G-note: Merhaba, yeni bir bölümle geldim umarım beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. İyi okumalar xx
*
Yarın Paris'de son günümüz. Jungkook ve ben bütün gün boyunca toparlandık. Her şeyimiz hazırdı, biz hariç. Jungkook burayı çok sevmişti, edindiği arkadaşlarını, okulu, sırasını çok sevmişti. Ona böyle bir deneyim yaşatabildiğim için çok mutluyum. Okulunda sırada oturmak yerine benim gibi ders anlatacağı zamanları görmek için sabırsızlanıyorum. İnsanların benim yerime onun kitaplarını sorduğu zamanları iple çekiyorum.
"Hyung, uyumadın değil mi?"
"Uyumadım."
"Sende benim kadar üzgün müsün?"
"Sanmıyorum. Evimi özledim."
"Bende özledim. Ailemi de çok özledim ama dönünce de burayı çok özleyeceğim."
"Yazar olunca tekrar gelirsin."
"Gelirim değil mi?"
"Hmhm."
"Gelirsem yine bu evde kalırım. Evim gibi hissettirdi bana."
"Bana da." dedim kısık sesimle.
"Yarın akşam uçağımız olduğu için hiç uyuyasım gelmiyor."
"Gözlerini kapat, uyuyacağından eminim. Yorucu bir gündü."
"Sen uyuyacak mısın?"
"Hmhm."
"İyi uykular hyung."
"Sanada iyi uykular Jungkook."
Daha fazla konuşmadık ve ikimiz de gözlerimizi kapattık. Çok geçmeden uyudum. Rüyamda Jungkook'un bir imza günü düzenlediğini, insanların etrafında imza almak için ellerindeki kitapları ona uzattığını gördüm. Güzel bir rüyaydı.
Okuldaki bütün işlerim bitmişti. Halletmem gereken belgelerin hepsi tamamdı, öğrencilerimle vedalaşmıştım, imzalayabildiğim kadar kitap imzalamıştım ve sonunda güzel bir vedayla öğrencilerimden ayrılmıştım. Buna rağmen Jungkook hâlâ arkadaşlarından ayrılabilmiş değildi. Uzaktan onları seyrediyordum. Fazla uzaktan da değil, insanların beni görüp vedalaşmayı kısa kesmesi gerektiğinin farkında olması gerekecek kadar uzaktan. Ama anlaşılan bu pek kısa olmayacak. Erkek arkadaşlarıyla önce sohbet etti ve sonunda onlarla tokalaşmaya başladı. Çemberin daha dışında olan kızlar kendi içinde fısıldaştılar. Jungkook yüzündeki buruk gülümsemeyle arkadaşlarıyla vedalaştı. Sıra kızlara geldiğinde saygıyla eğildi. Dikleşip gitmek için hazırlandım, vedalaşma bitmiş olmalı. Gözlerimi tekrar Jungkook'a çevirdiğimde yeni bir merasimin başladığını fark ettim. Kızlar tek tek Jungkook'a sarılıp, iki yanağına birer öpücük kondurmaya başladılar. Jungkook'un yüzünün bu kadar kızardığını ilk kez görüyordum. Neredeyse on tane kız art arda onu ilk kez öpüyordu. Jungkook kızarmıştı ama ben daha beterdim. Kıskançlık duygusu içimi bir köz gibi yakıp kavururken hiçbir şey yapamıyordum. Hiç Jungkook'u öptüm mü? Nasıl bu kadar kolay olabilir? Bir aydır tanıdığı insanlar... Bu duyguyu hissetmeyi onlardan daha fazla hakediyorum! Sonunda bir kız dudaklarını öpmeye başladığında daha fazla dayanamadım.
"JUNGKOOK! GİTMEMİZ GEREK!" Kız geri çekilip elimdeki bir kağıdı Jungkook'un cebine sıkıştırdı. Kuduruyordum! Nasıl? Nasıl bunu yapar?! İzin bile almamıştı! T-terbiyesiz! Sapık! Jungkook tekrar eğildi ve el sallayıp yürümeye başladı. O yürümeye başladığı anda hızlı adımlarla yürümeye başladım. Arkamdan geldiğine emin bile değildim ama daha fazla o kızın olduğu tarafa bakamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poems Written To You 》 Yoonkook
FanfictionSeni sevdiğimde biliyordum bu geminin batacağını fakat denizin güzelliğinde kaybolmuşken batmanın yanlış olduğunu nasıl düşünebilirdim ki? (Hayal Denizinde Bir Batı) *Kısa hikaye.