Mořská panna¹

2.7K 117 66
                                    

Ve işte o güne geldik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve işte o güne geldik.. 14 Temmuz, final gecesi. Barış'ın deyimiyle "abilerim" final koltuğundaydı. Bense 3 gün önce elenmiştim. Benden sonra da Cemal. Şimdi ise Berkan ve Barış o final koltuklarında oturacaklardı. En çok hak eden iki isim..

Galataport'a gelmiştik. Annemler bu sabah Prag'dan gelmişlerdi, şimdi de finali izlemek için beraberdik. En az benim kadar onlar da heyecanlıydı.

Finalistlerin gelmesine daha saatler vardı fakat biz onlardan önce gelmiştik. İçeri girdiğimde bana yönlendirilen mikrofonlara kısa bir röportaj verdim. İlerde toplanmış ekibi görünce adımlarımı onlara çevirdim.

Makbule'yi görür görmez sarılmıştım. Onu çok özlemiştim. Diğerleriyle de kısa bir sarılmadan sonra çalan telefonumla uzaklaştım.

"Nisoş, neredesin?"

"Kızların yanındayım Cemo, ne oldu?"

"Tamam o zaman, ben oturuyorum gelirsin sen"

Telefonu kapattıktan sonra Makbule'yi de alıp oturma yerlerine gittik. Cemal'i bulup yanına oturduk.

"Ee Nisoş, sen kimi tutuyorsun?"

Makbule'nin sorusuna karşılık gülümsedim.

"Barış'ı"

"Ben Berkan'ı tutarsın sanmıştım?"

Kaşlarımı çatınca konuşmaya devam etti.

"İkisi de abin sonuçta canım, fark etmez nasıl olsa"

Abi.. Abim.. Barış'ın sürekli beni kız kardeşi gibi gördüğünü söylemesi canımı sıkıyordu. Berkan ve Cemal hep abim olmuştu, onlardan rahatsız olmuyordum. Ama Barış'a abi demek istemiyordum.

Biz sohbet ederken saatler geçmişti ve akşam olmuştu. Barış ve Berkan sahnedeydi. Acun abi onlara kısa kısa söz hakkı verdi. Şimdi ise reklam arasına girilmişti.

Apar topar telefonumu alıp kalktığımda Makbule bana soran gözlerle baktı. "Şey, yanlarına gitsem iyi olacak" Kafa salladığında koşarak yanlarına gittim çünkü kulise girmeden onları yakalamam gerekiyordu.

"Barış!"

Bağırdığımda arkasını dönüp bana baktı. Koşarak boynuna atlayınca o da kollarını belime sardı.
" Seni çok özledim.. " Kulağına fısıldadığım şeyle ona daha sıkı sarıldım. Berkan öksürünce ondan ayrıldım. " İkinizi de çok özledim " Berkan'a da sarılınca saçlarımı karıştırdı.

"Ya küçük kız kardeşimiz bizi mi özlemiişş? "

Ona buruk bir gülümseme yolladım. İçerden çağırıldıklarında onlara el sallayıp yerime geçtim. Yayın tekrardan başlamıştı. Acun abi tek tek yarışmacılara söz hakkı veriyordu. Şimdi sıra bendeydi.

"Öncelikle ikisi de en çok hak eden kişilerdi, o yüzden çok çok mutluyum onlar adına. Ben orada otursam bu kadar mutlu olamazdım. Onları anlatmamı istediniz, kısaca anlatayım. Berkan'dan başlayayım. Berkan, sonradan tanıdığım ama kısacık bir sürede abim olan bir insan. Biz buna Boşnak Power diyoruz!"

Gülümseyip Barış'a baktığımda o da bana bakıyordu.

