5

643 28 5
                                    

Bugün tatil, bütün gün salonda televizyon izlemek en büyük planım. Gizem'siz geçecek günümde mısır da iyi bir fikir olabilir. Aa, bir de fotoğraf albümüne bakacağım. Küçüklüğüm ve anılar da nostalji ortamı yaratacağından güzel bir gün olacağını tahmin ediyorum. Annemin bugün randevusu vardı. Üç gün önce almıştı randevuyu. Kuaför içindi herhalde.

"Günaydın."
"Günaydın, kahvaltı hazır, otur hadi. Bugün..."
"Şey, ne zaman gidiyorsun randevuna?"
"Ne randevusu?"
"Üç gün önce aldığın kuaför.."
"Aslında o bir doktor randevusuydu. Senin için. Ge-genel kontrol gibi bir şey."

Korktuğum başıma geldi. Sonunda annem, bu kız psikopat, dedi ve beni akıl hastanesine götürüyor. Bir de yalan söyledi genel kontrol diye.

"Saat ka-kaçta?"

Cümleyi geveleye geveleye anca bitirdim. Oysaki iki kelimeydi.

"Akşam... Saat 10 gibi."
"10 mu? Doktor randevusu için geç değil mi?"
"Hasta yoğunluğundan herhalde, geç saate verdiler randevuyu."

Annem dudağını ısırıyor. Kesin yalan söyledi. Bu iş nereye varacak çok merak ediyorum. Doktor sanki annemin elini sıkıp, siz bir dahisiniz; bu kız tam bir psikopat, bunu anladığınız için teşekkür ederim, diyecek. Neyse!

"Peki."

Bu cevabı beklemiyordu herhalde. Bana şüpheci bir şekilde baktı sonra da gülümsedi ve doğradığı domatesi masaya bıraktı. Kahvaltımı bitirdikten sonra koltuğa geçtim ve televizyonu açtım, tıpkı planladığım gibi. 10-15 tane CD arasından "Son Hava Bükücü" 'yü seçtim ve CD'yi televizyonun alt tarafındaki bölmesine yerleştirdim. Kumandayla son ayarları yaptım ve kendimi koltuğu attım. İşte zevk budur.

🎦🎦🎦

Film bitmek üzere. Bu filmi 3. seyredişim. Gerçekten de iyi bir konusu var. Yaşananlara bakılırsa ben de ilerde son su bükücü filan olabilirim. Neden Olmasın? Hatta hemen başlamalıyım çalışmalara. Su... Su bulmam lazım. Lavaboya gittim ve musluğu açtım. Şarıl şarıl akan suya elimi yaklaştırdım. Hiçbir şey olmadı. İki elimi de kullanarak avucumun içine su aldım. Bir anda içimden gelen cesaretle suyu havaya fırlattım. Kafamı kaldırdım ve su yüzüme geldi, tabi yere ve aynaya da geldi. Doğrusunu Söylemek gerekirse su her yeri batırdı, halıyı filan da. Ama olsun, bir daha denersem olacak. İki avucuma yine su aldım havaya fırlattım ve bir elimi ileri doğru savurdum. İşte! Su elimin verdiği kuvvetle aynaya çarptı.

"Su, ne yapıyorsun burada?! Her yer sırılsıklam, sen de ıslanmışsın, git ve üstünü değiştir!"
"Peki!"

Hızlıca odama gittim. Aynadan da görüldüğü gibi o kadar da Islak Değilim. Üzerime bir hırka geçirdim. Bitti işte! Annem abartıyor. Alt tarafı pijamamız üstünde hafif bir ıslaklık söz konusu. Boşver! Uğraşamam onunla, zaten kurur şimdi. Sırada 2. Plan var; nostalji. Yani fotoğraf Albümü. Kitaplığın içinden çıkardığım fotoğraf albümünü Alıp salona gittim. Bir tane daha fotoğraf albümü olacaktı salonda. Üç kutudan ilkini karıştırmaya başladım. Bir şey yok. 2.sininden iki küçük kutu çıktı. İlkinde annemle babamın evlilik fotoğrafları var. İkincisinde de üstünde Selin yazan bir zarf var. Zarfı açtım, içinden sarışın kıvırcık saçlı bir küçük kızın fotoğrafları çıktı. Bir fotoğrafta annemin elinde, diğerinde babamın... Ama bir fotoğrafta bir Arabanın içinde, Arabanın arkasındaki manzarada deniz var, Arabanın arka koltuğunda ise başka bir çocuk. O kız ise siyah Saçlı ve sanırım mavi gözleri var; o kız benim. Bir dakika, arabanın aynasında bir şey asılı, küçük bir ayıcık, anahtarlık şeklinde. O ayıcığı biliyorum. Su... Ayıcık... Selin... Parçalar birleşiyor. Kaza, annemin sesi, "Selin!" Diye bağırdığını hatırlıyorum. Babam beni denizden çıkarıp kanayan bacağıma bez bağlamıştı.

"Geeeellllll..."

Su beni çağırıyor. Bir robot gibi yerimden kalktım. Saat 8'i biraz geçmiş durumda. Yavaşça evden çıktım ve aynı ses.

"Geeeeellll..."

Soluk soluğa yürümeye devam ediyorum. Dere...

Her şey biranda gerçekleşti. Soğuk suyun içinde buldum kendimi. Derenin içindeyken gözlerimi az da olsa açtım. Bir şey parlıyor.

"Geeeellll..."

Aynı ses. Korkuyorum. Üşüyorum; Hırkam Islak. Anne nerdesin? Kaplan. Selin. Ayıcık. Su. Her şey gözümün önünden geçiyor. Kaza. Soğuk su. Kan.

✳️✳️✳️

Gözümü açtığımda bir odadaydım. Saçım hafif ıslaktı. Hırkam kuruydu. Kafamı yana çevirdim. Pala bıyıklı, yuvarlak gözlüklü bir dede. Karşısında beyaz koltukta oturan annem. Yataktan doğruldum.

"Ne ol.."
"Bir şey yok küçük hanım, annenle sohbet ediyorduk."

Anneme baktım, bir cevap arar gibi. Gülümsedi ve gözlerini pencereye çevirdi. Yatağa tekrar yattım. Tavana baktım. Değişik çıkartmalarla süslenmişti. Kuş çıkartması çok büyüktü. Kapı tıklandı. İçeri bir hemşire girdi, koluma takılı serumu çıkarttı ve yara bandı yapıştırdı. Anladığım kadarıyla hastanedeyim. Hem de deli hastanesinde! Yaşlı dede ayağa kalktı ve, anneme bakarak;

"Sizi dışarı alalım artık, küçük hanımı bir de ben dinlemek istiyorum. Sonra sizinle tekrar konuşma yapacağız."

Şimdiki noktaya kadar okuyanlara müjde! Artık heyecanlı bölümler geliyor. İyi okumalar. (Yorum, vote...)

SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin