4. bölüm
Sona yaklaşdığımı hissetdim o an. Hayatımdaki en çaresiz zamanlarımdan biriydi. Bu macera bir gün bile sürmemişti. Ama bana yıllar gibi gelmişti. Bu kararı sadece 5 dakikada vermiştim. Keşke durup ikinci kez düşünseymişim demeyeceğim. Çünki yine yardım ederdim. Ben buyum. Kişiliğim bu. İnatçıyım. Dediğimi yaparım. Yine de yaptım. Ama sonu pek iyi bitmeyecek. Ve son en fazla 10 dakika sonra geliyor.Polisler binanın önündeki kamerayı görünce oraya yaklaştılar. Hazara döndüm. Söylemek istedim. Ama onun için bir şey ifade etmeyeceğini bildiğim için sustum. Polisler binanın içerisine girdiler. Yaklaşık 10 dakika sonra oradan çıktılar. Üzerime kelepçelerle gelmelerini bekliyordum.
-"Ne oldu?"dedim yaklaşan polise.
-"Marketin önünde bir kamera vardı. Kafenin kapısını görüyordu. Görüntülere baktık. Pelin Ayrıç'ın içeri girmesi görüntüsünden başka hiç bir şey yoktu. O da son görüntüsüydü zaten. Bir de şu yan binada bir kamera vardı. Kafenin penceresini görüyordu. Baktık oraya da. Kameralar çalışıyordu. Ama hiç bir görüntü yoktu. Anlayacağınız kamera bozuktu"
Ne? Bu kadar şanslı mıydık? Neredeyse polise sarılacaktım.
-"Hazar beyi ve sizi sorgu için karakola alacağız."
-"Sorgu zaten yapılmamışmıydı?"
-"Ceset bulunduktan sonra bir sorgu daha yapmamız gerekli"
Başımı salladım. Hazarı ve beni polis arabasına bindirdiler. Sorguya ilk beni aldılar. Hazarın bir az kendine gelmesi lazımdı.
-"Evet, Sadem hanım. Yeniden buradayız. Farklı olan şeyse şu. Artık ortada kayıp bir kız yok"
-"Malesef ki canlı bulamadık" dedim gözümden düşen bir damlayla.
-"Malesef. Şimdi başlayalım sorguya. Onu öldüreceğinden şüphelendiğiniz biri var mı?" Gören de sanır ki 20 yıllık arkadaşım. Bu sabah cesediyle tanıştım.
-"Hayır. Yani olsa bile ben bilmezdim. Dediğim gibi. Pek yakın değildik."
-"Anladım. Peki intiharına neden olacak bir şey var mıydı. Şüphelendiğiniz bir şey?"
-"Hayır. Ama bildiğim kadarıyla 3-4gün önce Hazar ona evlilik teklifi etmişti. O günden sonra garip davranıyordu"
-"Garip derken?"
-"Hazarın mesajlarına, aramalarına cevap vermiyor, onunla kafede yüzyüze gelmek istemiyordu."
Bir anda içeri başka bir polis girdi.
-"Amirim, Pelin Ayrıç'ın telefonunda bazı mesajlaşmalar bulduk. Görmeniz lazım" dedi.
-"Geliyorum. Sadem hanım, lütfen burada bekleyin" dedi ve gitti. 15-20 dakika sonra elinde bir kaç dosyayla daha geri döndü.
-"Sanırım intihar için bir sebep bulduk"
-"Nasıl yani?"
-"Pelin hanımın abisi Azat Ayrıç'la konuşmalarını bulduk. Buyrun. Bakın" dedi. Alıp baktım. Bunlar o mesajlardı. Bir kaç soru daha sordular bana ve dışarı çıktım. Ardından Hazar da girip çıktı. Bizden sonra o Azat denilen adamı da aldılar sorguya.Sonuç şuydu. İntihardan şüpheleniyorlardı. Ama asla kesin değildi. Pelinin abisi şimdilik suçsuz olarak kabul ediliyordu. Ama tehditler ve bıçaklı saldırı yüzünden bir kaç ay, en fazla 1 yıl yakalana bilirdi ve ya para cezasına çarptırılabilirdi.
Dünya adaletsiz, ülke adaletsiz diye başlamayacağım şimdi. Kadınların öldürüldüğü, çocukların öldürüldüğü, kız çocuklarınının, genç kızların dışarıda rahat gezemediği, zenginin insan, fakirin köle kabul edildiği, insanı geçtim, hayvanların bile rahat yaşayamadığı bu dünyadan adalet bekleyen bizlerdedir suç. Acınası haldeyiz biz insanlar. Öyle ki tüm bunlar sıradan geliyor bize. Adaletin yaşamadığı bir dünya insanların yaşaması için cehennemden farksızdır.
Yarın öğlene kadar ceset morgda kalacaktı. İncelemeler yapılacaktı. Sonuçlarsa en fazla 1 hafta çıkardı. Burada durmamızın bir anlamı yoktu. O yüzden mecbur eve döndük.
Hazar ve ben taksiye bindik. Arabam kafenin yakınlığında kalmıştı. Hazarı yalnız bırakmamak için bize gelmesini söyledim. İstemedi. Taksi ilk önce onu evinin önünde indirdi. Küçük bir apartmandaydı evi. Ben de kafenin önüne geldim. Arabama binip evime geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz
AdventureBu hikayede her şey sonsuzdu. Acılar da, mutluluklar da, gözyaşları da, gülümsemeler de, hayal kırıklıkları da. Sonsuz kavramını hayal edemiyorduk belki de. Ama iliklerimize kadar yaşıyorduk. Sonsuzluğun içinde kaybolup gidiyorduk. Sonsuz bir umutla...