"Ve Barış.. Barış.. Erken görüp tanımadığım, tanımakta geç kaldığım. Tam olarak böyle benim için. Sizin göremediğiniz, herkese göstermediği çok güzel kalpli, çok özel bir Barış tanıyorum ben. Onunla beş dakika bile geçirseniz, hayatınızda tanıdığınız en özel insan olduğunu anlarsınız. Sert görünse de aslında çok kırılgan, çok naif.. Ay ben daha fazla konuşamayacağım çok duygulandım"

Mikrofunu yan yatırıp gözlerimi sildim. Barış'a baktığımda, beni hayranlıkla izliyordu. Bakışlarını yere çevirip gülümsedi. Acun abi benden vazgeçip birkaç kişiye daha söz hakkı verdi.

Son reklam arasına girmiştik. Ayağa kalktığım sırada Makbule kolumdan tutup beni tekrar oturttu.

" O konuşma neydi öyle ve neden ağladın? Anlat, çabuk"

"Hiçbir şeydi, ikisi de abim benim"

Onu geçiştirip kulise doğru adımlamaya başladım. Gördüğüm 2.02'lik boya doğru yürümeye başladım. Geldiğimi hissetmiş gibi arkasını döndü.

"Teşekkür ederim"

"Ne için?"

"Çok güzel konuştun"

"Gerçekleri söyledim"

Bir şey demeden bana sarıldığında ben de ona karşılık verdim. Tekrar arkadan çağırmışlardı çünkü yayın başlıyordu. Kollarımı boynuna daha sıkı dolayıp fısıldadım. "Sen kazanacaksın.."

Oturma yerlerine doğru gideceğim sırada birisi beni durdurmuştu. Dönüp baktığımda daha önce görmediğim ama çok güzel biz kızdı.

"Nisaa selam, Ilgım ben. Barış'ın kuzeni"

"Ilgım, çok memnun olduum! Çok güzelsin seen!"

"O senin güzelliğin! Gel beraber gidelim, hem sohbet ederiz"

Ilgım'la kol kola girmiş yürüyorduk. " Teyzemle tanışmak ister misin? Barış'ın annesiyle yani " Böyle sorunca gerilmiştim.

"Ben heyecanlanırım, daha sonra Barış tanıştırsa daha iyi olur sanırım"

Gülüp kafa salladığında yürümeye devam ettik. Yerlerimizi aldığımızda sıra kazananı açıklamaya gelmişti. Barış ve Berkan birbirlerinin omzuna kollarını atmış bekliyordu.

"Ve Survivor 2020 şampiyonu...
BARIIŞ MURAAT YAĞCII "

Barış'ın adını duymamla beraber elimle ağzımı kapatıp ağlamaya başladım. Barış ve Berkan da sarılıyorlardı.

Acun abi kupayı kaldırması için Barış'ı çağırdığında o sahneye Yağmur'u çağırmıştı. Kupayı Acun abiden Yağmur'a vermesini istedi. Yağmur kupayı kaldırınca herkes coşkuyla alkışlıyordu. Daha sonra Acun abi kupayı Barış'a vermek isteyince, o Berkan'ı çağırmış ve birlikte kaldırmışlardı.

Nihayet sahneye girebileceğimiz söylenince koşarak sahneye inmiştim. İlk önce öz abim olsa ancak bu kadar sevebileceğim Berkan'a sarıldım. Barış'ın etrafı çok kalabalıktı. Bu sırada yanımıza Lale gelmişti ve Berkan bizi tanıştırmıştı.

Barış'ın etrafında hâlâ çok kişi vardı ve beklersem asla sarılamayacaktım. Yanına gittiğimde Mert abiyle sarılıyordu. Sarılmaları uzun sürünce sinirlenip eline vurdum. Hemen Mert abiden ayrılıp bana sarıldı.

Şu durumda istediğim kadar sarılabilirdim. Sonuçta tebrik ediyordum değil mi? Uzun bir sarılmanın ardından ayrılacağımız sırada kulağıma fısıldadı.

" Ben de seni çok özledim deniz kızı "

basorexiaⁿⁱˢᵇᵃʳHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin