čokoláda³

1.2K 104 64
                                    

Gözüme gözüme giren güneşe söverek uyanmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gözüme gözüme giren güneşe söverek uyanmıştım. Saate baktığımda 10'u geçiyordu. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim.

Dün barbekü partisinden çıkmış eve gitmiştim. Barış'la konuşmamız yayına giriyoruz sesiyle bölünmüş, sonrasında da tamamlanmamıştı. Barbeküde de hiç konuşmamıştık, genelde hep Yusuf vardı yanında.

Mutfağa girdiğimde Selma 5. çikolata paketini masanın üzerine bırakıyordu. "Yuh, ne zaman gidip aldın onları?" dedim bir Browni paketini açarken. "Ben aldım, sözüm vardı sana.Yani baban kahvaltıya çağırdı, gelirken de alayım dedim"

Arkamı döndüğümde kapıya yaslanmış Barış görmeyi beklemiyordum. Öksürmeye başladığımda Selma masadan kalkıp sırtıma vurmaya, pardon yumruklamaya başlamıştı. Barış ise gülerek bizi izliyordu. Çikolata paketimi Selma'nın eline tutuşturduğumda tekrar masaya oturmuştu.

"Şu an sakın bakma bana" dedim parmak uçlarımda yükselip Barış'ın gözlerini kapatmaya çalışırken. Gülerek elimi tutup indirdi. "Ben senin Survivor'da ne hâllerini gördüm Nisa, ayrıca hiçbir şeyin yok. Çok güzelsin"

Utanıp başımı eğdiğimde sırıtıp dudaklarını yaladığının farkındaydım. Hâlâ ellerimi tutuyordu. İki elimi de tek avcuna alıp diğer elini yüzüme yaklaştırdı. Baş parmağı dudağımın kenarına değince, tüm vücudum alev almış gibiydi. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda parmağını kaldırıp konuştu. "Browni.."

Biz bakışırken içerden gelen babama döndüm. Onu görünce gerilip ellerimi Barış'ın elinden çekmiştim hemen. Barış ise çok rahattı, hâlâ kapıya yaslanmış bir de ellerini cebine koymuş duruyordu.

"Nihayet uyanabildin prenses" Babamın yanağıma bıraktığı öpücükle ben de onun yanağına bir öpücük bıraktım. "Dün yorulmuşum bayağı, o yüzden birazcık geç uyandım"

"Biz de sen kalkana kadar Barış'la biraz sohbet ettik. Bana güzel projelerden bahsetti. Şimdi sen uyandığına göre kahvaltıya geçebiliriz"

"Ne projesi, ben niye bilmiyorum?" Kaşlarımı çatıp söylediğim şeyle Barış biraz dikleşip gülümsedi. "Zamanı gelince sen de öğrenirsin güzelim"

Öksürmeye başladım. Babamın yanında nasıl bu kadar rahat olabiliyordu? Babam da kafa sallayıp Barış'ın koluna dokunup içeri geçmişti. Arkamızda oturan Selma'nın kulaklığını görünce konuşmaya başladım.

"Nasıl bu kadar rahatsın babamın yanında? Güzelim falan?"

"Of Nisa, abartma. Ne olacak sanki?" Sitem eder gibi söylediği şeye gözlerimi devirdim. Tekrar bir şey demeden içeri geçmişti. Bir dakika, beni bırakıp babamın yanına mı gitmişti?

İçeri geçip oturmamızın üzerinden biraz zaman geçmişti. Bu sürede, kahvaltımızı yapmıştık. Babam hangi arada onu aramıştı acaba? Ya da numarasını nereden bulmuştu? Bir yandan düşünürken bir yandan da hep onu izlemiştim. Babamla konuşurken sürekli kahkaha atıyor, kucağındaki yastığı yüzüne bastırıyordu. Bense her hareketini, ellerimi çeneme dayamış bir şekilde izliyordum.

Bir süre sonra, gürültülü bir şekilde Selma girdi içeri. Hepimiz ona döndük. "Nisa, anne diyor ki valizi hazırlamış mısın?"

Bunun üzerine Barış, babamla konuştuğu son şeyden sonra gülmesini bastıramamışken yine de bana döndü. "Selma ile annen bir yere mi gidiyor?"

Babam da gözlerini sildi. "Yok, yarın Nisa Prag'a gidecek." Hayır baba hayır hayır.. Göz ucuyla Barış'a baktığımda, bir anda gülmesini kesip kaşlarını çatarak bana bakmaya başlamıştı.

"Nisa, şaka değil mi?"

"Şey, benim bir telefon etmem lazımdı. Siz keyfinize bakın" Babam dışarı çıktığında, daha doğrusu kaçtığında Barış daha da çatmıştı kaşlarını.

"Nisa, şaka.. Değil mi?" Sesi bu sefer öncekine göre sert ama titrek çıkmıştı. Başımı iki yana salladım.

"Hayır Barış. Benim orada da bir hayatım var biliyorsun"

"Neden haber vermedin?"

"Söyleyecektim -"

"Gidince mi?"

"Barış hayır bak bir di-" Elini susmamı işaret eder gibi kaldırdığında sustum.

"İyi yolculuklar" ayağa kalktığında öylece arkasından bakabilmiştim sadece. "Ha bir de, geride bıraktığım bir şey var mı diye kendine sor defalarca" Kapının önüne geldiğinde Selma'ya seslendi.

"Selma! Görüşürüz fıstığım. Gel bir sarılayım da gideyim"Selma koşarak gidip ona sarılınca bile kıskanmıştım. O durumda olamadığım için.

"Görüşürüz Barış abi, çikolatalar için çoook teşekkürler"

"Ne demek güzelim, ne zaman istersen ara tamam mı?" Selma ile vedalaşıp kapıdan çıkmıştı.

"Neden Barış abiyi sen yolcu etmedin?"

"Gitti.. Beni böylece bırakıp, vedalaşmama bile izin vermeden, gitti.." dedim gözlerim boşluğa bakarken.

"Selma!"

"Geride bıraktığım bir şey mi var?" Selma alaycı bir gülümseme takındı yüzüne. "Bazen gerçekten bu yaşımda senden daha zeki olduğumu düşünüyorum. 143 IQ boşa gidiyor resmen. Bende olsa o var yaa!"

Elini sallayarak gitmişti. Dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. Sanırım Selma benden daha zekiydi, bu yaşında..

Nihayet motorumdan inip kendimi eve atabilmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nihayet motorumdan inip kendimi eve atabilmiştim. Önce ayaküstü bir şeyler atıştırdım. Aç değildim ama maksat vakit öldürmekti.

Sonrasında direkt duşa girdim. Soğuk bir duş şu an iyi gelebilecek tek şeydi bana. Yani tamam, onun dışında da iyi gelecek şeyler vardı ama, neyse.

Duştan çıkıp altıma bir şort giydikten sonra yatağa uzandığımda, yapabileceğim en güzel şeyi yaptım.

Grubumuza mesaj atmak..

" Beyler, toplanın.. Bu gece içmemiz gereken konular var..."

basorexiaⁿⁱˢᵇᵃʳHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin