Bölüm 1: "Sus"

1.5K 107 113
                                    

Katsuki

"Deku?.." Sarışın genç, tahta kapıyı umutsuzca tıklattı. Bu, kaçıncı deneyişiydi bilmiyordu ama o dışarıya çıkana kadar pes etmeyecekti.

"Hey Deku, yemek yiyeceğiz. Senin en sevdiğin, katsudon! Hem, All Might da ziyarete geldi, seni merak ediyormuş." Kulağını kapıya dayayıp bir ses duymayı bekledi. Bir süre ses gelmeyince endişelendi. Bu Izuku'ydu, yapmazdı öyle bir şey değil mi?

"Deku?" Daha yüksek sesli ve endişeli bir tonda seslendi.

"Deku, orada mısın?" Sesi ve endişesi git gide artıyordu.

"Eğer oradaysan kenara çekil, kapıyı açıyorum." Birkaç adım gerileyip kapıya omuz atmak için hazırlandı. Tam gidecekti ki içeriden Deku'nun sesi geldi.

"Aç değilim Kacchan. Yalnız kalmak istiyorum sadece." Katsuki, hızla kapıya yaklaştı. Sanki bir saniye geç kalsa, bir uçurtma ipi gibi kaçıracaktı onu.

"Deku.." Çatlayan sesini, yutkunarak bastırdı.

"Deku, bir aydan fazla oldu. Okula gelmiyorsun, odandan çıkmıyorsun. Herkes seni özledi, ben... seni özledim." Alnını kapıya yaslayıp iç çekti.

"Yalnız kalmak istiyorum Kacchan. Lütfen.." Katsuki, yumruğunu kaldırıp kapıya vuracak, onu oradan zorla çıkartacaktı aslında ama vazgeçti.

Başka bir cevap gelmeyince kapıdan uzaklaştı. Son birkaç saniye daha kapının açılmasını beklese de sonuç onu şaşırtmadı.

Duygusal yorgunluğun verdiği fiziksel ağrılarla merdivenlere doğru ilerledi, merdivenden önceki son kapıdan geçerken kafasını diğer tarafa çevirdi.

Yeterince yanmıştı canı, o kapının açılmamasını görmeye dayanamazdı.

Merdivenlerin sonuna geldiğinde meraklı gözlerle ona bakan bir sınıf buldu. Kafasını yavaşça sağa sola sallaması herkese yeterli bir cevap olmuştu.

Ona ayırdıkları yere geçip önüne konan yemekten yemeye başladı. Masadan çıt çıkmıyordu, adeta ölüm sessizliği kaplamıştı her yeri.

"Ölüm." Ne de boş ve anlamsız kullanıyormuşuz şu soktuğumun kelimesini. Sanki ölüm ne demek bilir gibi her şeyi onunla kıyaslayıp duruyormuşuz. Halbuki hiçbir şey onun kadar sessiz, onun kadar acı, onun kadar sert olamazmış..

Son zamanlarda sık sık daldığı bu karanlık düşüncelerinden, sandalyenin itilmesinden gelen sesle ayrıldı. Gözüyle masayı tarayıp kalkanın kim olduğuna baktı. Iida, beklediği son kişiydi.

Iida'nın yanında oturan Momo ile göz göze geldi. Kelimelere ve hareketlere ihtiyaç duymadan yaptıkları saniyelik iletişimden sonra Momo hafifçe ona gülümseyip Iida'nın peşinden gitti.

Katsuki, ciğerlerini alabildiği kadar havayla doldurup sessizce tabağına döndü. İştahı kalmamıştı.

Yarısından fazlası dolu olan tabağını tezgaha kaldırıp dolaptan yeni tabaklar çıkardı. Tencelerden bol bol yemek koyarken omzuna konulan elle yanına döndü.

"Ben hallederim Katsuki. Sen çok yoruldun." Ona hafifçe gülümseyen pembe saçlı arkadaşına geri gülümsedi. En azından, gülümsemeye çalıştı.

Mina, tabakları hazırlarken Katsuki arkasını tezgaha yaslayıp masaya baktı. Gözünün önünde görüntüler gidip geliyordu. Kimsenin ses çıkarmadığı bu masada; bol kahkahalı yemeklerin yendiği, bağıra bağıra oyun oynandığı, sohbet edildiği, kahve içildiği ve bir buçuk ay öncesine dair her şey gidip geliyordu.

Bu, göz açıp kapayana kadar gidip gelen görüntüler başını ağrıtmıştı. Parmaklarını şakaklarına götürüp canını yakacak kadar bastırdı, yine de gözlerini açtığında görüntüler devam ediyordu.

Masaya arkasını dönüp tezgaha ellerini koydu. Derin derin nefesler almaya çalışıyordu. Terapistin dediklerini hatırla. Aklına hiçbir şey gelmiyordu. İki seansta bitmiyormuş demek ki her şey.

Kalp atışlarını düzene oturtabildiğinde tekrar döndü arkasını, bu sefer gördüğü tek şey sadece eski zamanlar olmuştu.

"Katsuki!" Duyduğu tiz sesle irkilerek yanına döndü.

"Katsuki? İyi misin?" Mina endişeyle ona bakıyordu.

"İyi-iyiyim. Hava almaya çıkacağım ben." Oturduğu sandalyeye astığı hırkasını alıp hızla yurttan çıktı. Ormanın daha loş alanlarına kaçıp, kafasını toplamak, kendine gelmek istiyordu.

"Katsukii!" Ama o ses gitmiyordu.

Gözlerinin yandığını hissediyordu. "Hava buz gibi." Seni duyacak kimse yok Katsuki. Rol yapmana gerek yok.

Göz yaşlarının akmasına izin vermeden sildi gözlerini. Kendini bir an bile bırakırsa toparlanamayacağını biliyordu.

"Katsuki!" Avuçlarını kafasının iki yanına bastırıp gözlerini sıkıca yumdu. Alnını dizlerine koyup mırıldandı.

"Sus! Yalvarıyorum sus."

"Katsukii, Katsuuu!"

"Sus..." İsmini duymaya devam ediyordu. Her duyuşunda farklı bir tonla, farklı bir heyecanla duyuyordu.

"Lütfen..." Akmalarına izin vermediği yaşları şimdi dizlerini ıslatıyordu.

"Teşekkür ederim Bakugou..."  Artık sadece göz yaşı dökmekle kalmıyor, içini çeke çeke, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Yalnız olduğuna inandığı ormanda, birkaç ağaç uzakta onunla beraber ağlayan biri olduğunu bilmiyordu.




İlk bölüm yey! Bu bölümü beş kere falan yazmak zorunda kaldım çünkü silinip silinip durdu.

Sizce kim öldü diye soracağım ama tahmin etmişsinizdir zaten.

Ve Katsuki'yi karanlıkta kim izliyor?

Okuduğunuz için teşekkürler takipte kalın.

Home // IzuochaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin