Ekran kaydını 8.kez başa sararken, saatlerdir olduğu gibi, neden hâlâ bunu yaptığımı sorguluyordum. Ya da o neden yapmıştı bunu? En önemlisi, bana ne yapıyordu bu kız?Mesela, neden ona kitap okumamı istemişti ki? Arayacak onca insan varken, Cemal, Berkan, hatta Jakup varken neden beni aramıştı uyuyamadığı için? Bi bakıma, Survivor'dan çıktıktan sonra yaşadıklarımız bütünüyle çok saçmaydı zaten.
Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan telefona önce teşekkür edip ekrandaki ismi görünce kısa bir şok geçirdim. Onu düşündüğümü hissediyormuş gibiydi.
"Alo" dedim tedirgin bir ses tonuyla. Ama o benim aksime, o kadar yumuşak ve sevecen bir sesle cevap vermişti ki.. "Barış.."
"Günaydın, uyandırdım mı?" dediğinde sanki görecekmiş gibi başımı iki yana salladım. "Hayır, çoktan uyanmıştım zaten"
"Güzel. Şey.. Ben teşekkür etmek için aramıştım aslında. Dün gece için"
"Ne demek, iyi hissettiysen ne mutlu bana"
"Hiç hissetmediğim kadar.." Sesi her ne kadar biraz boğuk da çıksa, ne dediğini çok net anlayabilmiştim.
"Ne mutlu bana o zaman"
"O zaman, görüşürüz.."
"Görüşürüz Nis" Telefonu kapattıktan sonra önüme çıkan ekran kaydını kapatıp duşa girdim.
Düşüncelerim sayesinde her zamankinden daha uzun süren duşumdan çıktıktan sonra üstümü değiştirip sahile, Eneslerin yanına gittim.
"Hiç uyanmasaydın" diyen Ecenaz'a karşılık gözlerimi devirip yanımda duran içecekten bir yudum aldım. "Dün akşam neden gelmedin?"
"Dedim ya, yorgundum. Dinlenmek istedim." Bir anda dün gece aklıma geldiğinde istemsizce sırıttım. Ecenaz bu durumu fark etse de diğerlerine çaktırmayıp konuyu değiştirmişti. "Ee, ne zaman dönüyorsunuz siz? Bu akşam mı?" Bilmiyorum anlamında kafa salladıktan sonra herkes yine eski pozisyonunu alıp farklı şeylerle ilgilenmeye başladı.
Masada duran telefonum çaldığında, benden önce Ecenaz kafasını uzatmıştı. Kaşlarını çatıp anlamaz bir ifadeyle bana baktığında, işaret parmağımı dudağıma götürdüm susması için. Telefonumu da alıp oradan uzaklaştım.
"Sanırım benden ayrı kalamıyorsun?" Gözlerini devirdiğini hissedebiliyordum. "Hıı, ne demezsin" Büyük bir kahkaha attığımda onun da tebessüm ettiğini anlamıştım. "Şey diyecektim, Cemal de oraya geliyormuş. Görüşecek misin?"
"Ne o, beni Cemal'den mi kıskanıyorsun?"
"Of Barış! Sercan'la falan yakın o, görüşme bence. Yani istiyorsan görüş tabii ama yani bence -"
"Nisa, nefes al güzelim. Tamam, istemiyorsan görüşmem."
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten. Hatta ne yapayım biliyor musun? Sercan'ı döveyim ben. Evet evet, yapayım bunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
basorexiaⁿⁱˢᵇᵃʳ
Teen Fictionᵇᵃˢᵒʳᵉˣⁱᵃbirini aniden öpme isteği ⁿbiz, imkansız mıyız? ᵇben sende imkansızlığı seviyorum, ümitsizliği değil.