nechoďte⁴

1.2K 114 38
                                    

"Anlat bakalım, biz yine niye içiyoruz?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Anlat bakalım, biz yine niye içiyoruz?"

"Öncekinde o istememişti Sezo"

"Harbi lan, daha yeni ayrıldık. Yine niye buradayız?"

"Ben size söyleyeyim, Praglı için"

"Saçmalama Murat, onun için niye içsin çocuk?"

Bla bla bla... Buluştuğumuzdan beri aynı şeyleri dinliyordum. İnsana rahat rahat da içirmiyorlar ki!

"Oğlum yeter lan, susun artık"

"Biraz daha neden toplandığımızı söylemezsen şişeyi kafana yiyeceksin bro"

Olgu şişeyi havaya kaldırdığında, teslim olurcasına ellerimi kaldırdım."Bakın çok sarhoşum, sabah hiçbir bok hatırlamayacağım. Siz de hatırlatmayın bana."

"Kendine itiraf edemediği şeyler geliyor uuuu" Yusuf'un omzuna bir tokat geçirdim ve anlatmaya başladım.

"Lan ben size ne anlatacağım ki? Heh buldum, onu.."

"O kim?" Adem'in sorusuna karşılık işaret parmağımı dudağıma götürdüm."Şşşh"
Berkan ve Murat, sanki bir şeyler biliyormuş gibi izliyordu beni.

"O işte, peri kızı.. Çok güzel değil mi?" Berkan soruma karşılık gülümseyince derin bir iç çektim.

"Çok güzel be! AMA!" Bağırdığımda hepsi dalmış olacak ki, yerlerinden sıçradılar. "Ama sevgilisi var onun, yakut muydu neydi? Keçi gibi, çok çirkin. Değil mi Beko?" Berkan soruma karşılık kahkaha atıp olumlu anlamda kafasını salladı.

"Keçiler çok tatlı" Sezai'ye dönüp ona doğru parmağımı şıklattım. "Doğruu, çok tatlı onlar. Keçi olmasın o zaman"

"Asıl konuya mı gelsek?"

"Asıl konu ne?"

"Nisa'nın güzelliğine mi içiyoruz aga, asıl konu ne işte"

"Haa, o var ya o.. Gidiyor be babakolar!"

"Bunun içine ben kaçmışım"

"Nereye?" Murat'ın sorusuna karşılık ters bir bakış attım. Nereye gidiyor olabilirdi ki? "Kanka kızın orada da bir hayatı var, çok normal bu" Birkaç kişi Berkan'ın sözlerini onaylarcasına kafa sallamıştı.

"Ama özlerim ki ben.."

"Unutursuun için yana yanaa" Elimdeki leblebiyi Adem'e doğru fırlatmıştım ama o ağzıyla yakalamıştı. Aralarında en sarhoş olmanın salaklığını yaşıyordum zaten şu an, onlar da bana hiç yardımcı olmuyorlardı. Gece, uzun sürecek gibi görünüyordu..

Uyandığımda başım çatlıyordu ve dün akşama dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Bizimkilerle dışarıda kahvaltı yapacaktık. Hızlı bir duş alıp üstümü değiştirdim ve evden çıktım. Konumu attıkları mekana doğru sürmeye başladım.

Geldiğimde masaya oturmuş beni bekliyorlardı. Hepsiyle kısaca selamlaşıp kahvaltımızı söyledik.

"Barış, düne dair ne hatırlıyorsun ağabey?"

"Hiçbir şey" Verdiğim cevap üzerine birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. "Ne oldu?"

"Öyle büyük saçmaladın ki" Ne yapmış, ne demiş olabilirdim ki en fazla? "Hatırlatmamızı ister misin?" dedi Rıfat muzip bir gülümsemeyle. Çekinerek başımı salladığımda, Murat öksürerek boğazını temizledi.

"Ağabey, şimdi o gidince yarım kalacağım ben"

"O, çok güzel be!"

"Ama keçi gibi sevgilisi var onun"

Hepsi sırayla dün sarhoşken dediğimi iddia ettikleri şeyleri söylüyorlardı. Bense ağzım açık bir şekilde, bitirmelerini bekliyordum.

"Bunları ben söylemiş olamam. Asla inanmıyorum size" Adem koluma sert olduğunu düşündüğü bir yumruk geçirdi. "Sana yalan mı söyleyeceğiz oğlum!"

"Cidden, cidden çok saçma bu! B-ben onu kardeşim gibi görüyorum söylemiş olamam böyle şeyler!" Dediklerimin üzerine hepsi birden "biz bilemeyiz" der gibi omuz silkti. Avuç içimi alnıma bastırmış, beynimi zorluyordum hatırlamak için. O sırada da kahvaltımız gelmişti. Şimdi ye yiyebilirsen Barış!

Uyanıp hızlı bir duş alıp valizimi hazırlamaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyanıp hızlı bir duş alıp valizimi hazırlamaya başladım. Dün yapmam gereken bir işti fakat aklım tamamen Barış'ta olduğu için, sadece uzanıp tavana bakabilmiştim. Aslına bakarsak, biraz abartıyordu. Çünkü benim hayatım oradaydı. Okulum, ailem, arkadaşlarım..

Valizimi hazırladıktan sonra, telefonumu elime alıp bildirimlerimi kontrol ettim. Ne olursa olsun, bana gitme demesini istiyordum. Öyle yapsa, belki de gitmeyecektim?

Mutfağa geçip babam ve Selma'nın yanına oturdum. Onlar, benden birkaç gün sonra dönecekti Prag'a.

"Dün ben dönmeden gitmiş Barış"

"Şey, evet. İşi çıktı, acil gitmesi gerekti" Söylediğim yalanın üzerine Selma'yla göz göze geldik. Kafasını sağa sola sallayınca, gözlerimi devirdim. Babama ne diyebilirdim ki? Saçma sapan tepki verip bir anda gitti mi deseydim?

Birkaç saat daha evde oturduktan sonra, artık gitme zamanım gelmişti. Valizlerimi arabaya yükleyip, havaalanına gitmek için yola koyulduk.

Havaalanına geldiğimizde önce babama, sonra da Selma'ya sarıldım. Yaklaşık on beş dakika falan babamın nasihatlarını dinledikten sonra, gitmeye hazırdım, bedenen. Biraz ilerleyip, babamlara bir kez daha el salladım. Uçağa binmeden önce son kez telefonumu elime alıp bildirimlere baktım. Yine bir mesaj yoktu..

Birkaç saatlik yolculuğun sonunda uçaktan inmiştim. Gerçi bana beş dakika gibi gelmişti uyuduğum için.

Annemi aramak için telefonumu açtım. Açtığımda, bir sürü cevapsız arama ve bir de mesaj vardı. Gördüğüm an valizim elimden düşmüş, elimle ağzımı kapatmıştım ve gözlerim dolmuştu istemsizce.

*4 yeni mesaj*
Bir yanım seni hayatımdan atmak isterken, diğer yanım dünyanın merkezine koymak istiyor. Ne yapayım şimdi?

Sanırım içimden geleni yapacağım.

Gitme..

Lütfen...

basorexiaⁿⁱˢᵇᵃʳHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin