ın odasının kapısına döndü gözlerim. Bir süre daha odasında takılırdı. Bende on dakika içinde duştan çıkarsam problem olmazdı. "Ben sana kıyafet getireceğim. Kapının yanındaki dolapta yedek bornoz var, onlardan alırsın." Başımı sallayıp kapıyı kapattım.
Banyoda işimi hallettikten sonra derin bir nefes aldım. Kabul etmeliyim ki, çok iyi gelmişti. Hemen üzerimi giyinip kendimi banyodan dışarı attım. Salondan gelen televizyon sesini duyunca oraya doğru ilerledim. Elis önündeki masaya abur cuburları dizmiş bir yandan film izliyor, bir yandan telefonuyla uğraşıyordu. Dorukhan ise hala ortalarda gözükmüyordu.
"Sen ne zaman çıktın banyodan?" Elis'in gözlerini üstümde hissettiğimde gidip yanına oturdum. "Az önce çıktım. İyi geldi, teşekkür ederim."
"Bence sen alış banyo yapma işine. Abimle gittiğinizde ne olacak? O evde diye pis mi kalacaksın?"
"Tabiki öyle olmayacak." Cümleye devam etmeyi düşündüğüm sırada bir kapı sesi duyuldu. Ardından Dorukhan'ın sesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri
Mystery / ThrillerVe kaos ortasında bir yaşam. Bu kaosu bitirmek için gün geçtikçe büyüyen bir aşk. Dünyanın karşı çıktığı iki aşık kalp. "Şşt! Hadi ağlama, bak burdayım." Baş parmaklarıyla sildi gözümden akan yaşları. "Buradayım, çiçeğim." "Bitti mi?" diye sordum s...